Cem Taşkıner'in Gezi Notları...

Yeni Delhi Fuar alanı

İnegöl’den 25 mobilyacının katıldığı fuar için geçtiğimiz hafta Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’deydik. Oradaki izlenimlerimiz sizlerle paylaşmadan önce fuara ilişkin birkaç not aktarayım. İnegöllü mobilyacılar farklı pazarlarda yer alma adına değerli bir fuarı kaçırmamışlar. Zira 1,5 milyar insanın yaşadığı Hindistan’da gelir seviyesi oldukça yüksek önemli bir kesim var. Halkın 1 milyardan fazlası fakirlikle mücadele ederken kalanı da oldukça zengin. 300 milyon insanın gelir seviyesinin üst perdede olduğunu düşünürseniz; Hindistan’ın doğru ve değerli bir Pazar olduğunu söyleyebiliriz. Katılan arkadaşlarla yaptığımız görüşmeler de fuarın gayet iyi geçtiği yönünde. Hatta fuardaki alanlarını daha da büyütmenin hesaplarını yapanların oldukça fazla olduğunu biliyorum.

Cemtaskiner1

Trafik keşmekeşliği

İngiliz sömürgeliğini uzun yıllar yapmış olan Hindistan’da trafik aynı Kıbrıs gibi soldan işliyor. Sürekli bir gürültü var. Kornaya öylesine alışmışlar ki taksilerde özellikle şoförleri takip ettim bir parmakları hep korna üzerinde. Önleri boş olmuyor ama olsa da korna öttürmekten bir an durmuyorlar. Kırmızı ışık, ters yön umurlarında değil. Geçiş üstünlüğünü takan da yok. Herkes kornaya bastığı için ambulansın sesini de duymakta zorluk çekiyorlar. Hoş, görseler de o da umurlarında değil. Ambulansın hastaneye ulaşma çabasına şahit olduk. Eğer durumu kritikse kesinlikle ölmüştür çünkü kimse ambulansa yer vermiyor. Tuktuk denilen 3 tekerlekli motorlar sıklıkla kullanılıyor. Tuktukların arkasında korna öttür yazıyor. O derece korna sevdalısı bir ülke. Yollar aslında geniş ama aynı anda 4-5 araç yan yana kullanmaya çalışıyor. Tam bir kaos hakim trafikte. Trafik polisi çok görmedik. Kazaya da denk gelmedik. Zira şehir içinde çok hız yapmıyorlar. Yapmadıkları için de kaza olmuyor desek yeridir.

Cemtaskiner2

İnekler çok rahat

Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi, dünyanın en kirli havasına sahip yeri. Bu alanda ilk sırayı kolay kolay kimseye vermiyor. Şehrin genelinin sürekli lağım koktuğunu söyleyebilirim. Zaman zaman o kokunun keskinliği azalıyor o kadar. Şehirden geçen ırmağa kanalizasyonu bırakırsanız o koku gayet normal. Ganj Nehri onların yıkandıkları ve temizlendikleri bir nehir. Ancak oraya da kanalizasyonu bırakıyorlar. Aynı zamanda ölülerini orada yakıyorlar ve nehre atıyorlar. Düşünün; temizlenirken bile kirliliği seçiyorlar.

Türkiye’de bir çok kişinin yanlış bildiği bir durum var. Hintliler, ineğe tapmıyorlar. Onu kutsal kabul ediyorlar. Hintliler inek öldürülmesine ağır cezalar veriyorlar. Orada yaşayan Müslümanlar da inek eti yemiyorlar. Bunun temel sebebi sanırım hem cezai müeyyideler hem de inançlarına saygı. Sonuç itibariyle nüfusun %80’i Hinduizme sahip. Sokak köpekleri nasıl İnegöl’de rahat rahat dolaşıyorlar, inekler de caddelerde öyle. Ancak siz burada sokak köpeklerini kovalayabilirsiniz ama Hindistan’da inekleri asla elleyemezsiniz. Cezası çok ama çok ağır. İnekler aynı halk gibi zayıf. Sanırım bizim daha çok fakir halk arasında dolaşmamızdan dolayı gördüğümüz ineklerin de çok da besili olmadığımı söyleyebilirim. Et olarak daha çok tavuk tercih ediyorlar. Onları baharatlayıp yiyorlar ki yemek kısmına az sonra geçeceğim.

Cemtaskiner3

 Baharatsız yemek yok

Yakın zamanda şöyle bir habere denk gelmiş olabilirsiniz: “Hindistan adını değiştirecek. Yeni adı Bharat olacak. Bize baharat isminin Hindistan’dan geldiği kabul ediliyor. Konuyla ilgisi var yada yok ama baharatsız yemekleri yok. Hemen hemen her yemekleri acı ve baharatlı. Kendilerine has baharatları var. Açıkçası ben hem hijyenik olmaması hem de baharatlarla aram çok iyi olmadığı için pek de tüketmedim. Son güne kadar… Müslüman mahallesinde dünyaca ünlü Karim Restaurant’ta birkaç şey tattık. Kimisini beğendik, kimisini beğenmedik. Ama kaliteli yerlerde gönül rahatlığıyla yiyen arkadaşlar vardı diyebilirim. Buradan 2 köy ekmeği, hazır bardak çorbalar, salça, zeytin götüren biri olarak açıkçası çok da tercih etmediğimi ifade edebilirim.

Cemtaskiner4

Müslüman nüfus 200 milyondan fazla

Dünyada Müslümanların en çok yaşadığı ülke Hindistan olabilir. 200 milyondan fazla Müslüman nüfus var. Ve de ne yazık ki Müslümanlar da Hindular gibi temizlik noktasında. Namaza gittiğimiz bir yerde havuzda ayaklarını yıkayan Hintli Müslüman yanında ağzına burnuna su alan bir diğer Müslüman. Akan suda anlarsınız da su birikintisinde anlaması güç. Hiç dikkat etmiyorlar temizliğe. Ben çeşmeden abdest almayı tercih ettim. Suya da güvenmediğim için (çok şükür farz değil) ağza ve buruna su vermeden sadece farz olan yerleri yıkayarak abdestimi aldım.

Gittiğimiz yerlerden biri Delhi Türk Sultanlığı'ndan kalma Kutub Minare. İçerisinde mescit, medrese, kabristanlık olan geniş bir alan. Hindistan’ın (bizim gördüğümüz) ender temiz yerlerinden biri. Türklerin bir dönem bu bölgeyi yönettiklerini de orada öğrendik. Tac Mahal gitmek istediğimiz bir yerdi ama açıkçası yollara ve şoförlere güvenemedik. 3-4 saatlik bir yolculuk sonra dönüş bizim adımıza zor olurdu.

Cemtaskiner5

Sihlerin tapınağını da gezdik

25 milyon Sih’in yaşadığı Hindistan’da bir Sih tapınağına gitmezsek olmazdı. Sihlerin tapınağına girerken ayakkabılarımızı ve çoraplarımızı çıkardık. Aynı Oylat hamamına girer gibi ayaklarımızı sudan geçirdik ve tapınağın olduğu alana geçtik. Orada fotoğraf çekinmesine izin verilmiyor. Saçlarınızı kapatmanız gerekiyor. Erkek yada kadın fark etmez. Şortla, kısa etekle giremiyorsunuz. Hindistan genelinde erkek yada kadınların uzun kollu gömlekler ve elbiseler, uzun etekler yada pantolonlar tercih ettiklerini gözlemledim. Gelen turistler de buna dikkat ediyorlardı. O Sih tapınağında 3 kişi ücretli çalışıyormuş kalanlar gönüllü olarak görev alıyor. Biz gittiğimizde bir ayin vardı. Orada org tarzında bir enstrümanla ilahiler söylüyorlar, dua ediyorlardı. Başlarına taktıkları o sarık da asla kesmedikleri saçlarını toplamak için.

Cemtaskiner6

Cuma Mescidinde namaz kıldık

Delhi Cuma Camii, 17. yüzyılda Babür İmparator’u Şah Cihan tarafından Delhi’de yaptırılmış cami. Çok büyük bir bahçesi var. Aynı anda namaz kılınabilen alan olarak düşünüldüğünde dünyanın en büyük camilerinden biri olarak görülüyor. Aynı Sih Tapınağında olduğu gibi buraya girerken de ayakkabılarımızı çıkardık. Aynı mantık burada da var. Cami avlusunda ayakkabılarınızı çıkardığınızı düşünün. Cami içinde normal geliyor da bahçesinde neden çıkarıyoruz anlamadım açıkçası. Cami yapımlarında kırmızı renk mermerler, taşların kullanıldığına şahit olduk. Gezimizi geçtiğimiz hafta Cumartesi tamamladık ve güzel ülkemize döndük. Ülkenizin kıymetini bilmek istiyorsanız; yemeklerimizin kıymetini bilmek istiyorsanız mutlaka Hindistan’a gidin derim ;)

Cemtaskiner7