KIRMIZI IŞIKTA DURMADI
Kazada doğum hazırlığı yapan 8 aylık hamile kadın ağır yaralanırken, aynı araçtaki 3 hafif şekilde yaralandı. Hastaneye kaldırılan hamile kadın bebeğinin kaybederken, acılı baba ve arkadaşı o anları anlattı.
Olay geçtiğimiz salı günü saat 00.30 sıralarında 50. Yıl Mahallesi Hoca Ahmet Yesevi Bulvarı üzerinde meydana geldi.
İddiaya göre Küçükköy istikametinden gelerek evine gitmek için kavşakta bulunan ışıklardan dönüş yapmaya hazırlanan 34 TK 0112 plakalı otomobil sürücüsü Onur Algül yeşil ışığın yanmasıyla hareket etti.
Bu sırada Hoca Ahmet Yesevi Bulvarı üzerinden gelerek kırmızı ışık ihlali yapan M.E.Ç. yönetimindeki 34 GPT 905 plakalı otomobil ile Algül’ün aracı çarpıştı. Kazada sürücünün 8 aylık hamile eşi Ebru Algül ağır şekilde yaralanırken, Onur Algül, kızları Masal Mina Algül, yakınları Mansur Çiçek ise hafif şekilde yaralandı. Olayı gören diğer sürücülerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edilirken, yaralılara o esnada başka bir olaya gittikleri esnada kazayı fark eden sağlık ekipleri müdahale etti.
Yaralı vatandaşlar ambulanslarla Haseki Eğitim Ve Araştırma Hastanesine sevk edildi. Beyin kanaması nedeni ile yoğun bakıma kaldırılan Ebru Algül’ün 8 aylık bebeğini kaybettiği ayrıca hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi. Acılı baba Onur Algül’ün ise kendi elleriyle bebeğini toprağa vermesi ise yürekleri dağladı.
Kaza anını anlatan Onur Algül, "Yani korkunç gecede ben, eşim Ebru Algül, arkadaşım Mansur Çiçek, kızım Masal Mine Algül ve eşim hamileydi. 8 buçuk aylık, doğumuna çok az kalmıştı. Korkunç bir facia bizim başımıza geldi.
Olay gördüğünüz üzere şurada tırın durduğu noktada kırmızı ışıkta bekliyordum. Yeşil yandı. Ben bu yola girecektim. Bu şekilde ama nasip olmadı, birinci şeridi geçtim. İkinci şeride geldim. Tam geçiyordum. Bu tarafa kırmızı ışık yanmıştı.
Bu taraftaki kırmızı ışık yandığı gibi burada bir araç durdu. Yanındaki araç durmadı. Hiçbir şekilde fren sıkmadı. Ve ikinci şeritte sağ arka kapıdan eşimin olduğu yerden hiçbir şekilde frene basmadan bana çarptı. Çarpmanın etkisiyle aracım dönmeye başladı. Kaç tur attığını bilmiyorum. Aracım şu diplerde durdu. Durduğu gibi ben hemen kapımı açtım. Arabadan attım kendimi. Arka kapıyı açtım. Eşim can havliyle ’Onur beni bırak Masalı al’ diye seslendi bana. Ben zaten çok kötü oldum. Kızımı kucağıma hemen aldım. Kaşım kanıyordu. Arkadaşımın kafası kanıyordu. Eşimin kafası kanıyordu. Eşim zaten hamile. Ben hemen kızımı aldım. Karşı taraftaki sürücülerin yanına gittim. Dedim ki ’siz kırmızı ışık ihlali yaptınız. Bakın orada adam durmuş.
Siz neden durmadınız kırmızı ışık ihlali yaptınız. Bana yeşil ışık yandı’ dedim. Çıktım hemen de çıkmadım yani. Yeşil ışık bir anda prosedüre göre çıktım yani. Ben zaten trafik kurallarına uyan birisiyim. Zaten eşim çoluğum, çocuğum hani doğmak üzere olan bir tane çocuğum vardı anne karnında.
Bunlar varken arabada hiçbir şekilde ben zaten hız yapamam. Yapmam zaten. Öyle bir huyum da yok. Hani böyle bir korkunç. Kaza başımıza geldi. Burası zaten hemen direkt doldu bir sürü görgü tanıkları vardı. Herkes gördü. Burada aracın başında olan diğer şoför dediğim kırmızı ışıkta bekleyen aracın şoförü.
O da dedi ki kardeşim ben senin yanındayım. Ben dedi işte ifademi vereceğim dedi. Ben olayı gördüm. Ben durdum. Bize kırmızı ışık yanıyordu. Ama bize kırmızı ışık yanmasına rağmen yandaki araç durmadı. Hiç frene basmadan geldi size çarptı dedi. Dedim abi dedim Allah razı olsun” dedi.
"Çocuğumuzu kucağımıza alacakken toprağa verdik"
Ondan sonra çevredekilerin ambulansı aradıklarını söyleyen Algül, "Ambulans bir tane şans eseri başka vakaya giderken bizim vakayı gördüler ve durdular. Bize yardımcı olmaya çalıştılar. Eşimin karnına dokunduğum zaman çocuğum tepki veriyor muydu vermiyor muydu bilmiyorum. Ambulansa da koyduk. Orada da tepki vermiyordu.
Kaza esnasında ben çocuğumu kaybettim. Toprağa gömdüm. Hani hastane çıkışlarını, bütün elbiselerini, kıyafetlerini, emziğini, biberonunu her şeyini almıştık. Her şeyi tamamdı. Sadece bir doğumu vardı onu alacaktık ama kurban olduğum Rabb’im yiyecek ekmeği yokmuş herhalde, nasip etmedi. Beterin beteri var. Kucağımıza alacakken biz toprağa verdik çocuğumuzu.
Eşim şu an hastanede, Sultangazi Haseki Hastanesi’nde hayatta kalma mücadele veriyor. Eşimin durumu kötü, benim durumum kötü. Maddi, manevi, psikolojik hani deli olmama az kaldı. Kendimi tutamıyorum. Sinir krizleri geçiriyorum. Durduk yere ağlıyorum, yatamıyorum yemek yiyemiyorum, kusuyorum. Hem vücut olarak, hem psikolojik olarak hani çalışamıyorum da, işe de gidemiyorum.
Her türlü mağdurum yani ben. Devletimizden bu olaya bir el atmalarını istiyorum. Çocuğumun cinsiyeti belli olmuştu. Çocuğumu toprağa gömdükten sonra kargosu vesaire her şeyi geldi. Onları bile alamadık. Çocuğumun adını da belirlemiştik. Yamaç Ege Algül olacaktı. Toprağa verdik. Allah rahmet eylesin" diye konuştu.
"Tahminim 100 kilometrenin üstünde hızla geliyorlardı"
Kaza anını anlatan Mansur Çiçek ise, “Arabada ön koltukta oturuyordum. Şoförün yanında. Arkada arkadaşımın eşi vardı. Karnında 8 aylık çocuğunu taşıyordu. Caniler yüzünden kaza geçirdik. Tam arabanın arka kapısına doğru şiddetle çarptılar. Tahminim 100 kilometrenin üstünde hızla geliyorlardı 8 aylık bebeği vefat etti. Eşi beyin kanaması geçirdi. Kuyruk çıkıntısında, bacağında, kalçasında kırıkları var.
İç kanama var. Hala yoğun bakımda. Yani onu şu an benim arkadaşım olmasaydı, başka biri olsaydı vicdanen buna yine el atmamız lazımdı. İnsan olarak devletten de bir el atmasını bekliyoruz. Şu bakanlık, şu şeyleri, işte şu Amirlikte trafik polisidir. Burada kamera olmaması bile saçma geliyor bize şu an.
Bu yoldaki o kadar kaza geçirmişler. Bize çarpan araba bizden dört gün önce, üç gün önce genç çocukların elinde de görülmüş. Yani bu caniler bugün bizim canımızı yakan, yarın başkanını da yakabilir. Bunun önlemini almanızı rica ediyoruz. Söyleyeceklerim bu kadar. Benim başımda 7 tane zımba var. Beyin kanaması da geçirebilirdim. Kaşım patladı. Yani Allah beterinden korudu bizi. Önce Allah’ımıza sonra devletimize güveniyoruz” dedi.