Son haftalarda uyuz vakalarında artış yaşandığını belirten uzmanlar uyarıyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Engin, “2-3 aydır tekrar bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Günlük poliklinikte sık sık görmeye başladık. Tedavi olmuş, tekrar vaka alevlenmiş şekilde çok gelen hastamız var. Şu dönemde bir artış var, yazın da devam edecek mi, göreceğiz. Yakın temasın olduğu her ortamda bir risk var diyebiliriz. Önceden uyuz tanısı almış hasta, sonrasında ilacı defalarca kullanıyor, bazen kendisi de alıp kullanıyor. İlaç da deride irritaston, egzamaya neden olabiliyor, bu uyuzla çok karıştırılabiliyor" dedi.
Cildin üst tabakasına yuva yapan mikroskobik ölçülerdeki uyuz böceğinin sebep olduğu cilt hastalığı olarak belirtilen, yoğun kaşıntıya neden olan uyuza karşı uzmanlar uyarıyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa- Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Engin, Türk Pediatri Kurumu Derneği Başkanı, Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş ile Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu son günlerde uyuz vakalarının görülme sıklığına ilişkin konuştu. Uzmanlar, uyuzun belirtileri, tanı ve tedavi süreçlerine ilişkin bilgi verirken yapılması gerekenler konusunda uyardı. Son zamanlarda vaka sayılarında yükseliş yaşandığına dikkat çekilirken vatandaşlara uyarılarda bulunuldu.
“2-3 aydır tekrar bir artış, poliklinikte sık sık görmeye başladık"
Son dönemlerde karşılaştıkları uyuz vakalarına ilişkin konuşan Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Burhan Engin, “Aslında bu artış uzun süredir var. Pandemi döneminde de pandemiden önce de bir artış vardı zaten son birkaç aydır sanki bir azalma eğilimindeydi, biz en azından dirençli olan daha az vaka görmeye başlamıştık. Bu son 2-3 aydır tekrar bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Günlük poliklinikte tekrar sık sık görmeye başladık. Dirençli vakalar, tedavi ya tam uygulamamış ya uyuzu tam geçmemiş, belli belirsiz kaşıntıları olan, önceden tedavi almış olan vakalar aslında çoğunlukta. Örneğin; bazıları geliyor, 3 ay önce başlamış, bazıları 1 yıl önce başlamış, tedaviler kullanmış. Devletin de onayladığı, ödediği uyuz ilaçları, oral olarak kullanılıyor. Öncesinden bir bu atağı geçirmiş, kendi veya aile bireyleri tedavi olmuş, kaşıntı azalır gibi olmuş, tekrar vaka alevlenmiş gibi o şekilde çok gelen hastamız var. Buradaki en büyük problemimiz; tedavinin doğru yapılmaması. Giydiği kıyafetler, sosyal çevresi, ev ortamının da dezenfekte edilmesi gerekiyor. Uyuz en çok genital, karın bölgesi gibi vücudun biraz daha saklı, kapalı bölgelerinde oluyor. Özellikle hastalara sorduğunuz zaman söylüyorlar ama diğer şekilde ifade etmiyor, biraz daha çekinebiliyorlar. Hastalar biraz daha saklayabiliyor, bu durumu öteleyebiliyor onun için hekimle temasa geçmeleri önemli" dedi.
"Hasta kendi başına ilaç kullanmamalı"
Uyuz tanısı alan kişinin temas içerisinde olduğu, yakın çevresinin de bir uzmana danışması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Engin, sözlerine şöyle devam etti:
"Aile bireylerinin benzer şekilde şikayeti olsun olmasın bazen şikayeti olmuyor, aile bireyleri 'Ben de bir şikayet yok, o zaman benim kullanmama gerek yok' diyor. Ama şunu biliyoruz; aile bireylerinde de temas olan kişilerde de bulaşıyor. Sonrasında lezyonlar çıkabiliyor, bazen de çıkmayabiliyor. Çıkmaması taşımadığı anlamına gelmiyor. ‘Ben çok temizim, uyuz bana bulaşmaz’ böyle değil uyuz akarı, buradaki temas önemli. Bu sosyal hayat, işyeri, ev içi olabilir, uzun süreli temaslı kişilerde bir şekilde bulaşıyor. Hijyene çok dikkat eden kişilerde de bir şekilde bulaşma olabilir. İnsanların iç içe bulunması, yakın temas önemli diye söyleyebiliriz ama şu dönemde bir artış var, bakalım yazın da bu devam edecek mi, beraber göreceğiz. Yakın temasın olduğu her ortamda bir risk var diyebiliriz. Önceden karışım kremler kullanıyorduk, hasta tüm vücuduna uyguluyordu yine bazı hastalara uyguluyoruz. İlaçlarla eradike etmemiz uyuzu biraz daha kolay gibi duruyor. Neredeyse her gün artık uyuz vakalarını görüyoruz. Tedaviye özellikle uyum göstermeleri çok önemli. Şunları da görmeye başladık; önceden uyuz tanısı almış hasta, sonrasında ilacı defalarca kullanıyor bazen kendisi de alıp kullanıyor. O ilaç da deride irritasyon, egzamaya neden olabiliyor, bu uyuzla çok karıştırılabiliyor. Böyle gördüğümüz vakalar da çok. Hekimlerini iyi dinleyip tedaviyi o şekilde yapmaları, kendi başlarına da çok ilaç almamalarını öneriyorum çünkü uyuzla beraber egzema da tetiklenebiliyor. Sonra tekrar tekrar ilaç verilince de bu bir kısır döngüye giriyor"
"Büyük küçük çocuklarda da çok ciddi uyuz vakaları var"
Çocuklarda da sıklıkla uyuz vakalarıyla karşılaştıklarını söyleyen Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, “Maalesef bu pandeminin bitiminden beri 2 senedir gerçekten büyük küçük çocuklarda da özellikle çok ciddi uyuz vakaları gerçekten var. Bunların bir kısmı hakikaten besin alerjisiyle karıştırılabiliyor, aslında hiç karışmaması gerekir. Uyuz çok kaşıntılı bir hastalık, alerjik hastalıklar da kaşıntılı olabilir. Uyuzun özellikle tuttuğu eller, parmak araları, göbek çevresi gibi yerler çok tipiktir. Dikkatli bir göz, uyuz böceğinin deri altında yaptığı birtakım tüneller vardır; hareket ettiği, yürüdüğü tüneller oluşur, onları görerek tanı konabilir. Böceğin hareketi sırasında bir kaşıntı ortaya çıkar, gerçekten çok ciddi bir kaşıntıdır. Geceleri daha da artar, burada şunu sorgulamak lazım; evde başka kaşınan kimse var mı? Hakikaten böyle vakalarda geliyor, çocuğa besin, süt alerjisi tanısı konmuş ama evde bütün aile kaşınıyor. Sormazsanız da söylemiyorlar, sormak lazım. Çok can sıkıcı bir hastalık, işin kötüsü; bu son 2 yıldır var olan uyuz vakaları oldukça dirençli vakalar. Klasik tedavilere direnç gösteren epey bir vaka var, tabi daha çok cildiyeci arkadaşlarımız bununla ilgileniyor. Böyle bir şey olduğunda hijyen şartlarına çok sıkı dikkat etmek lazım. Çamaşırların, yatak takımlarının kaynatılması, verilen ilaçların çok doğru, düzgün şekillerde kullanılması gerekir. Maalesef bütün dünyada olduğu gibi bizde de uyuz vakalarında bir artış var, bu tabi kişilerin kullandığı giysileri başkalarının da kullanmasıyla bulaşma söz konusu olabilir. Ev içi bulaşma çok önemlidir. Alışveriş yerlerinde, giysi satılan yerlerde giyilip çıkarılan yerlerle olabilir ama asıl bulaşma tabi ev içinde bazen de okullarda oluyor" şeklinde konuştu.
"Mutlaka alerji dışında uyuz salgınının da akla gelmesi gerekiyor"
Uyuzun kimi zaman başka hastalıklarla karıştırabildiğini söyleyen Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, “Çok sık görmeye başladık, bu bazen alerjiyle de karışabiliyor. Özellikle geceleri artan kaşıntı, ailenin diğer bireylerinde de kaşıntı şikayetleri varsa, avuç içi ayak tabanı, koltukaltı gibi bölgelerde lokalize birtakım lezyonlar var ise bu durumda mutlaka alerji dışında uyuz salgınının da akla gelmesi gerekiyor. Diğer önemli husus da şu, içinde bulunduğumuz dönemlerde parvoviris diye belirttiğimiz beşinci hastalıkla ilişkili döküntü çok sık görmeye başladık. Yaz aylarıyla ortak kullanılan havuzla birlikte el, ayak, ağız hastalığı gibi viral döküntülü hastalıklar da sık görülmeye başlanıyor. Özellikle bu konuda alerjiyle karıştırmamak gerekiyor. Avuç içi, ayak tabanı tutulumu varsa burada da el, ayak, ağız hastalığı akla gelebilir, buna dikkat etmek gerekiyor. Yaz aylarıyla birlikte artan havuz kullanımı buna bağlı olarak da ortak kullanım sonucu maalesef viral enfeksiyonlar da giderek yaygınlaşıyor. Anne, baba kaşınıyor çocukta da döküntüler var. Yanlışlıkla, bunlar besin alerjisi olarak adlandırılıyor. Çok küçük 3-4 aylık çocuklarımızın anneleri süt, yumurta, buğday, kuruyemiş, bir sürü gıdayı diyetinden çıkararak bize geliyor. Bu da anne sütü kalitesini bozuyor. Uyuz dediklerinde temizlikle, kendileriyle ilgili bir durum olduğunu düşünüyorlar aslında öyle bir şey değil. Siz dışarıda kıyafet denerken bile uyuz bulaşı olabiliyor. O yüzden evde temizlikle ilgili yapılan bir hata değil. Korkacak, utanılacak bir durum değil, tedavisi olan bir durum" ifadelerini kullandı.