Alerjik hastalıkların artışında iklim değişikliği ve hava kirliliği de etkili. Atmosferdeki karbondioksit seviyesindeki artış, polen ve küf oranlarını artırıyor. Bu durum özellikle sıcak, rüzgârlı ve güneşli günlerde alerjik bireylerde şikâyetlerin artmasına neden oluyor. Uzm. Dr. Dilara Yılmaz, alerjik hastalıkların yayılmasının çevresel faktörlerden kaynaklandığını vurguluyor.
Alerjik rinitin belirtileri arasında burun ve gözlerde kaşıntı, hapşırma, burun tıkanıklığı ve akıntısı bulunur. Bazı hastalarda boğaz, kulak ve damak kaşıntısı, gözlerde kızarıklık, koku ve tat kaybı gibi şikâyetler de görülebilir. "Enfeksiyöz bir hastalık olmadığı için genellikle ateş beklenmez, ancak burun ve geniz akıntısı enfeksiyon riskini artırabilir." Tanı sürecinde semptomların görülme zamanı, aile öyküsü, deri testleri ve IgE düzeyleri değerlendirilir.
Alerjik reaksiyonlardan korunmak için alınabilecek bazı önlemler bulunuyor. Uzm. Dr. Dilara Yılmaz, "Polen yoğunluğunun fazla olduğu günlerde kapı ve pencereleri kapalı tutun. Sabah erken saatlerde ve rüzgârlı havalarda dışarı çıkmaktan kaçının. Dışarıdan geldikten sonra kıyafetleri değiştirin ve yüzünüzü yıkayın. Güneş gözlüğü kullanarak gözleri koruyun." diyerek, korunma yöntemlerine dikkat çekiyor.
Alerjik rinit, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir ancak doğru tedavi ve önlemlerle kontrol altına alınabilir. Uzm. Dr. Dilara Yılmaz, "Alerjik rinit hayat kalitesini bozabilir, ama bilinçli davranarak ve doğru tedaviyle sağlıklı bir nefes almak mümkün" diyerek, tedavi sürecinin önemini vurguladı.