Yaz aylarının kavurucu sıcaklarında terlemek, çoğu zaman rahatsızlık verici olarak görülse de, vücudumuzun bu doğal serinleme mekanizması hayati önem taşır.
Kış aylarında uygun kıyafetler giyerek ,vücudumuzun ısısını korumasına yardımcı oluyoruz.
Peki, sıcaklarda vücudumuz nasıl serin kalıyor ve bu süreç nasıl işliyor? İşte, sıcak yaz günlerinde serin kalmamızı sağlayan bilimsel gerçekler ve bu sürecin arkasındaki etkileyici bilim.
Yaz Sıcağında Vücudumuzun Serin Kalma Sırrı
Terlemenin Bilimi: Vücudumuzun Doğal Kliması
Hipotalamus: Beynimizin Termostatı
Farklı Terleme Tipleri ve Etkileri
Sıcak yaz günlerinde vücudumuz ısısını terleme yolu ile koruyor ve yine terleme yoluyla ayarlıyor.
Beynimizde terlemeyi düzenleyen özel bir bez var. Adı: 'hipotalamus'. Isı ayarımızı beynimizin bu bölümü yönetir. Hipotalamus, vücut sıcaklığının düzenlenmesinde termostat görevini üstlenir.
Hipotalamus, orta beynin bir parçasıdır. Yaklaşık 4 g ağırlığındadır. Beyin hacminin %0.3- 0.5'ini teşkil eder.
Hipotalamusun ön kısmında vücudu sıcaklık artışından koruyan, arka kısmında ise sıcaklık düşümünden koruyan birer merkez vardır.
Derimizin altında yumak görünümlü 2 milyon ter bezi var.
Ter bezlerinin her santimetrekaresinde de 400 ince kanal var.
Çevre ısısının artması ile beyin, ciltteki ter bezlerini uyarır. Bu ter bezleri de ince kanallar vasıtası ile, deri üzerine gözle görülemeyecek kadar az bir sıvı salgılarlar. Cilt üzerine çıkan bu sıvı buharlaşırken vücudun ısısını da alır. Böylece cilt serinler.
İki çeşit terleme yolumuz var: Gözle görülen ve görülmeyen...
Nefes verirken bile terleriz ama bu görülmez. Nefes alıp verirken bizden su buharı çıkar. Ancak bu gözle görülmez.
Gözle görülen terleme bilinen terlemedir. Normal terleme yüzümüzde, ensemizde ve özellikle koltuk altlarımızda yoğun olarak bulunan ter bezlerinin salgıları sonucu oluşan terlemelerdir. Böylece vücudumuzun bir şekilde soğuması ve ısı ayarı sağlanmış olur.
Aynı ortamda bazı insanlar ısıdan rahatsız olur ve aşırı terler. Bazıları da ortamın ısısınan hiç etkilenmez, rahatsızlık duymaz. Bazı insanlar, sıcak yaz günlerini severken, bazıları da soğuk, puslu kış günlerini sever. Peki, bunun nedeni nedir?
Bunun nedeni şudur: Her insanın vücut ısısı aynı değildir. Her insanın yaratılıştan ayarlanmış ortalama vücut ısısı aynı değildir. Örneğin vücudu 36 dereceye ayarlanmış bir insan, 38 dereceye ayarlanmış bir insana göre, çevresindeki sıcaklık yükselmelerine daha hassastır.
Hava şartları ne olursa olsun vücudumuz ortalama 37,5 santigrat derece vücut ısısını korumak üzere çaba gösterir. Bu, insan vücudunun en iyi şekilde çalışmasını sağlayan vücut ısısıdır.
Terleme ve dolaşım sistemleri, daha düşük derecelere ayarlanmış insanlar da, düşük çevre sıcaklıklarında kendilerini daha rahat hissederler.
Aşırı soğuk veya aşırı sıcağa maruz kalan insanın vücut ısı ayarı bozulur. Aşırı ısınan ya da aşırı soğuyan vücut önce rahatsızlanır. Vücut ısı dengesini bozan etkenlere uzun süre maruz kalmak ölüme yol açacak sonuçlar doğrabilir.
Örneğin; Vücut ısısı yükselince vücutta kızarma, kramplar, baş ağrısı, hızlı nabız, güçsüzlük ve bayılma görülür.
Vücut sıcaklığının 35°C derecenin altına düştüğü durumlarda kişi hipotermiye girer. Nefes alışverişinin hızlanması, konuşmada bozulmalar, uyuşma ve titreme gibi belirtiler ortaya çıkar. Kalp, sinir sistemi ve diğer organlar normal şekilde çalışamaz.
Bu sebeple doğru giyinmek, giyimde mevsimi ve ortam sıcaklığını dikkate almak sağlığımız açısından çok önemlidir.
Hazırlayan: Ayhan Talha Bayraktar