Ye'cûc ve Me'cûc Nedir?

İnsanlık tarihinin en esrarengiz ve tartışmalı kavramlarından biri olan Ye'cûc ve Me'cûc'un kökenine dair dilciler ve alimler arasında farklı görüşler var. Bu iki kelime, Arapça mı, yoksa başka dillerden mi geldi? Bu gizemli kavimlerin anlamı ve tarihte nasıl bir yer tuttuğu merak konusu. İşte bu derinlemesine araştırmada, Ye'cûc ve Me'cûc'un dilbilimsel, tarihsel ve dini boyutlarına ışık tutuluyor.

Yecüc Ve Mecüc Yecuc Mecuc (1)

Ye'cûc ve Me'cûc'un Dilbilimsel Kökenleri Üzerine Tartışmalar

Arapça Kökenli mi, Yoksa Daha Derin Bir Geçmişi mi Var?

Ye'cûc ve Me'cûc kelimelerinin kökenine dair iki ana görüş bulunmaktadır. Bir yanda Râgıb el-İsfahânî ve İbn Manzûr gibi alimler, bu isimlerin Arapça kökenli olduğunu savunurken, Zemahşerî ve Fahreddin er-Râzî gibi isimler, bu kavramların Arapça'ya başka dillerden geçtiğini ileri sürer. 

Yecüc Ve Mecüc Yecuc Mecuc (3)

Ye'cûc ve Me'cûc'un Anlam Dünyası

Ye'cûc ve Me'cûc isimlerinin Arapça kökenli olduğunu savunanlar, bu kelimelerin "ateş alevlenip durulmak", "su tuzlu ve acı olmak" gibi anlamlara geldiğini ve mecazi olarak "hızlı hareket eden, etrafa yayılan" gibi manalar taşıdığını belirtiyor.

Bu görüşte olanlar: söz konusu kelimelerin “ateş alevlenip durulmak; su tuzlu ve acı olmak; düşmana saldırmak, hızlı koşmak” anlamlarındaki “ecc”, “ak kor haline gelmiş ateş, parlak nesne” mânasına gelen “evc” yahut “yayılmak, etrafa dağılmak” anlamındaki “ycc” ve “mcc” köklerinden türediğini, ayrıca “hızlı hareket eden, etrafa yayılan; ateş gibi yakıp yok eden kimse veya topluluk” mânalarında mecazen kullanıldığını belirtirler.

Diğer yandan, başka dillerden geldiğini öne sürenler, bu isimlerin İbrânîce, Ârâmîce, Yunanca veya Türkçe gibi dillerdeki karşılıklarına işaret ediyor.

Yecüc Ve Mecüc Yecuc Mecuc (4)

Kutsal Metinlerde Ye'cûc ve Me'cûc

Kitâb-ı Mukaddes ve Kur'an'da Yer Alan Efsaneler

Kutsal metinlerde Ye'cûc ve Me'cûc sıkça bahsedilen figürlerdir. Kitâb-ı Mukaddes'te Gog ve Magog, Yahudilere musallat olan, mallarını yağmalayan ve çocuklarını öldüren bir topluluk olarak nitelendirilir. Kur'an'da ise, Ye'cûc ve Me'cûc'un Zülkarneyn tarafından inşa edilen büyük bir sed ile engellendiği anlatılır. Bu metinlerdeki betimlemeler, bu kavimlerin tarih boyunca nasıl algılandığını gözler önüne seriyor.

İbrânîce’den geçtiğini iddia edenler Ahd-i Atîk’teki Gog ve Magog’a atıfta bulunurlar. Ahd-i Atîk’e göre Magog, Nûh’un oğlu Yâfes’in yedi çocuğundan biri (Tekvîn, 10/2) veya bu nesilden gelenlerin yaşadığı ülkenin adı (Hezekiel, 38/2), Gog ise Meşek ve Tubal’ın kralı ya da Magog ülkesinin halkıdır (Hezekiel, 38/1-3; 39/1-2).

Ahd-i Atîk’te Gog yahudilere musallat olan, onların mallarını yağmalayan, çocuklarını öldüren bir topluluk şeklinde nitelendirilir (Tesniye, 28/49-57; Yeremya, 5/15-18). Ahd-i Cedîd’e göre Gog ve Magog, kutsal şehri işgal etmek üzere İblîs’in kendileriyle iş birliği yapacağı bir topluluktur (Vahiy, 20/1-9).

Bilimsel ve antropolojik verilerle Kur’an’ı tefsir etmeye çalışan Cemâleddin el-Kāsımî, Araplar’ın Kafkas dağlarının arkasında yaşayan Âkûk ve Mâkûk adlı iki kavimden söz ettiklerini ve bunları Ye’cûc ve Me’cûc diye adlandırdıklarını kaydeder (Meḥâsinü’t-teʾvîl, VII, 100).

Yecüc Ve Mecüc Yecuc Mecuc (5)

Geleceğin İşaretleri Olarak Ye'cûc ve Me'cûc

Ye'cûc ve Me'cûc, hadislerde ve İslami literatürde kıyametin yaklaştığının bir alameti olarak nitelendirilir. Peygamber Efendimiz, Ye'cûc ve Me'cûc'ün seddinde açılacak küçük bir delikle ilgili uyarılarda bulunmuş ve kıyametin yaklaştığına işaret etmiştir. 

TDV Ansiklopedisine baktığımızda bu başlık altında şu bilgilerin verildiğini görüyoruz:

Yecüc Ve Mecüc Yecuc Mecuc (6)

Kuran-ı Kerim Ayetlerinde Yecüc ve Mecüc

"Onlar dediler ki: "Zülkarneyn, gerçek şu iki Ye'cüc ve Me'cüc (bu) yerde bozgunculuk çıkaran (kabile)lerdir" (Kehf, 18/94)

"Ye'cüc ve Me'cüc onu ne aşabildiler ve ne de delebildiler" ( Kehf, 18/97

"Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc (ün seddi) açılıp da her tepeden saldıracakları ve gerçek vaad olan (kıyamet) yaklaştığı zaman o küfr (ve inkâr) edenlerin gözleri hemen belirip kalacak." (Enbiya, 21/96-97)

Kur’an’da bahsedilen Ye’cûc ve Me’cûc biri geçmişte vuku bulmuş, diğeri gelecekte vuku bulacak olaylarla ilişkili olarak iki defa zikredilmiştir. Kehf sûresinde Ye’cûc ve Me’cûc’den zaman ve mekân belirtilmeden geçmişte yaşamış bir topluluk şeklinde söz edilmekte, onların etrafa zarar verdikleri ve Zülkarneyn’in yaptırdığı büyük sed sayesinde engellendikleri bildirilmektedir (18/93-97).

Enbiyâ sûresinde ise Ye’cûc ve Me’cûc’den gelecekte ortaya çıkacak bir topluluk olarak söz edilir, burada da yer ve zamana değinilmeden gerçek vaad yaklaştığında Ye’cûc ve Me’cûc’ün önünün açılacağı kaydedilir (21/96-97). “Gerçek vaad”den maksat müfessirlerin büyük çoğunluğuna göre kıyametin kopmasıdır, dolayısıyla Ye’cûc ve Me’cûc kıyametin yaklaştığına işaret eden bir alâmettir veya kıyametin ilk aşamasında ortaya çıkacaktır.

Yecüc Ve Mecüc Yecuc Mecuc (7)

Hadis-i Şeriflerde Yecüc ve Mecüc

Hz. Peygamber bir gün uykudan uyandıktan sonra, “Vukuu yaklaşan felâketten dolayı vay Araplar’ın haline!” demiş ve Ye’cûc-Me’cûc’ün seddinde küçük bir deliğin açılacağını haber vermiştir (Buhârî, “Enbiyâʾ”, 7; “Menâḳıb”, 25; “Fiten”, 4; Müslim, “Fiten”, 1). 

"Lâ ilahe illallah!.. Vukuu yaklaşan bir şerden, büyük bir fitneden dolayı vay Arabın haline? Bugün Ye'cüc ve Me'cüc'ün seddinden şunun gibi bir delik açıldı." buyurdu da başparmağıyla onun yanındaki şehadet parmağını halkaladı. Bunun üzerine Zeynep b. Cahş; - Ey Rasûlüllah! İçimizde bu kadar iyi kimseler varken biz helak olur muyuz, diye sordu. Rasûlüllah; "Evet! Fısk ve fücur, fuhş ve ma'siyet çoğaldığı zaman helak olursunuz!" diye cevap verdi.

Yine kıyamet vakti gelince Ye’cûc ve Me’cûc’ün seddi yıktıktan sonra tepelerden akın edip yeryüzüne dağılacakları, gittikleri her yeri yakıp yıkacakları, insanların korkularından kalelerine ve barınaklarına sığınacakları, yeryüzündeki bütün suları içip Taberiye gölünü kurutacakları, herkesi yok ettiklerini zannettikleri bir sırada Allah Teâlâ’nın, boyunlarına isabet edecek bir deve kurtçuğu göndererek onları helâk edeceği, sonunda insanların şehirlerden ve kalelerden çıkıp hayvanlarını serbest bırakacakları rivayet edilmiştir (Müsned, III, 77; İbn Mâce, “Fiten”, 33). 

Yecüc Ve Mecüc Yecuc Mecuc (8)

İskender Seddi

Kur’ân-ı Kerîm’de Zülkarneyn’in iki dağ arasında yaşayan bir kavmin memleketine gittiği, onların kendisinden fesatçı Ye’cûc ve Me’cûc kavmiyle aralarına bir set yapmasını istediği, Zülkarneyn’in de demir kütleler yığdırıp ateşlettiği, demir erimeye başlayınca üzerine erimiş bakır döktürerek aşılması mümkün olmayan bir set yaptığı belirtilir (el-Kehf 18/83-98). Zülkarneyn’in ilk adının İskender (İskender-i Zülkarneyn) olması dolayısıyla Sedd-i İskender diye anılan bu seddin yapılışı, Türk edebiyatında İskendernâme adını taşıyan eserlerde anlatılmıştır. Set hakkında tefsirler, tarih kaynakları ve bazı edebî eserlerde efsane ile karışık pek çok rivayet mevcuttur.

Ye'cûc ve Me'cûc üzerine yapılan araştırmalar, bu konunun sadece bir dilbilimsel veya dini mesele olmadığını, aynı zamanda tarihi ve kültürel bir derinliğe sahip olduğunu gösteriyor. Farklı dillerdeki kökenleri ve kutsal metinlerdeki yeri, bu kavimlerin insanlık tarihi üzerindeki etkisini yansıtıyor. Gelecekle ilgili işaretler olarak da görülen Ye'cûc ve Me'cûc, tarih boyunca merak ve korkuya neden olmuş gizemli figürler olarak karşımıza çıkıyor.

Yecüc Ve Mecüc Yecuc Mecuc (9)

Yecüc Mecüc Seddi nerededir?

Elmalılı Muhammed Hamdi bazı kaynaklardan derlediği görüşleri eleştirerek seddin gerçekte var olan bir dağ veya sıra dağlar olabileceği görüşünü benimser (Hak Dini, IV, 3282).

Zemahşerî ve Ebüssuûd Efendi bu seddin Mâverâünnehir dolayları veya Çin Seddi olabileceğini tahmin ederken Kādî Beyzâvî, Azerbaycan civarındaki Kafkas dağlarına işaret etmekte ve Türkistan sınırındaki Demirkapı bölgesinin bu sedden kinaye olduğunu söylemektedir.

Elmalılı ayrıca İbn Haldûn ve Ebü’l-Fidâ’dan naklen Demirkapı denilen bu bölgede İran Kisrâsı Nûşirevân’ın bir sed yaptırdığını kaydeder.

İbn Haldûn ise beşinci iklim kuşağını anlatırken Türk kavimlerinden Oğuz ilinin batısında, Kimak ülkesinin doğusunda Erkeşler’in oturduğu yeri tarif eder ve Ye’cûc ile Me’cûc topraklarının buradan başladığını (Mukaddime, I, 191), seddin de yedinci iklimin sekiz ve dokuzuncu kısmında Kokaya (Kaf) dağından Kıpçak yurdundan okyanusa kadar uzandığını söyler (a.g.e., I, 202).

Fazl b. Yahyâ el-Bermekî’nin burada bir set yaptırdığını, bu seddin yalnızca bir tek kapısı olduğunu ve Büttem dağları ile Tibet illerinin arkasına kadar uzandığını ilâve eder. Bu tanımlanan yer eski kitaplarda Bâbülebvâb veya Demirkapı adıyla geçen bölgedir.

Bunlardan başka Sibirya’nın ötesinde Ural dağları ve Behreng Boğazı arası veya Ural ile Kafkas dağları arası yahut Türkistan topraklarında bazı dağlık yerler de Sedd-i İskender için sayılan coğrafî yerler arasındadır (Elmalılı, IV, 3286).

Sedd-i İskender’in kendi çağına göre üstün bir teknolojiyle yapıldığı söylenebilir. Özellikle demircilik ve maden ilmi açısından o çağda teknolojik imkânlar bilinmiyor, ayrıca çelik henüz tanınmıyordu. Kur’ân-ı Kerîm’e göre bu set Allah’ın Zülkarneyn’e ihsan ettiği bir güçle yapılmış olup bazı müfessirler bunun dünyanın teknik ilerlemede geleceği noktalara işarette bulunduğu sonucunu çıkarmıştır.

Seddin aşılamaz oluşu da demirin içine katılan maddenin ilâhî bir mâyi olduğu fikrini ortaya çıkarmıştır (a.g.e., IV, 3291). Sedd-i İskender âb-ı hayât içerek ölümsüzlüğe eren Hızır ile İlyâs kıssasında da geçer.

Rivayete göre Hızır ile İlyâs her yılın 6 Mayıs günü (Hıdırellez) Sedd-i İskender üzerinde buluşur ve geçmiş yılın muhasebesi yanında gelecek yılda yapacaklarını konuşur.

TDV Ansikolopedisi bu konuyu şu yorumla sonuçlandırır: "Ye’cûc ve Me’cûc çevreye yayılıp zarar veren, yakıp yıkan toplulukların bir tasviridir; Kur’an, geçmişte olduğu gibi gelecekte de bu niteliği taşıyan toplulukların ortaya çıkacağını haber vermektedir. Bunlar çok kalabalık bir topluluktur ve yeryüzünde fesat çıkaracaktır."

Yecüc Ve Mecüc Yecuc Mecuc (10)

Son değerlendirme

Araştırmalarımız sonucunda anlıyoruz ki; Yecüc ve Mecüc normal bir insan kavmi değildir, bunlar insanoğlu olsa da vahşileşmiş, canavarlaşmış, karakter olarak hayvanlaşmış bir insan topluluğudur.

Yecüc ve Mecüc; insan dışı varlıklar olabilir. Dünya dışı varlıklar olabilir. Cinlerden ve Şeytanlardan olabilirler.

Bunlara çekilen set yer altında, 7 kat yer altında katlar arasında dünyada olabildiği gibi, gökyüzünde uzay yollarında, 7 kat gökyüzünün katları arasında ve uzay geçitlerinde de olabilir.

Anlıyoruz ki dünya ve insan türü, kıyamet çağlarına kadar fiziki setlerle ve manevi kalkanlarla, bu tür varlıkların saldırısından koruma altına alınmıştır.

Teknolojinin çok ilerlediği, yer altında ve yer üstünde, uzayda hatta fizik ötesi alemde yeni alem ve yolların keşfedildiği bir dönemde Yecüc ve Mecüc de tekrar dünyada ortaya çıkma imkanına sahip olacaktır. Sonrası Kıyamet ve Ahiret...

Hazırlayan: Ayhan Talha Bayraktar

Yecüc Ve Mecüc Yecuc Mecuc (11)

Editör: AYHAN BAYRAKTAR