Yedi Uyurlar mucizesi
Yedi Uyurlar mucizesi adeta zamanın derinliklerinden bize göz kırpıyor. Hem dini hem de kültürel anlamda büyük öneme sahip olan bu efsane, yüzyıllardır merak ve hayranlıkla anlatılıyor.
Yedi Uyurlar, birçok kültürde ve dinde yer alan bir hikayenin kahramanlarıdır.
En çok bilinen versiyonu İslam ve Hristiyanlıkta geçen bu efsane, Roma İmparatorluğu döneminde geçiyor.
Hikayeye göre, zalim imparator Decius'un zulmünden kaçan yedi genç, bir mağaraya sığınarak Allah'a dua ederler. Duaları kabul olur ve bu gençler 300 yıldan fazla bir süre derin bir uykuya dalar.
Yüzyıllar sonra uyandıklarında, artık imparatorluk değişmiş, zulüm sona ermiş ve Tevhit dini yaygınlaşmıştır.
Yedi Uyurlar Efes'te mi?
Yedi Uyurlar'ın uyandığı yerle ilgili bir çok rivayet vardır. Bunlardan biri de Efes’tir.
Yedi Uyurlar'ın uyandığı rivayet edilen yerlerden biri Türkiye'nin batısında, Efes yakınlarındaki bir mağaradır.
Uyandıklarında yanlarında sadece eski çağlardan kalma paralar bulurlar ve şehirde dolaşarak ne kadar uzun süre uyuduklarını anlarlar. Bu mucizevi olay, birçok dini metinde ve halk arasında anlatılagelmiştir.
Yedi Uyurlar'ın mağaraları, hala birçok kişi tarafından ziyaret edilen bir mekandır.
Arkeologlar ve tarihçiler bu efsanevi yeri incelemeye devam ediyorlar. Mağaranın duvarlarında bulunan yazıtlar ve kalıntılar, hikayenin doğruluğunu destekleyen kanıtlar sunuyor. Bu efsanevi yerin, tarihin derinliklerine ışık tuttuğu düşünülüyor.
Yedi Uyurlar, sadece dini bir hikaye değil, aynı zamanda kültürel bir ikon haline gelmiştir. Birçok edebi esere, filme ve sanatsal çalışmaya ilham kaynağı olmuştur.
Efsane, insanların inanç ve umut dolu bir şekilde yaşadıkları zorlukları aşma gücünü simgeler. Günümüzde bile bu hikaye, pek çok insanın ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Yedi Uyurlar sadece bir efsane mi?
Bugün, birçok kişi bu efsaneyi kişisel bir diriliş ve yeniden doğuş hikayesi olarak yorumluyor. Zor zamanlardan sonra gelen rahatlama ve huzur, Yedi Uyurlar'ın efsanesinde olduğu gibi, hayatın bir parçası olarak görülüyor.
Yedi Uyurlar efsanesi, hala gizemini koruyan ve her seferinde merak uyandıran bir hikaye. Tarihin derinliklerinden günümüze ulaşan bu efsane, insanlığın inanç ve umut dolu serüvenini anlatmaya devam ediyor. Eğer bir gün yolunuz Efes’e düşerse, bu efsanevi mağarayı ziyaret etmeyi unutmayın.
Yedi Uyurlar Mucizesi Kuran-ı Kerim’de Kehf suresinde geçmektedir. Yedi Uyurlar Kuran-ı Kerim'de Ashab-ı Kehf olarak isimlendirilir
Bu konuyla ilgili Ayhan Talha Bayraktar’ın Sayıların Tefsiri isimli kitabından ilgili bölümü paylaşıyoruz:
Kuran-ı Kerim'de Sayılarla Yolculuk: Mağarada 309 yıl uyuyanlar
Kuran-ı Kerim’de ayet-i kerimelerde geçen sayılar ile Sayıların Tefsiri. Kuran-ı Kerim Sayıları… Kuran-ı Kerim’de 300 sayısı…
Kuran-ı Kerim’de geçen sayılardan biri de 300 sayısıdır. Bu yazımızda 300 sayısının geçtiği ayet-i kerimenin tefsirini paylaşacağız
MAĞARADA 309 YIL UYUYANLAR
“Onlar mağaralarında üç yüz yıl ve buna ilaveten dokuz yıl kalmışlardır.” (Kehf 25)
ASHAB-I KEHF
Bu Ayet-i Kerime’de, 300 ve 9 sayıları geçiyor. Mağarada 309 yıl kalanlar Ashab-ı Kehf’tir. Sure, ismini de bunlardan almıştır. Kehf, “Mağara” demektir. “Ashab-ı Kehf’ ise “Mağaraya sığınanlar” anlamına gelmektedir.
Sürenin gelmesinin sebebi olarak şu olay anlatılır: “Mekkeli Müşrikler, Medine’de bulunan Yahudi bilginlerine bir heyet göndermişler ve Peygamberler hakkında bilgi almak istemişlerdi. Resulullah Efendimiz’in (s.a.v) haber verdiği şeyleri kendilerince sorguluyorlardı. Yahudi âlimleri, Müşriklere şu aklı verirler: “Muhammed’e (s.a.v) gidin, Ashab-ı Kehf’i, Zülkarneyn’i ve Ruh’un ne olduğunu sorun. Bunlara cevap verirse O Allah’tan haber vermektedir. Veremezse O yalancının biridir.”
Heyet Mekke’ye dönmüş ve raporları doğrultusunda Resulullah Efendimiz’e (s.a.v) bu sorular sorulmuştu. Allah’tan bu konuda bir bilgi gelinceye kadar, Resulullah Efendimiz (s.a.v) beklemiş. Mekkeli Müşrikler de Muhammed (s.a.v) cevap veremeyecek diye sevinmişler ve insanlara, Resulullah’ın aleyhinde propaganda yapmaya başlamışlardı.
İşte o sırada Hz. Cebrail (a.s.) gelerek Kehf sûresini bildirmiş ve sorulan soruların cevaplarını, Resulullah Efendimiz’e (s.a.v) öğretmiştir.
7 UYUYANLAR
Hristiyanlar ve Yahudiler, Ashab-ı Kehf hakkında yalan yanlış da olsa bir takım bilgilere sahiptiler. Bu olayla ilgili en eski kaynak Suriyeli bir Hristiyan rahip olan Saruc’lu James’e aittir. James M.S. 452 de doğmuştur. Bu olayı geniş ayrıntılarıyla açıklayan hitabe, James tarafından M.S. 474’de kaleme alınmıştır.
Ashab-ı Kehf, tüm dünyada “7 uyuyanlar” diye meşhur olmuşlardır. Birçok yerde makamları olduğu gibi Türkiye’de de makamları vardır. Efes ve Tarsus bunlardandır.
Ashab-ı Kehf, Allah’a iman eden bir grup gençtir. Bazı kitaplarda bunların isimleri: Yemliha, Mekselina, Mislena, Mernüş, Debernüş, Şazenüş ve Kefeşdadayüş olarak geçer. Köpekleri de Kıtmir’dir.
Bu gençlerin yaşadığı devirde, halk ve yönetim sapıklık içindedir. Rivayetlere göre; zaman Hz.İsa sonrası, M.S. 250 yılları... Halk Rum...Yöneticileri de Dekyanus isimli bir kral... Bu kral, putlara tapmayanlara işkence yapıyor ve idamla cezalandırıyordu. Ashab-ı Kehf, şehrin ileri gelenlerinin çocukları idi. Şartlar gereği imanlarını gizliyorlardı. Kralın casusları bu gençleri ihbar ettiler.
Askerler, bu gençleri yakalayarak kralın huzuruna getirdiler. Kralın tehditleri karşısında; “Biz, âlemlerin rabbi olan Allah’tan başkasını tanımayız. Ondan başkasına ibadet etmeyiz. İstediğini yap.” dediler.
Kral, konumlarından dolayı onları hemen cezalandırmadı ve ikna yolunu tercih etti. Tekrar düşünmeleri için süre tanıdı. Gençler de bunu fırsat bilerek gizlice şehirden çıktılar ve bir mağaraya sığındılar. Bu mağarada dua ve ibadetle meşgul iken Allah (c.c.) onlara bir uyku verdi. Öyle bir uyku ki 309 sene uyudular.
309 sene sonra Allah’ın izniyle uyanarak gerçeği öğrendiler. Sonra tekrar Allah’ın bir hikmeti olarak sır oldular. Bu olay Allah’ın mucizelerindendir.
Yaşatan, öldüren ve dirilten Allah’tır. (c.c.) Allah, yarattığı kulunu dilediği kadar yaşatır. Kimine 1, kimine 10, kimine 100, kimine 1000 gün, kimine de kıyamet gününe kadar ömür verir. Kimi kullarını da felç eder, yıllarca yatağa bağlı uyutur. Dilediği zamanda kulunun canını alır ve dilediği zamanda kulunu diriltir. Allah dilediği kulunu da, bu kıssada olduğu gibi 309 sene uyutur. Allah izin verirse; insanoğlu, bir canlıyı yıllarca uyutabilecek ilaç ve teknik imkanlara sahip olabilir.
İLAVE 9 YIL
Ayet-i kerimede geçen ilave 9 sene, farklı yorumlara yol açmıştır. Kimine göre; Ehl-i Kitap, Ashab-ı Kehf’in 300 sene uyuduklarını biliyorlardı. Kimine göre; bu ilave 9 sene, ay takvimi ile güneş takvimi arasındaki farktır.
Kimine göre de; Ashab-ı Kehf, 300 sene uyuyup uyanmışlar. Gerçek ortaya çıktıktan sonra tekrar uyuduklarında bu uykuları 9 sene sürmüştür. Böylece toplam 309 sene uyumuşlardır.
HÜLASA: Bu başlıkta almamız gereken mesajlardan biri şudur: Allah (c.c.) Ashab-ı Kehf gibi samimi kullarını korur. O günde olduğu gibi bugün de iyilerle kötüler savaş halindedir. Hak ve Batıl Mücadelesi kıyamete kadar sürecektir. Ashab-ı Kehf gibi inananlar her dönemde zulme uğramışlardır. Ancak inkâr edenler ne yaparlarsa yapsınlar, hayat ve ölüm, Allah’ın kontrolü altındadır. Zafer ve kurtuluş inananların olacaktır.
ASHAB-I KEHF KISSASI
Ashab-ı Kehf kıssası Kuran-ı Kerim’de mealen şöyle anlatılır: “Yoksa sen, bizim âyetlerimizden Ashâb-ı Kehf ve Ashâb-ı Rakîm’in durumlarını şaşırtıcı mı buldun?
O yiğit gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, şu durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi. Bunun üzerine biz de o mağarada onların kulaklarına nice yıllar perde koyduk, uykuya daldırdık.
Sonra da iki gruptan hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık. Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz.
Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık. Onların kalplerini metîn kıldık. O yiğitler o yerin hükümdarı karşısında ayağa kalkarak dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O’ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz. Şu bizim kavmimiz Allah’ tan başka tanrılar edindiler. Bari bu tanrılar konusunda açık bir delil getirseler. Ne mümkün! Öyle ise Allah hakkında yalan uydurandan daha zalimi var mı?
İçlerinden biri şöyle demişti: «Madem ki siz onlardan ve onların Allah’ın dışında tapmakta oldukları varlıklardan uzaklaştınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın ve işinizde sizin için fayda ve kolaylık sağlasın.»
Orada bulunsaydın güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi. Böylece onlar güneş ışığından rahatsız olmaksızın mağaranın bir köşesinde uyurlardı.
İşte bu, Allah’ın âyetlerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın. Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi.
Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
Böylece Biz, aralarında birbirlerine sormaları için onları uyandırdık: İçlerinden biri: «Ne kadar kaldınız?» dedi. Kimi «Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık» dediler; kimi de şöyle dediler: «Rabbiniz, kaldığınız müddeti daha iyi bilir. Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de, baksın, şehrin hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin; ayrıca, nâzik davransın (gizli hareket etsin) ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.» «Çünkü onlar eğer size muttali olurlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman ebediyyen iflah olmazsınız.»
Böylece insanları onlardan haberdar ettik ki, Allah’ın vâdinin hak olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Hani onlar aralarında Ashâb-ı Kehf’in durumunu tartışıyorlardı. Dediler ki: «Üzerlerine bir bina yapın. Rableri onları daha iyi bilir.» Onların durumuna vâkıf olanlar ise: «Bizler, kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız» dediler.
İnsanların kimi: «Onlar üç kişidir; dördüncüleri de köpekleridir» diyecekler; yine: «Beş kişidir; altıncıları köpekleridir» diyecekler. Bunlar bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. Kimileri de: «Onlar yedi kişidir; sekizincisi kö-
pekleridir» derler. De ki: Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır. Öyle ise Ashâb-ı Kehf hakkında, delillerin açık olması haricinde bir münakaşaya girişme ve onlar hakkında ileri geri konuşan kimselerin hiçbirinden malumat isteme.
Allah’ın dilemesine bağlamadıkça inşâallah demedikçe hiçbir şey için «Bunu yarın yapacağım» deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah’ı an ve: «Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir» de. Onlar mağaralarında üç yüzyıl ve buna ilaveten dokuz yıl kalmışlardır.
De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O’na aittir. O’nun görmesi de, işitmesi de şâyanı hayrettir. Onların, göklerde ve yerde olanların, O’ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.
KEHF SURESİNİN FAZİLETİ
Âlimler, Kehf suresinin özellikle Cuma günü okunmasını tavsiye etmişlerdir. Kehf sûresinin fazileti hakkında birçok Hadis-i şerifler zikredilmiştir.
Bunlardan birini paylaşalım: “Kim, Kehf sûresinin başını ve sonunu okuyacak olursa bu sûre o kişi için ayaklarından başına kadar nur olur. Ve Deccal fitnesinden korunur. Kim de tamamını okuyacak olursa bu sûre o kişi için yerden göğe kadar uzanacak bir nur olur.”
Dünya imtihan yeridir, başa gelene dayan
Sabır ve namaz ile Mevlaya sığınmak güzel
Teslim ol Rabbine, budur beklenen kuldan
Allah’tan geldik, yine O’na dönmek güzel. ATB
Kaynak: Sayıların Tefsiri, Ayhan Talha Bayraktar, Ravza Yayınları