İstanbul'da, 2020 yılında özel bir hastanede doğum yapan Neslihan Ünlü P., yaşadığı deneyimi anlatarak sağlık personelinin ihmalkârlığının oğlu üzerinde kalıcı hasarlar bıraktığını iddia etti.
Yoğun bakımda yaşanan ihmalleri vurgulayan anne, çocuğunun kronik bir hastalığa yakalandığını ve bu süreçte hastanede yaşananların adaletsiz olduğunu ifade etti.
Anne, hastane sürecinde yaşananları anlattı
2020 yılında gerçekleşen sezaryen doğumun ardından oğlu P.E.P.’nin yoğun bakıma alındığını belirten anne, başlangıçta solunum problemleri olduğu iddiasıyla yoğun bakıma yatırıldığını ve birkaç gün içinde taburcu edileceğinin söylendiğini ifade etti. Ancak süreç uzadıkça bebeğin durumu kötüleşti ve çeşitli komplikasyonlar ortaya çıktı.
“Doğum sırasında herhangi bir problem yoktu. Oğlumu verdiler, daha sonra götürdüler. Ben odaya çıktığımda çocuğumun bana getirileceğini düşünüyordum. Doktorlar, ‘solunumu hızlı ve yoğun bakıma alacağız. Çok önemli bir sıkıntısı yok, 1-2 gün duracak ve sizinle birlikte taburcu edeceğiz' dedi. İki gün sonra benim taburcu işlemlerim gerçekleştirilirken, çocuğumu sorduğumda, solunumun düzelmediğini 2-3 gün daha hastanede kalması gerektiği söylendi. 2-3 gün sonra tekrar gittiğimiz de halen bekliyorduk. Muhatap olacağımız insan bulamıyorduk. Pandemi dönemiydi ve kapılar yüzümüze kapanıyordu. Süreç, ‘biz size haber vereceğiz' şeklindeydi. 7. Günde telefon geldi ve oğlumu taburcu edeceklerini ancak son bir kan tahlili yapacaklarını söylediler. Tahlil sonuçlarında ise yüksek derecede enfeksiyon çıktı. Bu şekilde taburcu edemeyeceklerini, en az 7-8 gün hastanede kalacağını söylediler. Neden enfeksiyon kaptığını sorduğumuzda ise hastane enfeksiyonu kaptığını söylediler.”
Yoğun bakımda yaşanan ihmal iddiaları dikkat çekiyor
Bebeğinin sürekli enfeksiyon kaptığını ve tedavi sürecinde doğru adımların atılmadığını dile getiren anne, süt götürdüğünde bile yarısının geri çevrildiğini, neden bu kadar süt getirdiği konusunda sorgulandığını belirtti. Ayrıca, hastanenin yoğun bakımında bebeklerin çığlıklarını duyduğunu söyleyen anne, bu çığlıkların etkisinden hala kurtulamadığını söyledi.
“O kapılar açıldığında bebeklerin çığlıklarını duyuyorduk. O çığlıkları hiç unutmuyorum”
“O kapıya (yoğun bakım servisi) gittiğimiz zaman ‘1 dakika daha görebilir miyiz? diyorduk ‘hayır' diye tersliyorlardı ancak hemşireler ellerinde çay ve kahvelerle güle oynaya o kapılardan çıkıyorlardı. Kapılar açıldığında o çocukların çığlıklarını duysanız, ‘ne yapıyorlar bu çocuklara?' derdiniz. Ne yapıyorlardı bilmiyorum ama o çocukların çığlıklarını hiç unutmuyorum. Kapılar açılıyordu ve bebeklerin çığlıklarını duyuyorduk”
“Hastaneyi mahkemeye vermek istediğimde evraklarımı istedim. Epikrizde çocuğumun sarılık geçirdiğini, entübe olduğunu söylemediler, 3 kilo 300 gram verdiğim oğlumu 1 kilo zayıflamış halde bize verdiler. Mahkemeye vereceğimi söyledim, ‘her türlü komplikasyona karşı eşinizin attığı imza var, isterseniz verebilirsiniz' dediler. O günün psikolojisi mi bilmiyorum ama bir şekilde boyun eğdik, bir şey yapamadık ve konu kapandı. Ben şikayet edebileceğim yerlere şikayet ettim. Şimdi benim çocuğum 4 yaşında ve kronik portal hipertansiyon hastalığı var. Tehlikeli bir hastalık, ömür boyu takip edilmesi gereken hastalık. Ben 2023 yılından daha önce olduğunu düşünüyorum. Bizim dönemimizde pandemi vardı ve böyle bir katliam yapılması için çok uygun bir zamanlamaydı. Benim çocuğumu ya öldüremediler ya da şans eseri benim oğlum hastalıklı olsa da hayatta. Ama bir şekilde bu hastane bu işi bir şekilde kılıfına uydurarak yıllardır yapmış.”
Yanlış tedavi süreci bebekte kalıcı hasara yol açtı
Bir hafta sonunda bebeğin karaciğerinde pıhtı oluştuğu tespit edilen anne, bu süreçte tıbbi müdahalelerin yetersiz kaldığını ve doktorların gecikmeli teşhisleri nedeniyle oğlunun şu anda kronik portal hipertansiyon hastası olduğunu belirtti. Başka hastanelerde aldığı geri dönüşlerle şoke olan aile, durumu sorgulamak için hastaneye geri döndüklerinde sadece bir özürle karşılaştı.
Anne hastane sürecinde yaşadığı psikolojik yıkımı dile getirdi
Bebeğinin zayıflamış bir şekilde kendisine teslim edilmesi, Neslihan Ünlü P.'yi derinden yaraladı. Yaşadığı acı ve çaresizlik nedeniyle hukuki yollara başvuramadığını dile getiren anne, şu an bu konuda bir suç duyurusunda bulunmayı planladığını belirtti.
Anne Neslihan Ünlü P. yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti:
“Bütün parçalar yerine oturmaya başladı. O zaman dava etmeyişim cahillik miydi bilmiyorum ama şuan her şeyi en baştan yaşıyorum.”
Neslihan Ünlü P., “Fırat denilen kişiyi saçları ekili halde ilk başta tanıyamadığını, ancak saç ekilmemiş halini görünce tanıdım. “Onu tanıdığım anda ‘benim çocuğumu da bu mahvetti' dedim. Zaten hatasını kabul etmişti. Ben zaten kendimi zor toparlamışken, bu bebek katillerinin elinden benim oğlumun geçmiş olması beni en başa götürdü. Şuan uyuyamıyorum. Bütün parçalar yerine oturmaya başladı. O zaman ki dava etmeyişim cahillik miydi, evladımın acısı mıydı bilmiyorum ama şuan her şeyi en baştan yaşıyorum. Pazartesi günü avukat aracılığıyla suç duyurusunda bulunmayı düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
Anne, 2023 yılından önce benzer vakaların yaşandığını iddia ederek, bu ihmalkârlığın pandeminin getirdiği zorluklarla daha da derinleştiğini ifade etti. Bebeğinin yaşadığı kronik hastalığın ise bir şans eseri hayatta kalma mücadelesi olduğunu belirtti.
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!