Yavuz Turhan yazdı
"Bir gün bütün kavimler Kök-Türklere karşı birleşerek onları hile ile yendiler. Kök-Türklerin çadırlarını, mallarını, yurtlarını yağmaladılar.
Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler. Küçükleri kendilerine köle yaptılar. Bu yağmadan kurtulan Kıyan/Kayan ve Negüş/Tukuz bir gece kadınlarıyla birlikte atlanıp kaçtılar.
Yurda geldiler. Düşmandan kaçıp gelen dört maldan (deve, at, öküz, koyun) çok buldular. Dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım deyip dağa doğru sürülerini sürüp gittiler.
Vardıkları yerde akarsular, çeşmeler, türlü otlar, meyveli ağaçlar, türlü türlü avlar vardı. O yeri görünce Tanrı’ya şükürler kıldılar ve buraya Ergenekon adını koydular.
Dört yüz yıl sonra Ergenekon’da kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki sığmadılar. Bu sebepten buradan çıkış yolları aramaya koyuldular.
O zaman bir demircinin önerisiyle dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler ve ateşlediler.
Tanrı’nın gücüyle ateş kızdıktan sonra demir dağ eriyip akıverdi. Yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O günü, o ayı, o saati belleyip dışarı çıktılar.
O günden beri yeni yılın başladığı gece Kök-Türklerde adettir. O günü bayram sayarlar. Bir parça demiri ateşe salıp kızdırırlar. Önce Kağan bunu kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver.
Ondan sonra beyler de öyle yapar. Bugünü mukaddes bilirler, böylece Tanrı’ya şükretmiş olurlardı."
Yenigün, Türklerin tarih boyunca yaşattığı geleneksel bir bayramdır. Türklerde Yenigün ile ilgili görülen en önemli söylence bugünün Ergenekon günü oluşudur.
"Yenigün Bayramı"mız kutlu olsun!