Zemci Şahin yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı;


“Tarih 12 EYLÜL 1980. Ülkemiz açısından karanlık bir dönüm noktası olacak bu tarih, izlerileriyle yıllarca ülkenin ve halkın üzerinden silinmeyecek bir derin yara açacaktı. Tüm ülkenin en derin uyku modunda olduğu, gece karanlığının hakim olduğu anda saatler 03.00 gösterirken, dönemin en etkin iletişim araçları olan  TRT, PTT gibi devletin haberleşme kurumlarına askeri bir hareketlilikle el konulmuştu. Cunta yönetimi demokratik yollarla seçilmiş hükümet, bakanlar ve meclisi silah zoru ile görevden el çektirmiş, Cumhuriyetin kazanımları tek kişi tarafından gasp edilmişti. Bu askeri darbeyi yapanlar ülkede ki kaosu bahane ederek ülkeyi sükûnete kavuşturacaklarını, bu sayede kardeş kavgasını bitireceklerini söylüyorlardı. Bu darbe anlayışı  bir sağdan, bir soldan deyip sanki mal pay eder gibi, bir kısmı masum olan farklı görüşlerde ki gençleri eşit sayıda  idam ettirmişler, bununla da yıllarca pişkince övünmüşlerdi. Kardeş kavgası bitirme bahanesi adı altında, görüşleri farklı, dini açıdan kardeş sayılan halkın çocuklarını idam sehpalarına götürmüşlerdi.Derbenin devlet radyosunda Albay Alparslan Türkeş’in gür sesiyle okunan ilk bildirisinde aynen şöyle diyordu:
   "Girişilen harekâtın amacı; ülke bütünlüğünü korumak, millî birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mâni olan sebepleri ortadan kaldırmaktır ‘’ deniyordu. Çok güzel kaleme alınmış kimsenin itiraz edemeyeceği kadar süslü bu sözler tabi ki gerçeği yansıtmıyordu. Darbenin gerekliliğini ve  inandırıcılığını halka kabul ettirmek için dönemin şartlarını darbeye göre dizayn eden dış destekli gizli, kirli eller, yetmişli yılların sonuna kadar hep gizli ve kirli görevlerini yerine getirmişlerdi. Gizemi halen çözülmeyen kanlı eylemlerle insanlar öldürülerek şartlar oluşturulmuş, gür bir ses, süslü sözlerle bildiri okumuştu. Düğümü çözülemeyen kanlı olaylar ve silahlı, görkemli cuntacılar karşısında halka ise sadece susmak ve sorasında 81 anayasasını onaylamak kalmıştı.
     Darbecilerin basın bildirisinde yazılanlardan öte yaptıkları önemliydi. Gerçek demokratik kitle örgütlerini ortadan kaldırmak ,düşünen sorgulayan bir gençlik yerine bir insana bir güce tabi kalması ve o doğrultuda bir insan düşüncesi yaratma çabasında olmuşlardır. Sola sosyal demokratlara ne kadar yakın dernek, sendika, kuruluş var ise hepsinin kapısına kilit vurmuşlar, üniversite öğrencileri okullarına gidemez olmuş, insanlar ceza evlerinde yılarca ağır işkencelerden geçirilmiştir. Adeta bir düşüncenin soykırımı yapılmaya çalışılmıştır. Demokratik düşünen sorgulayan bir toplum yerine daha şeriatçı Cemaatlerin güdümüne giren bir Türkiye’nin ilk adımları atılmış olup, bizim çocuklar kazandı diyen ABD yetkilileri yıllar sonra  uzantıları ve ortakları anlaşmadıkları bir günde tekrar darbe girişiminde bulunmuşlardır. Bugün ki iktidarın iktidara gelmeden önce 12 eylülcülerle hesaplaşacağız deyip 2010 tarihine kadar kıllarını kıpırdatmamışlardır. Darbeyi yapanlarda artık geriye kimsenin kalmadığı 2011 tarihinde göstermelik dava açıp 1 tek kişiyi bile yargılayamamış yargılatmamışlardır. 12 Eylül darbesini yapanlar ile bugün ki iktidarında söylemleri örtüşür  hale gelmiştir. O gün yapılan ne ise bugünde sivil iktidar eli ile aynı şeyler yapılıyor. Nerde demokratik bir talep istek, hak arayışı  olsa hemen sert  kolluk müdahalesi oluşmaktadır. Yaşadığımız bu zorlu süreçte ;demokratik hak hukuk adalet istekleri yerine getirilmediği günleri hep birlikte yaşıyoruz. İktidar 12 Eylül mağduriyeti üzerine beslenip bugün ki uygulamaları ile o günleri bile aratır bir duruma gelmiştir. Bugün ceza evlerinde hükûmeti biraz eleştiren hukuksuzluklarını ortaya çıkaran siyasetçi, gazeteci ve öğrenciler cezaevlerine konmaktadır.
      12 Eylül darbesinin mağduru olan bir parti olarak; sivil darbecilere de karşıyız, askeri darbecilere de karşıyız, sonuna kadar darbenin her türlüsüne karşıyız. CHP olarak ülkemiz için tek isteğimiz; her türlü darbelerden uzak, gelişmiş, insanı önceleyen,  tüm cumhuriyet kazanımlarıyla var olan, halkı  barış ve huzur içinde yaşayan demokratik bir Türkiye Cumhuriyetidir.”

İNEGÖL HABERLERİ

Editör: Umut Gökdaş