İnegöl'den Bursa'ya uzanan BİTMEYECEK bir hikaye...

    İnegöl İmam Hatip lisesine tayinim çıktığı sene Ali Nur Aktaş son sınıftaydı.

     Hikmet Şahin hocam ( mekanı Cennet olsun) benim rehber hocam olduğu için derslere beraber girerdik.Bazen de ben tek başıma girerdim.Ali Nur bey cam kenarında son sıralarda bir yerde otururdu. Saygılı ve samimiydi.

   Ali Nur bey  İmam Hatip lisesinden mezun olduktan sonra sırasıyla üniversite ,akabinde kısa süreli bir öğretmenlik tecrübesi, ticaret ve neticede siyaset...

     Siyasete atılırken çok gençti. Başarısı, çalışkanlığı ve samimiyeti O'nu bu günlere getirdi.

   Ali Nur Başkanımızı  herkes tanır ve sever. Mütevaziliği, telefonunun herkese açık olması ve davet edildiği bütün cemiyetlere gitmeye çalışması konusunda sanırım herkes müttefiktir.

    31 Mart seçimlerinde Türkiye'yi etkileyen olumsuz dalga ne yazık ki Bursa'ya da zarar verdi.

Hiç kimsenin tahmin edemediği bir sonuç alındı.( Sanırım kazanan aday bile şaşırmıştır).

    Bursa' da Ali Nur beyin 20 yıllık emeği heba olmaz inşallah.

   Ali Nur Başkan Bursa'yı çok seviyordu, Bursa'da O'nu çok seviyordu. Kampanyalarında kullandığı :

-" Bursa için Canla Başla" ve "Her şey Bursa için" sözleri içten gelen sözlerdi. Günde sadece 3 veya 4 saat uyuması bunun en açık şahidiydi.

   Bilirsiniz bir hikaye biterken nokta konur.Bu nokta iki anlama gelir:

-Ya hikayenin bittiğini gösterir,

-Yada noktadan sonra büyük harfle tekrar başlanacağını gösterir.

    Bu hikaye burada bitmeyecek yeni projelerle yeni enerjiyle büyük harfle tekrar başlanacaktır inşallah.

    Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Ali Nur Başkanın seçim sonuçlandığında duygularını dile getirirken  satır aralarında geçen şu kelimeler beni çok etkilemişti: “Çok rahatım ve bu gece SABAH NAMAZINA kadar uyuyacağım".

    Evet .Neden sabaha kadar değil de sabah namazına kadar?

Çünkü 'sabah namazı' ifadesi bir inancın semboluydu. Bilerek bu kelimeleri seçmemişti.

    İman dolu yürekten otomatik olarak çıkmıştı. Çünkü O samimi bir Mü'mindi.

     O kelimeler samimi bir inancın semboluydu. Gösterişsiz ve içtendi.

    Zaten hayatı imanının şahidi değil midir?

Abdulvasih DURAN