Arabasını sahile çekti. Başını yeni doğan güneşin parlak ışınlarının aydınlattığı denize çevirdi. Gemilere, küçük balıkçı teknelerine baktı sahilde yürüyüş yapan insanları fark etmeden. Sonra bugün yapacağı konuşmanın notlarını almak için kağıt ve kalem aradı.

Bembeyaz kağıdın üst rafına "anmak" ve "anlamak" yazdı. Yakıcı bir soru sormalıydı. Düşünce ikliminde yoğunlaştı. Çünkü yaptığı işin amacını çok temel meselelere bağlamak adetiydi her zaman. Herkesin dikkatini toplayacak ve niçin bir araya gelindiğinin amacını, dinleyenlerin beyinlerinde apaçık ortaya çıkaracak yakıcı bir soru sormak lazımdı.

"Kimi veya kimleri anarız?" diye yazdı önündeki not kağıdına... Sonraya karalamaya devam etti. "Anmaya değer insanlar kimlerdir? Niçin onları anarız?" sorularına zihninde belli belirsiz cevaplar aradı. "Anlamak" yazdı. "Bizim için anlamanın değeri nedir?" diye bir soru daha sordu.

Sorular bir kıyıda dururken düşünce alışkanlığı gereği Kur'an-ı Kerim'de "anmak"la ilgili herhangi bir kelime ya da cümle var mı?" diye düşünürken kitapta "Güç ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da hatırla/an. (Sad Suresi, 45) İsmail'i, Elyesa'ı ve Zülkifl'i de hatırla/an. Hepsi de hayırlı olanlardandır. (Sad Suresi, 48) Sen onların söylediklerine karşı sabret ve bizim güç sahibi kulumuz Davud'u hatırla/an; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah'a) yönelen biriydi. (Sad Suresi, 17) gibi ibareleri hatırladı.

Öyleyse "anlamaya" kapı aralayan her "anmak" kişinin kendisine faydalı olacaktır. "Anmak" karşıdakini değil kendimizi keşfetmenin farklı bir yorumudur. Zira herkes herkesi anmaz/anlayamaz. Bırakın anmayı nefret eder ve unutmak ister. Bencilce bir yaklaşım gibi ama hayatımızda değerli olan şeylere şöyle bir göz atın. Onların değer kaynaklarının hayatımızda doğrudan ilişkili olduğunu göreceksiniz.

Bir lideri ve bir komutanı veya bir yazarı anmıyoruz burada. Küçük insanlara büyük ilgi gösteren, onlar için yola çıkan bir "gönül erinden" bahsediyoruz. Yozgat'ın yağız delikanlısından söz açıyoruz.

Beni keşfeden, beni geliştiren, hayatımı ebedi alem için hazırlamaya çalışan, ruhumda derin ayak izleri olan birinden... Yatalak muhtaç annemden ayırdı, sıcacık ahşap evimden ayırdı fakat hayırlı evlat olmama vesile oldu. "Askerde ölür giderim, kim arar, kim sorar beni" diyen babanın kültürel mirasçısı bir evlat olmaktan çıkardı beni. İnsanlar için koşuşturan biri olmama vesile oldu. Kendi kabiliyet deryamızın sınırlarını keşfetmemize vesile oldu. Müslümanca tavrı ondan öğrendik" biçimindeki düşüncelerini yazdı. Konuşma metni hazırdı artık.

Öğle namazından sonra restore edilmiş taş binanın bir odasında sedirlere oturmuş onca insan, on senedir Rabbinin yanında ikramlara (inşallah) mazhar olan Sorgun'un yiğit delikanlısı hakkında muhabbet ediyordu. Ruhu için tilavet olunan Kur'an-ı Kerim'den hasıl olan sevapları gönderdikten sonra tanışmaya geçildiğinde herkes onunla ilgili birkaç güzel söz aktarıyordu.

Profesör onun çok pratik ve ihlaslı, çalışkan ve başarılı biri olduğunu söylerken, kayınpederi aynı davada koşuşturduk sonra da damadımız oldu ve sizin gibi gençliği yetiştirirken yardımcı olduk, dedi.

Avukat olan dostu, ne zaman bir rahatlık hissetsem içimdeki Yusuf konuşuyor ve bana daima bir şeyler yapmam gerektiğini söyler. Kazada aynı yerde sıkışıp kaldık, iki gün önce "böyle İslami faaliyetlerde, gezi dahi olsa, ölsen şehitsin inşallah" demişti.

Mobilyacı arkadaşı, rüyamda gördüm yıllar önce, bana, dünya malına tamah etmemem konusunda uyarı da bulunmuştu. Ben de onun bu güzel nasihatini o gün bu gündür tutarım dedikten sonra bir vaiz kardeşi de, böyle yaratılıştan öncü, yaratılıştan lider karakterli insanların sayısı azdır. Onlar kısa yaşamış olsalar da gönüllere taht kurmayı bilirler, dedi.

Vakfın Başkanı, İmam Hatip Lisesi yıllarımızda onun kadar hızlı ve gayretli arkadaş tanımadım. İlçelere gönderdik ki Bursa ile ilişkiler kursun. Bu görevini bi-hakkın yaptığı buradaki kalabalıktan belli oluyor, dedikten sonra mikrofonu gezdiren yazdıklarından bahsetti.

İyi insanları anmak insanlığına iyi gelmişti. Yılda bir defa, onun yürekler yakan ayrılışını hatırlayarak yad edince vefakar biri olduğunu hissetti.