Elbe Nehrinin kıyısında Saksonya eyaletinin en önemli şehirlerinden biridir Dresden.

Maalesef o kadar güzel bir şehir olan Dresden, 1945 yılında 2.Dünya savaşının son günlerinde tamamına yakını yıkıma uğramış, bombalanmıştır. Şehir günümüze kadar resmen küllerinden yeniden doğmuştur.

Dresden, son yıllarda çok fazla turisti kente çekmektedir. Buraya gelinceye kadar yani ne var ki Dresden de diye düşünmüştüm ama bu kenti görünce iyi ki iyi ki gelmişim dedim.

Bir kış günü gezdiğim bu şehirde Elbe nehrinin donmuş kıyılarından, kentin simgesi Zwinger Sarayına ve Frauenkirche(Kadınlar) Kilisesine kadar bir çok tarihi yapı ve müze ile karşılaştım.

PRAG'DAN DRESDEN'E

Prag'da kaldığım günlerde yaklaşık 2 saatlik bir otobüs yolculuğu sonrası Dresden'e gitmiştim. Otobüs sizi Dresden garında bırakıyor ve buradan yürüyerek şehre yavaş yavaş giriyorsunuz.

Bu arada Prag-Dresden arası otobüsler çift katlı wcli ve ücretsiz wifi var, şehre girerken bir çok alış veriş merkezi sizi karşılıyor. Yani buralarda zaman geçireyim derseniz inanın birkaç gününüz yetmez.

Elektronikten, ev eşyasına, giyimden spora aletlerine kadar her çeşit ürün var ve fiyatları da Avrupa'ya göre uygun özellikle bir mağaza var ki, hem her şeyi bulabileceğiniz hem de ekonomik olan Primark Mağazası. Buraya mutlaka uğrayın.

1 euroya bile bir çok şey alabilirsiniz. Neyse dedim ya eğer alış veriş akımına kapılırsanız çıkamazsınız eğer kapılmazsanız şehir size kollarını açıyor zaten.

ZWİNGER SARAYI

Gelelim şehrin simgesi barok mimari örneği Zwinger Sarayına, devasa bir avlusu olan bu saray bir baş yapıt. Görkemli bir girişten giriyorsunuz. Muhteşem bir avlu sizi karşılıyor. Birbirine bağlı köşkler , çeşmeler , balkonlar ve bahçeler harika.Tabi kışı ve yazı farklıdır.

Residenzschloss(Royal Palace) Saksonya'yı yöneten Wettin Ailesine ev sahipliği yapan bu Saray da görülmeye değer. Ayrıca bu Sarayın bizler için de önemli Türk odası yani Türckische Cammer bölümünde Osmanlı eserleri vardır.

Albertium, kraliyet cephaneliği olarak anılan bu yer. Adını Kral Albert'ten aldığı söyleniyor. Ben adına bakmam saraya bakarım demiş şair diyesi geliyor insanın Saray çok hoş.

Görülmeye değer kısacası. Yani uzun uzun tarih anlatmayacağım. Zaten kitaplarda , internette bu bilgiler mevcut. Ben hayran oldum eserlere bir tarih meraklısı olarak, daha da önemlisi buranın 2. Dünya savaşında yıkılmış ve tekrar hayata döndürülmesi gerçekten takdire şayen.

AUGUSTUSBRÜCKE KÖPRÜSÜ

Unutmadan Elbe Nehri üstündeki Augustusbrücke Köprüsünde yürüyüş yapmadan Dresden'den ayrılmayın. Bu köprü şehri ikiye ayırıyor zaten. Daha başka Johanneum, Brühl Terrace, Semperoper, Fürstenzug, Altmarkt, Frauenkirche ve Katholische Hoflirche'nin olduğu muhteşem bir tarih şehri. Adını unuttuğum bir çok tarihi eser mutlaka vardır.

Adını şu an unutmuş olabilirim ama hepsini görsel hafızama ve fotoğraf karelerime kaydettim inanın. Burası Berlin'e de yaklaşık 2 saat mesafede bir şehir. Yani Berlin'e giderseniz mutlaka ama mutlaka bir Dresden turu yapınız. Yoldaki gezgin tavsiyesidir.

Tabi ki burada şunu unutmayın burası tarih şehri, nasıl İtalya'da Roma bir tarih şehri ise Dresden de Almanya için öyledir. Şehri çok rahat tren istasyonundan başlayarak yürüyerek gezebiliyorsunuz.

Yani sizlere şehir içi ulaşımdan hiç bahsetmeyeceğim, ben bir karlı kış günü saatlerce gezdiysem siz de çok rahatlıkla gezersiniz.

WİNTERFEST (DRESDNER WİNTERZAUBER)

Çok şanslı olduğum söylenebilir, çünkü Dresden de kış aylarında yapılan Dresden Winterfest (Dresdner Winterzauber) zamanına denk gelmez mi gezim. Tam şehrin tarihin ortasında buz paten pistleri, sıcak içecek ve yiyecekler, odun ateşi karşısında oturma yerleri, çocuk oyun parkları , muhteşem şov ve gösteriler daha neler neler...

Festival işte kaynaşılacak yer,tam konuşacak birilerini arıyordum ki iki Alman nine ile tanıştım durun anlatayım; kendileri Almanya'dan emekli olduktan sonra eş dost akrabalarını bırakıp bir Antalya tatili sonrası yaşamlarını Antalya'da devam ettirmeye karar vermişler ve bu çılgın Alman nineler 10 yıl Antalya'nın Alanya ilçesinde yaşamışlar.

Türkiye'ye hayran kalmışlar tabi ki yani 10 yıl dile kolay, daha sonrasında sağlık problemlerinden dolayı Dresden'e geri dönmek zorunda kalmışlar. Ama güzel Antalya'yı unutamamışlar.

Hatta bir gün belki yine dönecekleri hayaliyle yaşıyorlarmış. Ama çocukları sağlıklarından dolayı buna pek sıcak bakmıyorlamış.

Ne kadar muhteşem bir ülke, insanıyla, havasıyla, suyuyla ve doğasıyla dediler yani bir Türk olarak ne kadar gururlandım mutlu oldum anlatamam. Bu güzel Alman ninelerle sohbet gerçekten çok hoştu.

Dünya'da gezilecek görülecek daha bir çok yer var, farklı ülkeler farklı insanlar farklı hayatlar ve hayaller o zaman ne diyoruz bir sonraki sürpriz durakta görüşmek üzere dostlar. Kendinize iyi bakın, gezmeyi unutmayın.

Her türlü görüş ve önerileriniz için;

E-posta; [email protected]

Sosyal medya takip;

www.instagram.com/yoldaki_gezgin/