Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a (c.c) mahsustur. Salat ve Selam, Hz. Muhammed (sav)’in, O’nun Ashabının, yolunda gidenlerin, Ümmet olman tüm mü’minlerin üzerine olsun.
Rabbleri, Melikleri, İlâhları, Velîleri ve Mevlâları Allah’dan başka bir güvenceleri olmayan Ümmetin zayıf muvahhid mü’min müslüman şahsiyetleri, yalnızca kendisine ibadet ettikleri ve yalnızca kendisinden yardım diledikleri Allah’ın yardımını görmektedirler… Onlar, yalnızca Allah’ yönelmiş, inanmış ve güvenmişlerdir… Onların ihlâs ile yaptıkları duâları ve namazları ile Rabbleri Allah’ın ipine sımsıkı bağlanmış, Rasulü Muhammed (s.a.s.)’in Sünneti’ne samimiyetle sarılmış, hayatlarını Kur’ân ve Sünnet’e göre düzenlemiş kullardır… Onlar, Allah’a ve Rasulü (s.a.s.)’e gereği gibi itaat etmiş, bundan dolayı yardım görmüşlerdir… Onların bu ihlâslı ve bu takvalı hâllerinin sayesinde Ümmet de yardıma ulaşmakta, bu ilâhi rahmetten faydalanmaktadır…

Ebu’d- Derdâ (r.a.)’ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Bana zayıfları çağırınız. Çünkü siz, ancak zayıflarınız (ın duâsı bereketi) ile rızıklandırılır ve yardım edilirsiniz.”25

Hadisin mânâsı şudur:
“Siz, bana güçten-kuvvetten yoksun olan ve fakr u zaruretden dolayı halk tarafından önemsenmeyen müslümanları çağırınız. Ben, onlarla birlikte oturup Allah’dan düşmana karşı zafer dileyeyim. Çünkü siz, onların duâları ve varlıkları hürmetine rızıklandırılır ve yardım edilirsiniz. Zirâ onların ihlâsları ve Allah’a yakınlıkları sizden daha fazla olduğundan onları vesile kılarak yapılan duâlar makbuldur. Kuvvetli kimseler ise, kuvvetlerine güvenip kibre kapılırlar ve cesaretlerine güvenirler. Oysa zafer, sadece Azîz ve Hakîm olan Allah’ın yardımıyla kazanılır.”

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifle, “Kuvvetli mü’min, Allah yanında zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha makbuldür. Amma her ikisinde de hayır vardır.”26 meâlindeki hadis-i şerif arasında bir çelişki yoktur. Çünkü övülen kuvvetten maksad, mü’minin Allah yolundaki azîmetinin şiddetidir. Övülen zayıflıktan maksad da, bedenen zayıf olan mü’minin etrafına takındığı mülayim tavır, şefkat ve Allah’ın celâl sıfatının tezâhürünü görmesinden doğan tevâzudur. Yahud da burada yerilen kuvvetten maksad, büyüklenme ve zalimleşmedir. Orada yerilen zayıflıktan maksad da, yüce Allah’ın haklarını yerine getirme hususunda gösterilen zaaf ve gayretsizliktir.

Nitekim hadis-i şerifte, “siz, zayıfların kuvvetiyle zafere erersiniz” demeyip de; “ Siz, onlar(ın duâsı) ile zafere erdirilirsiniz” buyrulması da bunu gösterir.”27

Rabbimiz Allah Azze ve Celle, Ümmetin zayıf ve fakir mü’min müslümanlarının kıymetlerinin bilinip takdir edilmesi ve onlara sahip olunmasını emrediyor:
“Rabblerine ( götürülüp) toplanacaklarından korkanları onunla (Kur’ân’la) uyarıp korkut. Onlar için ondan başka ne velîleri vardır, ne şefaatçileri. Umulur ki, korkup sakınırlar.

Sabah-akşam-O’nun (Allah’ın) yüzünü (rızasını) dileyerek-Rabblerine duâ edenleri kovma. Onların hesabından senin üzerine bir şey (yükümlülük) senin hesabından da bir şey (yükümlülük) yoktur ki, onları kovmak gereksin. Yoksa zalimlerden olursun.
Böylece: ‘Allah, içimizden bunlara mı lütufta bulundu?’ demeleri için onlardan bazısını bazısıyla denedik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil mi?”28
(devam edecek)

25)Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Cihad, B. 70, Hds. 2594.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Cihad, B.24. Hds. 1754.
Sünen-i Neseî, Kitabu’l-Cihad, B. 43, Hds. 3165.
Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 5, Sh. 198.
26) Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Kader, B.8. Hds. 34. (Ebu Hereyre’den)
Sünen-i İbn Mace, Mukaddime, B.10. Hds.79.
27)Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Hzr. Necati Yeniel, Vdğ. İst. 1990, C.10,Sh. 97-98.
28)En’âm, 6/51-53.