Mehmet Şah Marhan yazdı

Ayak üstü, bir öğretmenle tanışıyorum.

Belki de daha doğru ifade, tartışıyorum.

Konudan konuya, daldan dala atlıyor.

Yanımızdakiler; bir parça şaşırarak, bir parça merak, bir parça ilgi ve bir parça hayranlık ile bizi dinliyorlar.

Anlamaya çalışıyorum.

Ancak mümkün değil.

Trajikomik olan da konuştuğu her şey için onunla aynı düşüneceğimden çok emin bir eda ile konuşması.

Yani ifade ettiği, konuştuğu her şey için hani o "aynen aynen" diyen tayfalar var ya... İşte o beklenti ile "aynen aynen" deyip onu onaylamama koşullanıyor.

Ancak maalesef tavrı, tarzı ve tezleri öğretmenlik emaresi barındırmıyor.

Nitekim sistem falan derken; "Ben öğrencilere, okula fazla geldiğimi düşünüyorum" deyiverdi.

"Nasıl yani?" diye sordum... "

Ben sınıf öğretmeniyim, kapasitemin % 20-25'i öğretmenlik yapmama yetiyor." dedi. 

"Ya hocam, öğretmenlik boş iş boş!" diye de ekleyiverdi.

"Hatta öğretmenlik, fiziki sağlığı yerinde olanların yapacağı bir iş değil..." diyerek öğretmenlik mesleği ile kendisi arasındaki var olan "uçurumu" resmetti.

Sonra ben okul müdür yardımcısıyım, "Gerçekten öğretmenlik boş iş" diye ısrarla öğretmenliğin "Boş iş" olduğunu vurgulayarak beni ikna etmeye çırpınıyordu!

"Peki, anladım hocam!" dedim.

Siz, hani kapasitemin %20-25'i öğretmenlik yapmama yetiyor dediniz ya... Bu kapasite ile öğrencilerinize "ışık," okul müdür yardımcısı olduğunuz için de mesai arkadaşlarınıza "ilham" olabildiğinizi düşüyor musunuz?" diye bir soru sordum.

Önce sustu, sonra kem küm etti!

"Ya zaten veliler bizi öğretmen olarak değil, dadı olarak  görüyorlar..." deyip yine direksiyonu başka bir yola kırdı ve onu onaylamamı bekledi.

"Önemli olan sizin kendinizi nasıl gördüğünüz değil mi?" diye sordum...

Yine sustu ve evet diyerek...yine başka bir konuya bodoslama girdi.

Baktım ki konudan konuya, daldan dala devam edecek...

Sayın hocam; siz, hani kendinizi kapasite olarak öğretmenliğe fazla görüp, kapasitenizin %25- 30'u öğrencilerinize daha doğrusu öğretmenlik yapmanıza yettiğini söylüyorsunuz ya...

Öğrencilerinize fazla mı, eksik mi geliyorsunuz bilmiyorum? 

Ama ben, özel eğitim okulunda öğretmenlik yapıyorum. Bu okul öğrencilerine daha faydalı olabilmek için "Kendimi geliştirmem" ve daha da "Güncel olmam" gerektiğini düşünüyorum deyip ayrıldım. 

Evet, değerli okurlar; böylesi öğretmenliği benimsememiş ve "Boş iş" gören dolayısıyla öğrencisi ile bağ kurmamış öğretmenler maalesef yok değiller.

Elbette bütün olumsuzluklara rağmen işini hakkıyla yapan öğretmenler mevcut.

Anlayış yoksunu, duygusal zekâ mahrumu ve eğitim bilgisi bayat okul yöneticilerine rağmen öğrencilerine "ışık" ve "ilham" olan öğretmenler var.

Hatta sistemsel engellere ve eğitim yöneticiliği vasfi taşımayanlara rağmen bireysel çabalarla öğrencilerin kaderini değiştiren yüreği güzel öğretmenler de var.

Ancak tartışmak durumunda kaldığım mezkûr öğretmenin dünyanın en iyi eğitim sisteminde de çalışırsa öğrencilerine faydalı ve etraflarına etki edeceğini düşünmüyorum.

Dahası böylesi öğretmenler, bırakın topluma katkı sunmayı, etraflarına ve topluma zarar veriyorlar. 

Toplumun çürümesine zemin hazırladıklarının farkında bile değiller.

Hele tencere kapak misali kendileri gibi bir okul yöneticisine denk düşmeleri durumunda, öğrencilerin harcanması kaçınılmaz olur.
 
Evet, maalesef bayat ekmek misali eğitime dair düşünceleri küflenmiş ve bilgilerinin kullanım tarihi geçmiş öğretmen ve eğitim yöneticileri mevcut. 

Ancak unutulmasın ki, "Öğretmenlik boş iş" değil. Sorumsuz, duyarsız ve boş insanların yapmaması gereken kutsal ve bir gönül işidir öğretmenlik...

Eğitimci Sosyolog 
Mehmet Şah Marhan