Toplumların sosyolojik yapıları ve bu yapının kurallara uymasında ki başarısı o toplumun medeni toplumlar statüsüne girmesine vesile olmakta. Medeniyettin en önemli göstergesi ise şüphesiz temiz toplum kriteri ile ölçülmekte. Temizlik sadece cismani değil madden ve manen bütün alanları ifade etmekte. Hele bir kişi eğer Müslüman ise bu temizliğe bir de hükmi temizliği eklemek gerekiyor.

Yani ibadet için gusül ve abdest almak ta temizliğin alanı içine girmekte. Toplum olarak temiz toplum olmak adına temizliğin her türlü türevleri sayılıyor olmasına rağmen ne yazık ki bu konuda ciddi yetersizliklerin olduğuna şahit olmaktayız. Bu amaçla emredilen temizlik kurallarına riayet edilmemesi toplumsal huzursuzluğun en önemli nedeni olarak karşımıza çıkmakta.

Temizlik ile ilgili olarak Peygamberimiz; ‘Allah temizdir, Allah temizleri sever. Namazın anahtarı temizliktir. Temizlik imanın yarısıdır. Hadisi şerifleriyle temizliğin önemi üzerinde durmuştur. Diğer taraftan ‘Allah tövbe edenleri ve temizlenenleri sever’ ayeti ile de insanların madden ve manen temiz olmaları emredilmiştir.

Temizliğin çok kıymetli bir özellik olduğu her platformda her ne kadar dile getirilse de her işte olduğu gibi bu işte de toplum olarak uygulama boyutunda ciddi anlamda sıkıntılar var.

Camilerimiz maddi, manevi ve hükmi temizliğin yapıldığı yegâne mekânlardır. Bu mekânlara gusül veya abdest alarak, temiz giyinerek, manen temizlenmek için girilir. Temizlik ibadetin ön koşuludur, bu amaçla camilerde tuvaletler ve abdest alma yerleri var. Bu yerlerin ibadetin ruhuna uygun temiz mekânlar olması gerekir diye bir beklenti oluyor insanda.

Bu mekânların temiz tutulması için bir görevli koymuşlar işin başına. Bakıyor insan etrafına,  bu mekânların bazılarında sabun yok, peçete yok, temizlik yok, ticaret çok. Ne yazık ki bu mekânlarda ticarethaneye dönüşmüş. Buraları tanımlamak için kalemim hüküm veremiyor, yetersiz kalıyor, yapılanlar sorgulanınca.  

Her işin bir bedeli var ama ibadethanelerin ticari zihniyetle açık tutulmasının bu toplum için çok büyük bir ayıp olduğunu ifade etmek istiyorum. Medeniyet ve temizlik iç içe olduğuna göre temizliğin imanın yarısı olduğu emredildiğine göre bazı büyükşehir belediyeleri bile şehirlerarası otobüs terminallerinde ki tuvaletlerden bile ücret talep etmezken, Diyanet İşleri Başkanlığı tuvaletleri niçin ücretli yapar?

Bu konuda şöyle serzenişler duymuyor değilim ‘Bu yerlere daha çok yardım yapılması önerilmesi gerekirken niçin tuvalet ücretini dile getiriyorsun, diyenler çıkabilir. Bakım, onarım, imaret için bu ücret alınması gerekir diyen çıkabilir. Bu düşünceler katılıyorum ama katılmadığım şey bu yerlerin ticarethane olarak görülmesine.

Unutmayalım ki ibadethaneler hayırseverlerin destekleriyle ayakta durmakta. Temizlik adı altında alınan ücretlerin amacına hizmet etmediğini düşünmekteyim. Zaruri ve insani ihtiyaçların giderilmesi hakkında ücret talep edilmesine itiraz ediyorum.

Kadim kültürümüzde temizlik bir yaşam biçimidir, hayırlı işler yapmak bir yaşam biçimidir. Zorda kalmışlara yardım etmek bir yaşam biçimidir. Zorda kalanlardan faydalanmak, darda kalanları daha da daraltmak bizim kültürümüzün yaşam biçiminde bulunmamaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığından ya da temsilcisi konumunda bulunan il ve ilçe Müftülüklerinden ibadetin ön koşulu olan zaruri ihtiyaçların giderildiği mekânların ücretsiz halkın kullanılmasına tahsis edilmesini talep ediyorum.

Bu talebim uygun görülmeyecekse bu mekânlardan illa da ücret talep edilecekse o zaman temizliğin en üst düzeyde olmasına özen gösterilmesi gerekir. Bu mekânlardan ücret talep edilmezse dahi temizlik konusunda gerekli hassasiyet gösterilmelidir.  Temizlik imanın yarısı olduğu gibi medeniyetinde göstergesi olarak karşımıza çıkmakta. Ne kadar temizlik o kadar medeniyet. 

ÖZER YILMAZ