Ülkeleri emperyalist ve emperyalist ülkelere hizmet eden ülkeler olarak sınıflandırmak mümkün olabilir. Bir ülke için en istenmedik şey emperyalist ülkelerin maşası ya da piyonu olmaktır. Her hangi bir ülkenin piyonu ya da maşası olmadan bağımsız politikalarını geliştirebilmek en muteber devletlerin özelliği olarak karşımıza çıkmakta. Oldum olası emperyalist ülkeleri, onları maşası ve piyonu olan ülkeleri hiç sevmedim bundan sonra da seveceğimi hiç sanmıyorum. Bu ülkeleri sevmiş ya da sevmemiş olmamız, üst akıl tarafından kendileri için dağıtılan rolleri oynamayacakları anlamına gelmiyor. Kabul edelim ya da etmeyelim ülkeleri yönlendiren bir üst akıl var ve ne hikmetse bu üst akıl düzeneklerini, Müslüman ülkelerin sömürülmesi üzerine kurmuş. Gazze’de, Türkistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Myanmar’da daha ismini sayamadığım nice Müslüman toplulukların birçoğunda sistem sömürü üzerine kurulmuş. Bu bölgelerde emperyalist ülkelerin yaptıklarını insani olarak kabul etmek mümkün değil.

Müslümanların pürü melal halleri ne olacak? Adaletsiz sistemin adalet dağıtmasını beklemek ne kadar adilane bir davranış olur? Oyunu emperyalist emelleri olan ülkelerin kurallarına göre mi oynamak gerek? O zaman emperyalist hedefleri olan bir topluluk oluşturmak mı gerekiyor? Evet, emperyalist hedefleri olan bir topluluk olmazsa bile bütün toplumlara barış ve adalet dağıtabilecek, bütün toplumlara insani muamele yapabilecek bir topluluk oluşturmak mümkün olabilir mi? Olursa o zaman ne yapmak gerek?

Kaynağına bakılmadan para kazanmanın her şeyi ile mubah olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. Para kazanmak bir sanattır ama bu sanat gelişmiş toplumların olmazsa olmazı değildir. Para kazanma sanatını gelişmişlik ile eş düzeyde tutan toplumlar ne yazık ki geri kalmış toplumlar olarak karşımıza çıkmakta. Geri kalmış toplumlar eğitimin değişim mucizesini görmezlikten gelmekte. Bu düşüncenin toplumsal gelişimin ayağına vurulmuş bir pranga olduğu bir gerçek. Toplumlar önce hayatta kalmak için direnmeyi, ayakta kalmayı,  yükselmeyi ve şahlanmayı kendisine hedef seçebilmelidir. Mücadele etmek, direnmek, ayakta kalmak, yürümek, şahlanmak ve yükselmek ancak ve ancak eğitimin değişim mucizesiyle olur. Gelişmişlik, geri kalmış toplumların sandığı gibi para kazanma ile olmuyor.

Direnmek, maneviyat potasında eğitim sisteminin işlerlik kazanmasını; yürümek eğitimin toplumsal yaşamayı kolaylaştıran alanların hayata geçirilmesini; şahlanmak, laboratuvarların işlevsel olarak kullanılmasını ve yeni buluşların ortaya çıkmasını; yükselmek, yeni buluşların katma değerlerinin ülke ve dünya sisteminin içine sokulmasını ifade etmekte. Yıkmak, yakmak, kırmak, dökmek; mücadele alanı olarak direnmeyi ifade etmemekte. Silahlı direnme ve güç gösterisi içinde bulunmak askerin hizmet alanları içinde yer almakta. Sivil halk bu eylemlerden uzak durmayı yeğ tutmalıdır.   

İşimiz gücümüz eğitim olduğuna göre toplumsal değişimin öncü kuvveti olarak eğitimi merkeze almak gerekiyor. Yeni teknolojik buluşlarda ve teknolojik gelişmelerde, yeni ürünlerin piyasaya sürülmesinde bir toplumun ne kadar ayak izi olursa o toplumun sömürülmesi o derece daha zor olur. Dünyanın değerlerine yeni değerler katan toplumlar dünya üzerinde daha bir söz sahibi oluyor, bu bilinen bir gerçek.

Sözde dünya üzerinde barışı sağlamak üzere kurulan BM teşkilatı ne yazık ki emperyalist ülkelerin emellerine hizmet etmek için kurulmuş bir sistem olarak günümüzde işlevini sürdürmekte. Bu düzenin adaletsiz bir sistem olduğu, belli bir zümrenin teşkilatı olduğu Filistin Devletinin Birleşmiş Milletler Cemiyetine kabul edilmesi oylamasında görüldü. Emperyalist devletler gibi söz sahibi olmak, barış ve adalet dağıtan mekanizmanın içinde olmak ürettiğiniz katma değerle eş değer. O zaman manevi düşüncenin potası içinde eritilmiş bilimsel ve teknolojik gelişmeleri merkeze alan eğitim sisteminin, geleceğe bırakılması en önemli miras olarak karşımızda durmakta. Dünya barışına katkı sağlamak eğitimin değişim gücünü, gençliğin düşünce sistemine ve uygulama boyutuna hâkim kılmak ve bunu geleceğe miras bırakmakla mümkün olabilir.

ÖZER YILMAZ