Genel

“Abdalın Yağı Çok Olursa Gâh Borusuna Çalar, Gâh Gerisine” Ne Demektir? Nasıl Kullanılır?

Türk kültürünün derinliklerinde yer alan atasözleri, insanlık deneyiminden damıtılmış bilgelik dolu sözlerdir.

Abone Ol

Türk kültürünün derinliklerinde yer alan atasözleri, insanlık deneyiminden damıtılmış bilgelik dolu sözlerdir. "Abdalın yağı çok olursa gâh borusuna çalar, gâh gerisine" atasözü, sade bir anlatımla büyük bir gerçeği ifade eder. Bu atasözü, bolluk içinde olan insanların kaynaklarını doğru yönetemediğinde, nasıl savurgan ve düşüncesiz davranabileceğini anlatır.

Atasözündeki "abdal" kelimesi, geleneksel olarak dünya malına önem vermeyen, sade bir yaşam süren, tasavvufa gönül vermiş kişiler için kullanılır. Ancak burada "abdal", biraz farklı bir anlamda, hayatın maddi yönleriyle arası iyi olmayan, elindekini nasıl yöneteceğini bilmeyen birini temsil eder.

"Yağ" ise bu atasözünde bolluğun, zenginliğin simgesidir. Atasözünün verdiği mesaj oldukça nettir: Abdalın eline fazla yağ geçtiğinde, yani bolluk içinde olduğunda, bu kaynağı nasıl kullanacağını bilmediği için bazen anlamlı, bazen de anlamsız yerlere harcayabilir. "Gâh borusuna çalar, gâh gerisine" ifadesi, kişinin bolluk içinde bile şaşkınlıkla ve düşüncesizlikle hareket edebileceğini, elindeki nimeti gereksiz yere harcayabileceğini anlatır.

Bu atasözünün kökeni, yüzyıllar boyunca toplumların yaşadığı deneyimlere dayanır. Abdal, geleneksel anlamda sade yaşamı benimseyen biri olarak görülse de, bu atasözü onun bile bolluk karşısında nasıl şaşırabileceğini, ne yapacağını bilemeyip elindekini israf edebileceğini ima eder. Bu, aslında insan doğasına dair önemli bir gözlemi yansıtır: Bolluk, herkes için bir sınavdır.

Geçmişte olduğu gibi bugün de, ani bir zenginlik ya da bollukla karşılaşan bireyler ve toplumlar, bu durumu nasıl yöneteceklerini bilmediklerinde, kaynaklarını akılcı kullanmakta zorlanabilirler. Atasözünün verdiği bu ders, hem kişisel hem de toplumsal düzeyde önem taşır. Ani bir servete kavuşan insanların ya da devletlerin, bu serveti nasıl harcadıkları, bazen servet kadar önemli hale gelir.

Günümüzde bu atasözünün geçerliliği artarak devam ediyor. Ani başarılar, beklenmedik kazançlar veya elde edilen büyük fırsatlar, insanların bu bolluk karşısında nasıl davranacağını gösterir. Günümüzde, ani zenginleşen veya büyük fırsatlar yakalayan birçok insanın bu fırsatları düşüncesizce harcaması, atasözünün ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Özellikle, modern yaşamın getirdiği hız ve tüketim kültürü, kaynakların nasıl kullanılacağını bilmeyen insanların kısa sürede bu kaynakları israf etmesine neden olabiliyor.