Dünyaca meşhur İznik Çinisi
15. yüzyılda Çin'den gelen mavi ve beyaz seramiklerden etkilenerek ortaya çıkan İznik çinisinin yapımında herhangi bir kriter bulunmuyor. İznik'te yaşayan çini ve seramik sanatçısı Adil Can Güven, herkesin kendine has bir formülü olduğunu, kimisinin yarı endüstriyel, kimisinin ise otantik malzemelerle çini ürettiğini belirtti. Güven, genç elemanların yetişmesi ve usta çırak geleneğinin devam etmesi için bir araştırma enstitüsü veya uygulama atölyesi kurulmasının gerektiğini ifade etti.
İznik Çinisinin Tarihi ve Kullanımı
İznik çinisi, 15. yüzyılda Çin'den gelen mavi ve beyaz seramiklerden ilham alarak ortaya çıkmıştır. 18. yüzyıldan itibaren kaybolmaya yüz tutan çinicilik, 1990'lı yıllardan itibaren yeniden canlanmıştır. Osmanlı mimarisinde önemli bir dekoratif malzeme olarak kullanılan İznik çinisinde, lale, sümbül, nar ve karanfil gibi çiçek motifleri sıkça kullanılırken, mavi, firuze, yeşil ve kırmızı en çok tercih edilen renklerdir. 15-17. yüzyıllar arasında cami, mescit, medrese, imaret, hamam, saray, köşk, sebil ve kütüphane gibi çeşitli yapılar süslenirken, günümüzde ise ev dekorasyonunda kullanılmaktadır.
İznik Çinisinin Benzersiz Özellikleri
İznik çinilerinde sarı renk hariç tüm renk skalaları mevcuttur. Adil Can Güven, İznik çinisinin dünyanın tanınan markalarından biri olduğunu belirterek, "İlk önce Bizans seramikleri, ardından Beylikler seramikleri, Selçuk seramikleri ve sonrasında Selçuk seramiklerine benzer çinilerle İznik çinilerinin ortaklaşa yaptıkları bir eser ortaya çıkmıştır. İznik çinilerinde hamurun içinde bir nevi cam tozu bulunmaktadır ve bu özellik sadece Selçuklu ve Orta Asya'da görülmektedir" dedi.
"Bu yüzden İznik çinileri hamuruna cam tozu, sırça dediğimiz olay girdi ve düşük derecede porselen gibi yapıldı. Düşük derecede olduğu için kırmızı rengin burada kullanılması gayet güzel olmuş. Çin porselenleri 1380 derecede kullanılıyor ama kırmızı koyulmuyor. Sarı rengi hariç bütün renk skalaları İznik çinilerinde mevcut. Hepsi pırıl pırıl parlaklık ortaya çıkarmış renkler. Hepsi bir araya geldiği zamanda saraya yakışan seramikler. Bu yüzden önem atfediyor. Bu 500 yıl önce yapılmış bir seramik. 500 yıl sonra yakın zamanda yapılmaya yine başlamış. Ama henüz daha o duruma erişememiş"
İznik İçin Araştırma Enstitüsü Gerekli
Adil Can Güven, İznik'e bir araştırma enstitüsü veya uygulama atölyesi kurulması gerektiğini ifade etti. Güven, "Çalışan genç elemanlar, usta çırak geleneği ile oradan mezun olup ustalık belgesi alabilir. Endüstri gelişti, ona göre ekipmanları da değişti. Fırınlar elektrikli fırınlara döndü. Ona rağmen İznik çinisinin çok benzerleri atölyelerde yapılıyor" dedi.
Kaçak İznik Çinileri ve Avrupa
Geçmiş dönemde İznik çinilerinin bir kısmının tarihi yerlerden alınıp, kaçak yollarla Avrupa'ya götürüldüğünü söyleyen Adil Can Güven, "Ortada eski İznik çinileri bulunmadığından yeni yapılan İznik çinileri de o değeri buluyor. O dönemde kaçak yapılan İznik çinileri tüccarlar arasında satılıyor. Tüccarlar bunu Avrupa'da satıyor. Bir kısmı da savaş zamanlarında toplanmış. İznik çinilerinin bir kısmı da cami, han, hamam ve medreselerden alınıp, kaçak yollarla Avrupa'ya götürülmüş. Buranın yerli insanı Gülbenkyan önemli seramikler toplamış. Savaş zamanı bu topraklardan gitmiş. Ailecek aldıkları bütün ürünleri ve eserleri de götürmüş. Daha sonra Gülbenkyan, 'Burada bir müze açmak istiyorum ama ismini Gülbenkyan koyarsanız açarım' diye istekte bulunmuş. Maalesef kabul görmemiş ve müze Lizbon'da açılmış. Gülbenkyan Müzesi İznik çinilerinin en güzel sergilendiği yerlerden bir tanesi" ifadelerini kullandı.
İznik Çinisinin Geleceği
Güven, İznik çinisinin henüz belirli kriterlere sahip olmadığını belirterek, "Malzemesi pek bilinmiyor. Hangi atölyeye sorsanız sorun, İznik çinisi yapıyorum dediği zaman arkasında bir kriter ve bir malzeme yok. O yüzden herkesin kendine has bir formülü var. Kimisi yarı endüstriyel, kimisi daha otantik malzemelerle yapıyor. Çok güzel yapanlar var. Benzerini yapanlar var. Henüz daha klasiğe geçmiş değiliz. Ama en kısa zamanda da bunun en güzel şeklini yaparak, gelecek nesillere bu böyle yapılmış diye bırakmamız lazım" diye konuştu.