Hürrem Sultan, Osmanlı tarihinde padişah nikâhlısı olan ilk kadın olarak bilinir. Asıl adı tam olarak net olmasa da, tarihte genellikle Roxelana ya da Aleksandra Lisowska olarak geçer. 1500’lü yılların başında bugünkü Ukrayna sınırları içinde kalan bir bölgede doğduğu kabul edilir. Osmanlı’ya nasıl geldiği konusunda net bilgi olmasa da, Kırım Tatarları tarafından esir alınarak saraya getirildiği düşünülür.
Saray hayatına adım attığında adı “Hürrem” olarak değiştirildi. Hürrem, “neşeli, güler yüzlü” anlamına gelir ve onun saraydaki tavırlarını da yansıtan bir isimdir. Kanuni Sultan Süleyman’ın gözdesi olduktan sonra saraydaki yükselişi hızla başladı.
Kanuni ile Olan Bağının Gücü
Hürrem Sultan, sadece bir cariye değil, aynı zamanda büyük bir siyasi zekâya sahip bir kadındı. Kanuni Sultan Süleyman ile olan ilişkisi, Osmanlı tarihinde bir dönüm noktası sayılır. Çünkü Hürrem, Osmanlı geleneğinde ilk kez bir padişahın nikâh kıydığı haseki sultan oldu. Bu adım, saray protokolünde kadının yerini kökten değiştirdi.
Padişahın eşi olarak sadece özel hayatta değil, devlet işlerinde de etkili bir figür haline geldi. Devlet yazışmalarında Kanuni ile mektuplaşmaları hâlâ tarihçiler tarafından incelenen belgeler arasında yer alır. Bu mektuplar, hem Hürrem’in duygusal zekâsını hem de siyasi inceliklerini ortaya koyar.
Saray İçindeki Etkisi ve Haseki Hürrem Sultan Külliyesi
Hürrem Sultan, sadece sarayın içinde değil, halk arasında da iz bırakmak istedi. İstanbul’da yaptırdığı Haseki Külliyesi bunun en açık örneklerinden biridir. Bu külliye içinde bir cami, hastane, imaret (aşevi) ve medrese bulunuyordu. Sosyal yardım faaliyetlerine verdiği önem, onun sadece bir saray kadını değil, aynı zamanda toplumun ihtiyaçlarını gören bir figür olduğunu da gösterir.
Hürrem Sultan’ın Bilinmeyen Yönleri
Tarihte hep "kurnaz", "entrikacı" olarak anılsa da, Hürrem Sultan aynı zamanda eğitimli, güçlü ve ileri görüşlü bir kadındı. Latince, Yunanca, Slavca ve Osmanlıca bildiği söylenir. El yazısıyla yazdığı mektuplar bugün hâlâ Topkapı Sarayı arşivlerinde yer almaktadır.
O dönemde kadınların politika üzerindeki etkisi sınırlıydı. Ancak Hürrem Sultan, çocuklarının geleceği için plan yapan, saray içi dengeleri yönlendirebilen ve önemli kararların şekillenmesinde söz sahibi olabilen bir kadın haline geldi.
Hürrem Sultan’ın Çocukları ve Sonrası
Hürrem Sultan’ın Kanuni Sultan Süleyman’dan beş çocuğu oldu. En çok bilinen oğlu, Osmanlı tahtına oturan II. Selim’dir. Hürrem, oğullarından Şehzade Mustafa’nın ölümünde etkisi olduğu iddialarıyla da çokça tartışıldı. Ancak bu olayların arkasındaki gerçekler tarihçiler arasında hâlâ tam netlik kazanmış değil.
1561 yılında İstanbul’da hayata gözlerini yuman Hürrem Sultan, Süleymaniye Camii külliyesi içindeki türbeye gömüldü. Bu da onun ne kadar özel ve ayrıcalıklı bir konumda olduğunu gösterir. Normalde padişah mezarlarına bu kadar yakın defnedilmek, o dönemde sıradan bir eş için düşünülemezdi.
Hürrem Sultan, Osmanlı tarihinin en güçlü kadın figürlerinden biridir. Dizilerde gördüğümüz hırslı ve entrikacı yönlerinin yanı sıra, onun hayır işleri, halkla olan ilişkileri, eğitime ve mimariye verdiği destek de bir o kadar önemlidir. Kısacası, Hürrem Sultan sadece saray içinde değil, imparatorluğun kaderinde söz sahibi olmuş gerçek bir lider kadındı.