Dünyanın En Yüksek Yeri Tabii ki Everest Dağı!

Dünyanın en yüksek noktası, Himalaya Dağları’nda yer alan Everest Dağı. Bu devasa dağ, deniz seviyesinden tam 8.848 metre yüksekliğiyle göğe uzanıyor. 1953 yılında Sir Edmund Hillary ve Tenzing Norgay tarafından ilk kez zirvesine ulaşılması, dağcılık tarihine damgasını vurdu. Everest, her yıl binlerce dağcıyı kendine çekiyor, ama bu yolculuk pek de kolay değil! Hava koşulları, incelikle işlenmiş teknik beceriler ve aklimatizasyon süreci, bu serüveni hem heyecan verici hem de tehlikeli hale getiriyor.

Ama burada bir küçük detay var: Teknik olarak, dünyanın en yüksek yeri Ekvador’daki Chimborazo Dağı. Nasıl mı? Çünkü Chimborazo, Dünya'nın merkezinden en uzak noktada bulunuyor. Dünya’nın merkezine olan uzaklığı 6.385 kilometre, Everest'in ise 6.382 kilometre. Bu, Himalayalar'dan çok daha alçakta yer alan Chimborazo'nun, yer küresinin küresel yapısı nedeniyle zirvesinin en uzak nokta olduğu anlamına geliyor. Yani Everest zirvesi, sadece yükseklik bakımından değil, Dünya'nın merkezine olan mesafe açısından da Chimborazo'nun gölgesinde kalıyor.

Chimborazo'nun eteklerinde yer alan yerleşim yerleri, bu dağın çevresindeki eşsiz manzaralar ve doğal yaşam ile ziyaretçilerine büyüleyici bir deneyim sunuyor. Dağın zirvesine ulaşmak isteyenler, zorlu hava koşullarına ve iklime karşı hazırlıklı olmalılar. Ayrıca, Ekvador'un zengin kültürü ve yerel halkın misafirperverliği de keşfedilmeyi bekliyor.

 Dünyanın En Alçak Yeri.. Mariana Çukuru

Şimdi derinlere dalalım! Dünyanın en alçak noktası, Mariana Çukuru. Pasifik Okyanusu’nun dibinde gizlenmiş olan bu çukur, tam 10.994 metre derinliğe sahip. O kadar derin ki, Everest’in zirvesi, Mariana Çukuru'nun en derin noktasının 2.146 metre üzerinde kalıyor! Düşünsenize, Everest’in zirvesine çıktığınızda, hala derin okyanusun dibinde kaybolmuş bir yer var!

Mariana Çukuru, yalnızca derinliğiyle değil, aynı zamanda içindeki ekosistemle de dikkat çekiyor. Bu derinlikte yaşamın varlığı, bilim insanları için büyük bir merak konusu. Özellikle 1960 yılında Jacques Piccard ve Don Walsh'un, Trieste adlı denizaltıyla çukurun derinliklerine inmesi, bu keşfin ilginç anlarından biri oldu. Daha sonra 2012'de film yönetmeni James Cameron, Deepsea Challenger adlı denizaltısıyla Mariana Çukuru'na ulaşarak, bu bölge hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağladı. Çukurda, bilinmeyen canlı türleri, derin deniz biyomu ve inanılmaz jeolojik oluşumlar keşfedilmeye devam ediyor.

Kaynak: Haber Merkezi