Para sadece altın ve gümüştür. Tarih boyunca da hep böyle olmuştur. Binlerce yıl. Bugün devam eden kağıt para sisteminin ise ilk temelleri 1789’daki Fransız ihtilalinden sonra, endüstri devrimi ile atıldı.
İlk zamanlarda her şey güzeldi. Kıymetli metallere karşılık gelen çekler bankalar tarafından, gerçek para (altın/gümüş) sahiplerine veriliyordu.
Ve bu kâğıtlar gerçek bir değeri ifade ediyordu. Bunu şöyle bir örnekle anlatmaya çalışalım…
Pantolonunuzu kuru temizlemeciye götürdünüz. Kuru temizlemeci bunun karşılığında size bir teslim fişi verdi. O kâğıdı götürüp pantolonunuzu geri alacaksınız... Normalde o kâğıdın hiçbir değeri yoktur; değeri olan pantolonuzdur. Eğer pantolon olmazsa kâğıt hiçbir işe yaramaz. Kâğıt para da böyledir. Aslında para değil, gerçek parayı (altını/gümüşü) temsil eden bir fiştir. Arkasında gerçek para olmadığı sürece hiçbir gerçek değeri yoktur.
Bu para sistemi 1913 yılında FED kuruluşuna kadar güzel bir şekilde devam etti ve ticarete de katkı sağladı… FED’i kuranlar özel bankaların sahipleri, yani bugünkü küresel sermaye elitleriydi. Nam-ı diğer “faiz lobisi”. Ardından kâğıt paranın arkasındaki altın oranı 10/6 olarak değiştirildi. Artık kısmi şekilde “fiat” para sistemine geçilmiş oldu. “Fiat” Latincede “olsun” anlamına gelen bir kelimedir. Birileri paraya “ol” der ve o da sözde oluverir…
Bunun Türkçe'deki kullanımı ise “iradi para” sistemidir. Yani altın ve gümüşe değil, sadece iradeye dayalı “para”. Bu, menatorların kurguladığı üç aşamanın birincisiydi. Artık dolar’ı onlar basıyordu. İkinci aşamada ise dolar’ı dünyanın ortak döviz rezerv birimi haline getirdiler. Bu 1944 yılında 44 ülkenin imza attığı Bretten Woods anlaşmasıyla oldu… 1971’e gelindiğinde, Başkan Nixon döneminde dolar'ın arkasındaki altın oranını sıfıra indirdiler. Yani keyfi olarak istedikleri kadar para basabileceklerdi. Buna “Nixon Shock” dendi. Bretten Woods anlaşması resmen feshedildi ama Bretten Woods sistemi fiili olarak devam etti.
Şimdi gelelim işin en rahatsız edici boyutuna; Şu an dünyadaki bütün ülkeler “fiat” yani “iradi para” basıyorlar. Kısaca gerçek bir karşılığı olmayan, sadece iradeye dayalı kâğıtlar. Fiat (iradi) para üretimi devletler eliyle yapılan bir nevi kalpazanlıktır. Buna "fiat" para sistemi denir. 1971'den beri sürdürülen bu sistemin çöküşü yaklaştı ve sonu hiç iyi olmayacak.
Şöyle bir örnekleme yapalım; Diyelim ki piyasada sadece 2 lira var. Yani hükümet, merkez bankasına 2 liralık tahvil vermiş ve karşılığında bu 2 lira basılıp, piyasaya sürülmüş. Ama tahvilin bir de faizi vardır.
Öyleyse soru şu olmalı: Piyasada sadece 2 lira varken, bu 2 liranın faizini hükümet hangi parayla ödeyecek? Diyelim ki faiz de 1 lira olsun...
Cevap: Faizi ödemek için 1 lira daha basacak… Ama şimdi 3 liranın faiziyle karşı karşıya kaldı ve piyasada sadece 2 lira var. Öyleyse 3 lira daha basılıp piyasaya sürülmesi gerek. Bu yapıldı diyelim, bu sefer de 6 lira daha basmak zorundasınız. Bu böyle sürer gider, sürekli faiz ödersiniz. Bu tür bir sistemin sürdürülebilirliği yoktur sadece bir süre yaşar ve sonunda hiperenflasyonla son bulur.
Şu an içinde bulunduğumuz sistemi de korkunç bir son bekliyor. Fiat (iradi) para sisteminde “para” BORÇ olarak yaratılır. Bu borç devlet tarafından üstlenilmiş gibi görünür ve adına tahvil denir. Ve tabii ki bunu ödeyecek olanlar her zaman halklardır.
Bir ülkede yaratılan iradi para tabanı, o toplumun ödeyebileceği sınırı aştıktan sonra artık öyle bir noktaya gelmiştir ki basitçe üç kelimeyle tanımlanabilir: "Gelecek nesilleri borçlandırmak.” Peki ne hakla? Ve şu anda tüm dünyada yapılan tam olarak budur.
Fiat para sistemi tarihte birçok kez uygulandı ama şimdi ilk kez küresel boyutta ve sistemin bütün çarkları iç içe geçmiş. Tarihte 11.y.y.'da Çin'de, 12. y.y.'da Britanya'da, 18. y.y.'da Fransa'da, vs. çeşitli defalar altın ve gümüş diskalifiye edilerek, fiat para uygulamaları gerçekleştirildi. Ve hepsi sonunda hiperenflasyon yaşayarak çöktü.
Basılan bütün kağıt paralar pul oldu ve insanlar bütün varlıklarını kaybettiler. Bu durum fiat para sisteminin kaçınılmaz sonucudur. Ama bunların hepsi yereldi. Aynısını bu sefer küresel ölçekte yaşayacağız. Devrilen bono piyasalarının yarattığı domino etkisiyle; tüm dünyada, aynı anda. Üstelik yakın bir gelecekte. Bütün balonlar patlayacak ve uyuyan toplumlar acı içinde uyanacak ama o gün geldiğinde ellerinden hiçbir şey gelmeyecek.
Bunun doğuracağı sonuçları hep birlikte izleyeceğiz. Tarihin çok önemli bir dönüm noktasındayız. Mevcut sistem, geri döndürülebilecek kritik sınırı çoktan aştı. Çünkü ödenemeyecek kadar borç yaratıldı. Ayrıca türev balonu, bonolardan cok daha tehlikeli boyutlara ulaştı…
2018 verilerine göre dünya piyasalarındaki türevler 1.5 katrilyon doların üzerinde. Türev bir çeşit kontrattır. Mesela altın ve gümüş kontratları.
Ortada gerçek metal olmadığı, sadece ödeme taahhüdü olduğu için bunlara "paper gold" (kağıt altın) ve "paper silver" (kağıt gümüş) da diyorlar. Türetilmiştir. Bunlar bir örnekti, bunun gibi milyon çeşit türev kontratı var.
Peki, dünyadaki bütün reel varlıkların (evler, arabalar, araziler, fabrikalar, makineler, üretilmiş mallar ve diğer her şeyin) toplam değeri ne kadar? 300 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Türevler ise 1.5 katrilyonun üzerinde, yani dünyayı 5 kere satsanız, yine de türev kontratlarıyla verilen taahhütleri ödeyemezsiniz.
Geçmiş örneklerinde yaşanmış olduğu gibi. Ama çok ve çok daha büyüğü. Şu an elinizdeki kağıt paralar tarihe karışacak. Ve dünya yeni bir para sistemine geçmek zorunda kalacak. Ya bu değişime hazır olacağız, ya da bu değişimle dibe vuracağız.