Ağız içinde geçmeyen yaralar, dilde veya damakta oluşan şişlikler, hafif ağrılar ya da konuşurken, çiğnerken hissedilen küçük rahatsızlıklar… Çoğu zaman önemsenmez. Oysa bu belirtiler, ağız kanserinin ilk işaretleri olabilir. Ağız kanseri, erken teşhis edilmediğinde hızla yayılan, hayati risk taşıyan ve kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bir hastalıktır. Türkiye'de her yıl artan vaka sayılarıyla birlikte ağız sağlığına dikkat çekmek her zamankinden daha önemli hale geliyor.
Ağız Kanseri Nedir?
Ağız kanseri, ağız boşluğu içindeki dokularda yani dudak, dil, diş eti, yanak içi, damak ve ağız tabanında başlayan bir tür kötü huylu tümördür. Bu kanser türü, genellikle ağız içi mukozasında oluşan hücrelerin kontrolsüzce çoğalması sonucu ortaya çıkar. En sık karşılaşılan formu, skuamöz hücreli karsinomdur. Bu hücre tipi, ağız içini kaplayan ince tabakada bulunur ve burada meydana gelen hücresel bozulmalar zamanla kansere dönüşebilir.
Ağız Kanseri Neden Olur?
Ağız kanserinin tek bir nedeni yoktur; ancak bazı alışkanlıklar ve risk faktörleri bu hastalığın gelişmesinde oldukça etkilidir. Sigara içmek, tütün çiğnemek ve alkol tüketmek başlıca nedenler arasındadır. Özellikle sigara ile alkol birlikte kullanıldığında risk ciddi oranda artar. Bunun dışında uzun süreli güneşe maruz kalan dudaklarda da kanser gelişebilir.
Human Papilloma Virüsü (HPV) enfeksiyonları da ağız kanseri riskini artıran etmenlerden biridir. Özellikle HPV-16 tipi, ağız içindeki bazı tümörlerin oluşumunda rol oynayabilir. Kötü ağız hijyeni, dişeti hastalıkları, sağlıksız ve dengesiz beslenme, bağışıklık sisteminin zayıf olması da riski yükselten diğer unsurlar arasında yer alır.
Ağız Kanserinin Belirtileri Nelerdir?
Ağız kanseri genellikle erken dönemde belirti vermez ya da çok hafif belirtiler gösterdiği için gözden kaçabilir. Ancak şu işaretlere dikkat etmek hayati önem taşır:
- Ağız içinde iyileşmeyen yaralar
- Dil üzerinde veya ağız içinde oluşan beyaz ya da kırmızı lekeler
- Dilde, damakta ya da yanak içinde meydana gelen şişlikler
- Çiğneme, yutkunma ya da konuşma sırasında ağrı
- Ağız kokusu, ses kısıklığı, çene hareketlerinde kısıtlılık
- Boyun lenf bezlerinde şişlik
Bu belirtiler iki haftadan uzun sürüyorsa mutlaka bir diş hekimi ya da kulak burun boğaz uzmanına başvurulmalıdır. Unutulmamalıdır ki erken tanı, tedavinin başarısını önemli ölçüde artırır.
Kimler Ağız Kanseri Açısından Daha Büyük Risk Taşır?
Sigara içenler, alkol kullananlar ve tütün ürünlerini ağız içinde çiğneyerek kullananlar en yüksek risk grubunda yer alır. Bunun yanı sıra;
- Ağız hijyenine dikkat etmeyenler
- Takma dişleri düzgün oturmayanlar
- Ağız içinde sürekli tahrişe neden olan keskin dişlere sahip olanlar
- HPV enfeksiyonu taşıyanlar
- Ailesinde kanser öyküsü bulunan bireyler
- Bağışıklık sistemi zayıf olanlar
Bu gruptaki kişilerin düzenli kontrollerini ihmal etmemesi gerekir.
Ağız Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
Ağız kanserinin tanısı için öncelikle ağız içi fiziksel muayene yapılır. Şüpheli lezyonlardan örnek alınarak biyopsi yapılması teşhisi kesinleştirir. Gerekli durumlarda bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR) veya PET taramaları da kullanılarak tümörün yayılımı değerlendirilir.
Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Ağız kanserinde tedavi planı, hastalığın evresine, tümörün konumuna ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Genellikle cerrahi müdahale ile tümörlü dokunun alınması temel tedavi yöntemidir. İleri evrelerde cerrahiye ek olarak radyoterapi ve kemoterapi uygulanabilir. Erken evrede yakalanan vakalarda tedavi başarı oranı oldukça yüksektir.
Ancak tümörün bulunduğu bölgeye göre çiğneme, yutma ve konuşma fonksiyonları etkilenebileceğinden, bazı durumlarda hastalara rehabilitasyon desteği verilmesi gerekebilir.
Ağız Kanserinden Korunmak İçin Neler Yapılmalı?
Ağız kanserinden korunmak için öncelikle risk faktörlerinden uzak durmak gerekir. Sigara ve alkol tüketiminden vazgeçmek en etkili korunma yöntemidir. Ağız hijyenine dikkat edilmesi, diş ve diş eti hastalıklarının zamanında tedavi edilmesi, düzenli ağız kontrolleri, takma diş veya protez kullanılıyorsa düzenli olarak kontrol ettirilmesi önemlidir.
HPV enfeksiyonlarına karşı aşılanmak da korunmada etkili bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, sağlıklı ve dengeli beslenmek, bol sebze ve meyve tüketmek, bağışıklık sistemini güçlü tutmak ağız kanserine karşı genel vücut direncini artırır.
Ağız Kanseri Erken Teşhis Edilmezse Ne Olur?
Ağız kanseri erken teşhis edilmezse, bulunduğu bölgeden başlayarak çevre dokulara yayılabilir. Dil, damak, boğaz ve lenf bezleri bu yayılımın ilk hedefleridir. İleri evrelerde hastalık hem tedaviye daha dirençli hale gelir hem de tedavi sonrası yaşam kalitesinde kalıcı sorunlar ortaya çıkabilir. Özellikle konuşma, yutma ve yüz estetiğini etkileyen cerrahiler nedeniyle hastaların psikolojik olarak da desteklenmesi gerekebilir.
Erken evrede teşhis edilen vakalarda 5 yıllık sağkalım oranı yüzde 80’lere kadar çıkarken, ileri evrelerde bu oran yüzde 20-30’lara düşmektedir. Bu nedenle geçmeyen ağız yaraları, renk değişiklikleri ve olağan dışı belirtiler ciddiye alınmalı, gecikmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Ağız Kanseri Fark Edilmediğinde Çok Ciddi Sonuçlar Doğurabilir
Ağız kanseri, zamanında fark edildiğinde tedavi edilebilen; ancak geç kalındığında hem hayat kalitesini hem de yaşam süresini etkileyen ciddi bir hastalıktır. Herkesin yılda en az bir kez ağız muayenesi yaptırması, bilinçli bir şekilde ağız ve diş sağlığına önem vermesi, risk faktörlerinden uzak durması bu hastalığa karşı en büyük koruyucu adımdır. Sağlıkta ihmalin telafisi her zaman mümkün olmayabilir.