1984 İnegöl doğumlu Sezai İleri yaklaşık 30 senelik ayakkabıcılık yapıyor. Evli ve 2 tane çocuğu olan Sezai İleri bu sektörde olmaktan her zaman mutlu olduğunu dile getirdi. Ayakkabıcılığı Recai İleri, Hakan İleri ve kendisiyle birlikte 3 kardeş olarak yaptıklarını söyledi. Her bir kardeşin farklı görevleri olduğu ve her birinin planlı ve senkronize hareket ettiğini söyledi. İşe başlama serüvenini kısaca özetleyen İleri, “Bu işe ilkokul 2. Sınıftan itibaren başladım. Babamın mesleğinden dolayı bizde babam ile beraber devam ettiriyoruz. Yaklaşık 30 yıllık ayakkabıcılık kalfalığı yapıyoruz demek daha doğru olur hala usta olamadık çünkü, ustalık ayakkabıcılıkta her gün değiştiği için ustalığı hep öğreniyoruz. Usta olmak için hep adayız” diyerek 30 yıllık emeğin getirisinin sadece kalfalık olduğunu vurgularken, usta olmanın zorluğunu dile getirmiş oldu.
Ayakkabı derisi hakkında bilgiler veren İleri, “Ayakkabı derisi normal sığır derisinden olur iç astarları da keçi ya da koyun derisiyle olur ama genellikle keçi derisinden olur. Ayakkabı derisi yaklaşık olarak 18-20 kilo deri ağırlığında ki derilerden oluşur ve daha çok deri fabrikalarından bize gelir. Bize gelen deriler paket halinde gelir paketleri açarız 200 desi dediğimiz yani 20 çift ayakkabı çıkacak şekilde gelir bize ve bizde bunları makinemiz ile ya da elimizde ıstanpalar üzerinden keseriz o an ki model ne ise modelini ve kalıbını ayarlarız ve devam ederiz” dedi.
Her kesime uygun ürün
İcra ettiği mesleğin güzellikleri ve zorlukları hakkında da bilgi veren İleri, “Güzelliği, yeni bir şey ürettiğin zaman ondan zevk alıyorsun yani güzel bir şeyler çıkınca karşına insan bir hoş ve bir güzel oluyor. Zorluklarımız nedir mesela yeni kalıp yaptırıyorsun, yeni model yapıyorsun ve çok umutla bakıyorsun ona diyorsun ki bu model tutar ama model tutmayınca insanın gönlü kırılıyor. Bu bütün sektörlerde böyledir ama ayakkabıcılık sektöründe bu biraz daha fazla oluşmaya başladı. Yeni model ve yeni kalıp maliyet getiriyor bu maliyeti de karşılayamadığın zaman o model tutmadığı zaman gönlümüz kırılıyor tek zorluğumuz bu açıkçası” şeklinde konuştu.
15 yaşında ki gençlere de 60 yaşında ki yetişkinlere de üretim yaptıklarını dile getiren İleri her kesime uygun ürün yapmaya çalıştıklarını söyledi. Yurt dışı ihracatları konusunu da değerlendiren İleri, şunları söyledi:
“Evet, geçen sene itibari ile İsrail, Filistin bölgesine ihracat yaptık bu ihracat ürünü de kış mevsiminde bot oldu. Yazın da daha çok Arap ülkelerinden Mısır’a yaptık bu da yine İsrail üzerinden oldu ihracatımız. Bu sene ihracatımız bu kadardı bu kış ayların da şu anlık bir ihracatımız yok.”
“Güven varsa sıkıntı kalmaz.”
Müşteriler ile genellikle tavsiye üzerine ve güven bağlamında bağlantı kurduklarını, toptanda da olsun perakende de olsun inisiyatif duydukları şeyin güven olduğunu vurgulayan İleri, “Güven olduktan sonra hiçbir şekilde sıkıntı kalmaz” diyerek sözlerine patent konusu ile devam ederken patent hakkında şunları dile getirdi:
“Tabi bizim kendi çevremizde Marmara bölgesinde bir markamız var ama bunu patent olarak dersek patentimizi daha yeni 1 yıldır aldık. Patent almamızın sebebi yurtdışına çalıştığımızdan dolayı oldu. Babam 60 senedir bu işte onun öncesi dedem kendi memleketimizde bu işleri yapıyordu. Biz yaklaşık olarak 90 senelik ayakkabıcılık yapıyoruz ailecek deden, babadan ve kuşaktan kuşağa aktarılan bir meslek oldu. Babam her zaman bir patent üzerine çalışmış biz o patenti çocukları olarak büyültmek istiyoruz ve yaptığımız ayakkabıcılığı bu çevrede daha da geliştirmek istiyoruz.”
Sözlerine satış yaparken uyguladıkları politikaya da değinen İleri, “Ürünlerimizi satarken satış politikamız yine en çok güvene dayanıyor. Biz kendi ayakkabımızda her zaman garantiyi öne süreriz. Alın ayakkabınızı giyin bir sıkıntınız olduğu zaman bir buradayız ve bu da otomatik olarak müşteriyi memnun ediyor. Malzemenin en kalitelisini kullanmaya çalışıyoruz. Her zaman kalite ne ise biz onu yapmaya çalışıyoruz. Kendi işimizde de kendi hayatımızda da her zaman kaliteden ödün vermemek için uğraşıyoruz” ifadelerini kullandı.
“En kalitelisini yapmaya çalışıyoruz.”
Yaptıkları ürünlerin kalitesine ve marka değerine dikkat çeken İleri, “Markamız bu çevrede iyi olduğu için ve kaliteli olduğu için iş yapabiliyoruz. Bizim mesleğimizde ya da diğer mesleklerde de budur. İsminiz çıkmasın isminiz çıkarsa sıkıntı olur ama Allah’a çok şükür biz yaptığımız işlerde hiçbir zaman kötülük görmedik. İşimizde her zaman iyi olmaya çalıştık. Her zaman vatandaşlarda söylenen bir söz var sizin ayakkabılarınızı 3-4 sene giyiyoruz diye bu da bizim için her zaman övünç oluyor. Bu yüzden her zaman en iyisini ve en kalitesini yapmaya çalışıyoruz” diyerek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Marka değerimizi çok yükseklerde görmüyoruz ama çok da alçaklarda görmüyoruz ortalardayız. Bunu da şuradan anlıyorum biz Bursa bölgesindeyiz ve bu bölgede erkek ayakkabısı yapan 3 firmadan bir tanesiyiz. Marmara bölgesinde de topladığımız zaman 30 firmanın içine girebiliriz. Kaliteden hiç bir şekilde ödün vermeyeceğiz.”
“Artık kaybolan meslekler arasına giriyor.”
Son olarak seminerler hakkında bilgi veren ve öğrencilerin en çok merak ettiği konulara değinen İleri, “Yaklaşık olarak 2 yıldır ilkokul talebelerine, burada kaybolan meslekler ile alakalı anlatımlara, sunumlara gidiyorum. Burada biz normalde el işçiliğinde yaklaşık olarak bir çift ayakkabıya 150’ye yakın çivi çakıyoruz. Bu da bizim çocuklarımızın en çok merak ettiği iş, nasıl çekiliyor, nasıl çakılıyor, o çiviler duruyor mu gibi sorular alıyoruz. Bunlar ile alakalı bazı anılarımız oluyor tabi çocuklarımız ile bu çiviler içeride duruyor mu bizim ayağımıza batmasın gibi tatlı diyaloglar oluyor. Biz tabi çaktığımız çivilerin hepsini tek tek söküyoruz ve sonra zımpara işlemi uyguluyoruz bu işlemden sonra da ayakkabıya ilaç sürülerek özel o tabanın durumuna göre ilaç sürülerek yapıştırılıyor. Yine en çok merak edilen konu ayakkabının içinde olan kalıp plastik olan nasıl çıkıyor içinde kalıyor mu gibi sorular en çok sorulan sorular oluyor. Biz bu kalıpların hepsini tek tek demir yardımı ile çıkartıyoruz. Bu çocukların önünde bu işlemleri yaptıktan sonra çocukların çok hoşuna gidiyor. Yaklaşık olarak bugüne kadar 30’a yakın ilkokul gezdim bu sene ortaokullara da başladım bu işlem liselere doğru da gidiyor. Kaybolan mesleklerimiz arasına giriyor artık ayakkabıcılık fabrikasyona döndüğümüz için sıkıntılarımız bu ama biz meslek kaybolmasın diye elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
İnegöl haberleri için tıklayın.
