Nurettin Yılmaz'ın köşe yazısı
Türkiye’de bir zamanlar yasaklanan Kur’an’a rağmen hafız bir nesil yetişmesi önlenemedi. Ne oldu? Yetişecek hafız sayısında bir oynama oldu o kadar. Yani Allah’ın dini için zeval yok. Ama Müslüman’ın ayağının kayma ihtimali var. Suudi Arabistan’da yapılmak istenen “tıraşlanmış İslam”dır.
Çünkü taa en baştan beri Batı’nın Suudi Arabistan’ı tamamen dinsizleştirme projesi yok. Olsa Osmanlı’dan kopardıktan sonra Suudi Arabistan’ı kuran beş tane bedeviye çok rahat bunu yaptırırlardı. “Sıfır din olsun” denseydi, onlar yapardı bunu.
Dolayısıyla Suudi Arabistan için en baştan beri içinde İslam’ın da bulunduğu, petrolü emecek bir pompa sistemi, yani İslam’ın pompaya güç verdiği ama petrolü onların emdiği bir sistem oluşturmak hedeflendi.
Toparlar ve altını yeniden çizmek gerekirse Ilımlı İslam kaygısını taşımak yersiz, bu anlamda S. Arabistan’ı da dert etmemize gerek yok. Ancak bu noktada Müslümanın zihniyetinde meydana getirilmeye çalışılan bir dönüşüme karşı ne yapmak gerekiyor sorusu önem arz ediyor.
Çünkü bütün dünya üzerinde küfrün böyle bir projesi var. Onu şunla meşgul ediyor bizi güneydoğu ile meşgul ediyor. Kafkasya’daki Müslümanı başka bir şey ile meşgul ediyor. Bu arada büyük bir plan içinde İslam’ı eriteceklerini zannediyorlar. Herkes rahat etsin İslam’a bir şey olmaz. Ama bize olmaması için ne yapmamız lazım? Bu noktada şunların altı çizilebilir:
Bir, Allah’a ait imanımıza hiçbir tartışma maddesi katmayacağız bu dönemde. Allah üzerinde tek bir kelime bile konuşmayacağız. 1400 senedir bize gelen imanı bir modernizasyon uğruna tartışma konusu yapmayacağız.
Bu tartışma tehlikeli. İlahiyat fakültelerinde çocuklarımız Allah Teala üzerine bir tez bile hazırlamamalılar. Bundan sonra ne öğreteceksin insanlara? Yani bu teknoloji değil ki ya da felsefi bir doktrin değil ki insanların tartışmasına açıyorsun.
İki, Peygamber Efendimizin zatı, ashabı üzerinde hiçbir konuşma yapmayacağız. Tartışılan bir Peygamber, tartışılan bir sahabi yıpranan bir İslam demektir. Hiç ılımlısına filan gerek yok İslam kendi gidiyor o zaman. Bu tartışmalar en büyük risk.
Üç, Ümmeti Muhammedi bugüne kadar getiren mezhep imamlarını, tarikat imamlarını, müçtehitleri, İslam’ı bugüne taşıyan isimleri tartışmayacağız. Çünkü Selahattin Eyyübi’yi tartışmak haçlılara rahat vermen anlamına geliyor. Eylemleri tartışabiliriz ama isimleri tartışmamak gerekiyor.
Dört, Kur’anı Kerimimiz ve hadisi şerifler, bugün kitlenmiş durumdadır. Onlara yenilik yapma, içtihat yapma imkanı yoktur artık. Bu, batıl ve düşmanca bir harekettir. Olaylara müçtehit gerekiyor.
Ebu Hanife’yi değiştirme anlamında, Şafiliği değiştirme anlamında içtihat sapıklıktır. Neden? Çünkü, Ebu Hanife’nin sistemini değiştirmek demek, 1200 senedir insanların yanlış bir din yaşadığını iddia etmektir.
Benim derdim mezardaki insanları cehenne me sokmak mı, bugünki mesela sigortaya çare üretmek midir? Müslümanlar sigorta sistemine nasıl ayak uyduracağını bulmak başka şey geçmişin yanlış olduğunu söylemek başka bir şey.
Fıkıhçıysam ben, Allah’ın bana yüklediği vazife oturup buna çözüm üretmektir. Üç, beş, on fakih oturup çözüm üretecekler. Batı’ya tebliğde ise oturup bazı şeyleri geliştirmeliyiz.