İnsanlık tarihi boyunca pek çok kitap yazılmış, fakat hiçbiri Kur'an-ı Kerim gibi aslına sadık kalarak günümüze ulaşamamıştır.
Yüzyıllar boyunca farklı coğrafyalarda yaşayan milyonlarca insan tarafından okunan, ezberlenen ve kopyalanan Kur'an, Allah'ın vaadi olan korunma özelliğini tam anlamıyla göstermiştir.
Peki, bu ilahi kitabın bozulmadan günümüze gelmesinin sırrı nedir? İşte Kur'an-ı Kerim'in korunmasına dair çarpıcı deliller.
Allah'ın koruması altında
Kur'an-ı Kerîm, indirildiği hâliyle kıyamete kadar korunacağı Yüce Allah tarafından güvence altına alınmıştır. Tarihsel süreci de bunu doğrulamaktadır.
Kur'an-ı Kerîm, Yüce Yaratıcı’nın insanlığa gönderdiği son ilahî mesajdır ve kıyamete kadar korunacağı bizzat Allah tarafından garanti edilmiştir.
Bu korunmanın en açık delili ise el-Hicr suresi 15/9. ayetinde beyan edilmiştir: “Şüphesiz o zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” Bu ayet, Kur’an’ın indirildiği şekliyle bozulmadan günümüze kadar gelmesinin ilahî bir lütuf olduğunu açıkça ifade eder.
Kur’an’ın korunması nasıl sağlanmıştır?
Kur’an-ı Kerîm, daha indirildiği ilk andan itibaren Peygamber Efendimizin (s.a.v) kontrol ve görevlendirmesi ile sahabeler tarafından hem yazılı hem de sözlü olarak muhafaza edilmiştir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) döneminde Kur’an âyetleri çeşitli yazı malzemeleri üzerine yazılarak kaydedilmiştir.
Aynı zamanda sahabeler tarafından ezberlenmiş, namazlarda sürekli okunmuş ve bu sayede hafızalarda sağlam bir şekilde yer almıştır.
Hz. peygamber döneminde yazılan ve ezberlenen kur’an
Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında Kur’an-ı Kerîm, sahabeler tarafından tamamen ezberlenmişti. Kur’an’ın hem ezberlenmesi hem de yazılı olarak kaydedilmesi, onun güvenilir bir şekilde nesilden nesile aktarılmasını sağlamıştır.
Bu süreç, İslam toplumları içinde Kur’an’ın korunmasına yönelik güçlü bir kültür oluşturmuştur.
“Kur’an-ı Kerîm bu şekilde ezberlenerek ve yazılarak nesilden nesile yalan ve yanlış üzerinde ittifak etmeleri mümkün olmayacak şekilde çok kişi tarafından günümüze kadar nakledilmiştir.”
Hz. Ebû Bekir döneminde mushaf haline getirilmesi
Hz. Muhammed’in (s.a.s.) vefatından sonra, Hz. Ebû Bekir (r.a.) döneminde bir komisyon tarafından Kur’an âyet ve sureleri bir araya getirilerek Mushaf oluşturulmuştur.
Bu süreç, Kur’an’ın korunması açısından önemli bir adım olmuştur.
Hz. Osman döneminde de bu Mushaf çoğaltılarak çeşitli İslam merkezlerine gönderilmiş ve böylece Kur’an-ı Kerîm’in değişmeden korunması sağlanmıştır.
Günümüzde Kur’an-ı Kerîm ve eski nüshalar arasındaki uyum
Bugün elimizde bulunan en eski Kur’an nüshaları ile modern Mushaflar arasında hiçbir fark bulunmamaktadır.
Bu durum, Kur’an’ın indirildiği hâliyle korunmuş olduğunu bir kez daha teyit etmektedir. Yüzyıllar boyunca hiçbir değişikliğe uğramadan gelen bu ilahî kitap, Müslümanlar için en büyük güvence ve rehberdir.
"Elimizde bulunan en eski Kur'ân nüshaları ile günümüzdeki Mushaflar arasında herhangi bir fark bulunmaması da bunu göstermektedir." - Maşalı, “Mushaf”, DİA
Kur'an-ı Kerim'in korunması, İslam tarihindeki en büyük mucizelerden biridir. Yüzyıllar boyunca farklı coğrafyalarda yaşayan milyonlarca insan tarafından okunan, ezberlenen ve kopyalanan Kur'an, Allah'ın vaadi olan korunma özelliğini tam anlamıyla göstermiştir.
Ezberleme, yazma, standartlaşma ve çoğaltma gibi yöntemlerle korunan Kur'an, günümüze kadar hiçbir değişikliğe uğramadan ulaşmıştır. Bu durum, Kur'an'ın ilahi bir kitap olduğunun en önemli delillerinden biridir.
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!