Birçok kişinin aksine maç izlemeyi hiç sevmem.

Çok sevdiğim birinin tavsiyesi üzerine dün geceki voleybol 'MİLLİ' maçını izledim.

Maçı resmi yayın kanalımız TRT veriyordu.

Oyunculardan birçoğuna yabancıydım haliyle.

Sonuç olarak muhteşem mücadele, azim ve emek dolu enfes bir maç izledim.

Sonra yorumlara baktım.

Milli takımızın içinde e cinsiyet değiştiren bir oyuncu varmış ve birçok vatandaş da buna tepkili.

"Milli takınım içinde böyle insanlara neden yer veriliyor" diyorlardı.

Bir başka cenah oyunun yıldızı Melisa Vargas için "Türk değil, milli takımda ne işi var diyorlardı.

Büyük bir sevinç içinde "İşte Cumhuriyet kadınları" diye nara atan bir topluluk daha vardı.

Ha bir de maçı sunan spikerin sürekli olarak oyuncuların "Rol model olduklarına değinmesi de ayrı mesele idi.

Maç, Sırp'lar ve Türkler arasında değil de laik ve muhafazakâr kesim arasındaydı sanki...

Şimdi tek tek ele alalım konuyu.

Öncelikle ülkemiz maalesef yüzde doksanının Müslümanların yaşadığı iddia edilen ama sekülerizm deli gömleğine mahkûm edilmiş bir yönetim biçimiyle yönetile gelmektedir.

Ve bu sistemde kişilerin, kişisel seçimleri ilgili çeşitli özgürlükler verilmiştir buraya kadar sorun yok. Sorun inançlı kesiminin inançları gereği buna Allah'ın yasakladığı, hatta lanetlediği işler olarak bakması ve aynı anlayışın bu inançlarına saygı göstermemesi.

Yani ben inancım ya da inançsızlığım gereği dilediğim gibi bedenimin dilediğim yerini teşhir edebilirim, senin inancının yasakladığı şeyleri yapabilirim sen buna katlanmak zorundasın, ayrıca "Milli takım" çerçevesinde benim seni temsil etmeme de rıza göstermelisin, demek istiyorlar.

Bu durumda şu soruyu gündeme getiriyor bu insanların Milli takıma seçilmelerine kimler hangi kriterlere göre karar veriyor, önce bunun bir netleştirilmesi gerek.

Yoksa olaylar gittikçe politize olmaya devam edecektir.

Kişisel görüşüm şudur;

Seküler bir yönetim biçiminde herkes kendi kişisel tercihlerine göre yaşamaya özgürdür.

Lakin bu özgürlük benim inanç alanımı tehdit eder hala gelirse, kusura bakmayın ama ben de kendi inancımı sonuna kadar savunurum.

Benim inançlarıma aykırı birini temsilcim olarak onaylayamam.

Gelelim 2. Meseleye;

Melisa Vargas Türk değil iddiası, evet kendisi Küba’lıdır.

Ve kendisine Türk vatandaşlığı verilmiştir.

Maçtan izlediğim kadarıyla da dünyanın en iyilerinden biri bu konuda.

Yerli ve Milli midir?

Evet bence Fatih Sultan Mehmed’in çağ açıp kapatan fethini yapmasına olanak sağlayan dünyanın en büyük toplarını döken, Macar asıllı Urban Usta kadar yerli ve millidir.

Fatih o konuda ırkçı bir davranış içine girip “sadece kendi ülkemizin mühendisleri yapsın” deseydi şimdi İstanbul diye bir yer olmazdı.

O zamanlar topla, tüfekle olan savaşlar şimdilerde sporla, sanatla, bilimle, teknolojiyle yapılıyor.

Gelelim “İşte Cumhuriyet kadınları" kafasındaki güruha;

Son derece tarafgir ve öteleyici bir slogan.

Neden Mi?

Onların cumhuriyet kadını dedikleri şey aslında orada kadınların dünya klasmanında bir şeyler başarmaları değil. Öyle olsa tesettürle aynı işleri yapan kadın sporcuları da bağırlarına basarlardı.

Ve dahi tesettürlü, hâkim, savcı, polis, akademisyen, memur ve toplum tüm katmanlarında yer kadınları normal karşıladıklarına tanık oldunuz mu?

Ben şahsen olmadım.

Onlara göre Cumhuriyet kadınının hatta medeniyetin normu öncelikle çıplaktan geçiyor. Ne kadar soyunursan o kadar medenisin.

İslam inancına ne kadar aykırı iş yaparsan o denli başarılısın ve medenisin.

Kusura bakmayın ama sizlerin de kendi inançları dışında başka bir inancın yeşermesine dahi tahammül edemeyen yobaz zihniyetten hiçbir farkınız yok.

O yüzden bu kafa ile değil dünyanın galaksinin şampiyonluğunu bile almış olsanız toplumun mütedeyyin kısmı tarafından “EĞRETİ” olarak kalacaksınız.

Son bölüm “Rol Model” kavramı üzerinedir.

Yukarıda bahsi geçen seküler zihniyetin toplumu yeniden modelleme konusundaki algı operasyonu çalışmalarından biridir.

Eğitimim sistemimizin yetersizliğinden ve ebeveyn eğitiminden yoksun, rüzgarda savrulan yaprak misali savrulup giden gençler için neyin rol model olacağına sizler karar veremezsiniz.

Doğru göreceli bir kavramdır ve senin bakış açına göre farklı benim bakış açıma göre farklı olabilir.

Bundan sebep çocuklarımıza neyin doğru neyin yanlış olduğunu dikta etmek yerine, onların doğru ile yanlış kendi ayırt edebilecekleri perspektifi bulabilmelerine yardımcı olmalıyız.

Son olarak da;

Bir şeyin başında “MİLLİ” kelimesinin olması o ülkeyi tam olarak temsil ediyor olması anlamına gelmez.

Tıpkı “MİLL PİYANGO” gibi, herkes kumarın haram olduğunu bilir ama başındaki “MİLLİ” kelimesi onu biraz daha korunaklı hale getirir. Ama piyangonun kumar olduğu gerçeğini değiştirmez.

Vargas havayolları ile uçtuğunuz için teşekkür ederiz.

Namaz kılmak isteyen yolcularımız için kıbleyi kabin memurlarımız gösterebilir.

Alkol almak isteyen yolcularımız, yemek servisinden sonra alabilirler.

İYİ UÇUŞLAR TÜRKİYE’M

Editör: Fırat Çelik