Rumeli Beylerbeyi Halil İbrahim Çamlıdere, Milli Görüş Hareketinin ilk üyesi. İnegöl’de ilk teşkilatlanmasını yapan Milli Nizam Partisi, Çamlıdere’nin evinde bir kahvaltı sonrası çalışmalara başladı.
Çamlıdere, 85 yılı aşan ömrünün 46 yılını Milli Görüş mektebinde geçirmiş, Erbakan’ın ‘Rumeli Beylerbeyi’ diye hitap ettiği, Milli Görüş hareketi için önemli bir isim. Çamlıdere, bir çoğunda gözyaşlarına hakim olamadığı anılarını gazetemizle paylaştı.
MERHUM ERBAKAN İLE NASIL TANIŞTINIZ"
Muhterem hocam 1969 yılında Milli Nizam Partisi’ni kurdu. Ankara’da kurulan Milli Nizam Partisi’nin Türkiye genelindeki ilk üyesi benim. Çalışmalar İnegöl’den başlatıldı.
Muhterem hocam teşkilatlanma için 3 kişiyi; Temel Karamanoğlu, Yahya Oğuz ve Kemal Varol beyleri görevlendirmişti. Hocam Balıkesir damadı olduğu için Milli Görüş oradan başlatılacaktı ilk defa.
Lakin lütfe bakın ki bu üç kişi İnegöl’de misafir kalmışlar. O zamanlar İnegöl küçük. Yabancı hemen belli oluyor. Sabah namazında İshakpaşa camiinde onları gördük ve hoş geldiniz dedik. Nerden gelip, nereye gidiyorsunuz, diye sormuştum. Ankara’dan geldiklerini, Balıkesir’e gittiklerini, İnegöl’de misafir kaldıklarını söylemişti.
Hemen bir çayımızı içmez misiniz diye teklifte bulunmuştuk. Lakin dükkânların oraya geldiğimizde kahvenin kapalı olduğunu gördük. Hemen eve geldik, ben işi sabah kahvaltısına çevirdim. O arada bize; ‘İnegöl’de kaç parti var, revaçta olan hangisi"’ diye sormaya başladılar. Biz tabi o zaman Demokrat Parti’den geldiğimiz için Adalet Partisini destekliyorduk.
O zaman dediler ki; seninle biz İshakpaşa camiinde buluştuk. Senin gibi düşünen, hakkı hakim kılmak isteyen bir parti çıksa ne yaparsın, diye sordular. Ben tüzüğünü görmeden bir şey diyemem, dedim.
Yahya Oğuz çantasından hemen tüzüğü çıkardı. Ben tüzüğün kapağını kaldırdım; ‘önce ahlak ve maneviyat’ yazısını okuyunca; hayırlı işlerde acele ediniz, diye hadisi şerif vardır, bu partinin şimdi, hemen, derhal üyesi oluyorum dedim. Ben Milli Görüşün ilk üyelerinden birisiyim.
O kadar hoşlarına gitti ve sevindiler ki; Milli Görüş harekâtı İnegöl’den başlamış oldu. Hemen benimle birlikte biraderlerimle toplam 6 kişinin kaydı yapıldı.
Temel Karamanoğlu dedi ki; Bu ne tevafuk. İnegöl’e bu iş başlatıldı. Bize hocamız imzalı mazbatamızı da verdiler. Bu davada bir bardak çay gözetmeksizin 43 yıldır çalışıyorum elhamdülillah.
DAHA ÖNCE ERBAKAN’I TANIYOR MUYDUNUZ"
Hocam üniversitedeyken haberimiz vardı. Sonra Odalar Birliği’ne getirildi. Atıldı, Adalet Partisi’nden milletvekili adayı olmak istedi. Demirel istemedi. O da Konya’dan bağımsız aday oldu. Seçildi. Sonra da Milli Nizam Partisi kuruldu. Teşkilatı kurduktan sonra Ankara’ya çağırdılar.
Lütfü Doğan hocamın evinde çalışmalar başladı. Orada Erbakan Hocamızla tanıştık. İki konu çok dikkatimi çekti. Zekat müessesini devletin kurması ve Hac konusunda tüm sıkıntıların devlet tarafından kaldırılması. İlk konuşmamızı İnegöl’de yapacağız dedi.
Aradan belli bir süre geçtikten sonra muhterem hocamızın İnegöl’e geleceği tarih belli oldu. Bize telefonla tarihi bildirdiler, büyük bir yer hazırlayın dediler. Hemen şuan sedir çay bahçesinin yeri kavaklar altıydı. Orayı hazırladık.
Pazar günü akşamı gelecekti. Öyle bir insan toplandı ki ben nasıl reklam yaptığımızı hatırlamıyorum. İnegöl köyleriyle birlikte yıkıldı oraya. Bir kalabalık akıllar duruyor. Erbakan hocamızı karşılamak için gücümüz nispetinde birkaç araba kiraladık. Bana verilen bilgiye göre 12-13 araba karşılamaya gidildi.
Hocamız geldi. Selamlama konuşması için kürsüye çıktı. ‘Es-selamünaleyküm İnegöllü aziz kardeşlerim’ deyince memleket yıkıldı. Merhaba, günaydın, tünaydın yok. İşte muhterem hocam Türkiye’ye Allah’ın selamını yerleştirdi. Bugün ateisti bile telefonu açtığında selamünaleyküm, diye açıyor.
Sonra bana İl Başkanı dedi ki bu kardeşimizin çalışmaları takdire şayan ona madalya göndereceğiz. Ben başladım ağlamaya. Dedim ki muhterem hocam biz madalya için mi çalışıyoruz"
Bu Genel Merkezin bir hediyesi dedi ama ben Hak dava olduğu için çalışıyorum; madalya olursa çalışmam dedim. Sonra tekrar konu gündeme geldi teşkilat adına ilçe lokalimize asarsanız kabul ederim. Şahsi olarak istemem dedim.
“Erbakan’la sadece ben konuştum”
İLÇE BAŞKANLIĞI YAPTINIZ MI"
Refah Partisi’nde İlçe Başkanlığı yaptım. 46 senedir bu Hak davanın içindeyim. Bu davada da bulunmaya devam edeceğiz.
PARTİLERİNİZ KAPATILDIĞINDA NELER DÜŞÜNDÜNÜZ"
Partimizin kapatılması hiçbir şey ifade etmez, kuşun ağzında bir damla bile değil derdi hocam. Biz de öyle bakardık. Tabii sıkıntıları oluyordu. Tekrar teşkilat kurmak uzun işti. Hocamızın ömrü hapishanelerde geçti.
Milli nizam Milli Selamet, Refah, Fazilet ve Saadet olmak üzere Milli Görüşün 5 partisi vardı. 4’ü kapatıldı.
80 DARBESİNDE ERBAKAN DA TUTUKLANDI. O ZAMANLARDA GÖRÜŞME İMKÂNINIZ OLDU MU"
“12 Eylül ihitilalinden sonra liderleri sağa sola götürmüşlerdi. Erbakan Hocamızı da İzmir Uzunada’ya götürdüler. Günler geçiyor, hiç haber alamıyoruz. Patlayacağız meraktan ve endişeden.
Bir gün telefonum çaldı:
-Ben Adapazarı’ndan, Atan Kardeşler’den Bahtiyar Atan
-Buyurun efendim, ben Manifaturacı Halil İbrahim Çamlıdere
-Erbakan Hocamızın çok selamı var. Sana bir telefon numarası vermemi emretti, hemen yaz . Dedi ki; bu numarayı Rumeli Beylerbeyi Halil İbrahim Çamlıdere’ye ver, Bu bizim telefonumuz. Ama sakın bu numarayı ikinci birisine vermesin. Hatta bizim genel merkezimiz bile istese vermesin, kendisi beni arasın, diye de tembih etti.
Bahtiyar Atan galiba emekli subay idi. Hocamın çok yakını, yani sağ kolu olurdu. Cesur bir adamdı.
Verilen telefonu çeviriyorum, çeviriyorum çıkmıyor, düşmüyor. Öğlen namazına yarım saat vardı, abdest aldım geldim, bir defa daha çevirdim:
-Buyurun kimi aradınız"
-Efendim ben Bursa İnegöl’den manifaturacı Halil İbrahim Çamlıdere. Erbakan hocamla görüşeceğim
Der demez, telefonun başındaki kişi bir dakİka, diyerek beni bekletti. Hocamın sesini duydum:
-Esselamü aleyküm, aziz ve muhterem kardeşim Nasılsınız iyi misiniz"
-Biz çok iyiyiz, sakın üzülmeyin
-Kardeşlerimize çok selam söyleyin, endişe etmesinler, her şey yolunda. Allah’a emanet olun
Dedi, telefon kapandı. Ben gözlerim yaşlı dükkandan dışarı fırladım, tanıdıklarıma bağırıyorum:
-Erbakan Hocamla konuştum, selamı var sizlere”
NEDEN RUMELİ BEYLERBEYİ"
İlk etapta ben de bilemedim. Milli Gazete’de sonra okudum. Sofya’da evi bulunan bir padişahın Rumeli Beylerbeyi varmış. Evi hala Sofya’da.
Biz de Bulgaristan muhaciri olduğumuz için bize de bunu demiş. Rumeli Beylerbeyi’nin torunlarıdır onlara bu lakap yakışır diye buyurmuşlar.
İnegöl’de parmağı koptu
BİR DE İNEGÖL’DE YAŞANAN KÖTÜ BİR ANI VAR. ERBAKAN’IN PARMAĞI KOPTU MİTİNG SONRASINDA. ONU ANLATIR MISINIZ"
Kavaklar altı Parkı’nda miting düzenlendi. Ayrılırken bir anda aracının kapısına sıkışan parmağı koptu. Ahmet Sünnetçioğlu aldı hemen parmağı. Mendile sardı. Oradan hemen hastaneye koştular. Pansuman yapıldı. Hemen tuğla istedi. Teyemmüm ile namazını kıldı. İnegöl’de muhterem hocam gazi oldu.
İLK KAZANILAN SEÇİM, HİKMET ŞAHİN İLE BELEDİYE BAŞKANLIĞIYDI. O GÜNÜ ANLATIR MISINIZ"
Vatandaşlıktan çıkarılan, hiçbir yere giremeyen 3 bin 500 kişi vardı. Muhterem hocam o dönemde Başbakan Yardımcısı. Ankara’ya gittik. Kendisi ile görüştük. Yusuf Şahin ile Hikmet Şahin de aramızda vardı. Herkes sıkıntısını anlatıyordu. Yusuf Şahin de oğlumu hiç bir yere alınmıyor. Bağdat mezunu. Büyüğümüzden yardım istiyoruz dedi. Sekreterinden dosyayı istedi.
Vatandaşlıktan bile atılmış, aşağıda ismi yazılan kardeşlerimiz TBMM’den hakları geri verilecek. Orada Hikmet Şahin de yazıyor. Yusuf Şahin o zaman Adalet Partili. O gün Yusuf Şahin ben Erbakancıyım dedi.
Hikmet Şahin 10 yıl İmam Hatip Lisesinde Arapça öğretmenliği yaptı. Sonra Ahmet Sünnetçioğlu İlçe Başkanlığı’na geldi. Belediye Başkanlığı için Hikmet Şahin’i aday gösterdik. Millet de tercih etti. İnegöl’e de çok güzel hizmetler etti. Çöplük alanını İnegöl’ün nefes alma yeri yaptı. Kültür Park yaptı.
Konukoğlu Camii’nin olduğu yer sinemaydı. Ben oranın cami olması için çok dua ettim. Hatta Hikmet Şahin’den ricam oldu. Erbakan Hocam da geldi. Temeli attı. İnegöl ya 81 ya da 82.il olacak dedi. Biz Ankara’ya gittik. Sonra Meclis’ten geçti ama neler oldu sonrasını bilmiyorum.
ERBAKAN’IN VEFATINI DUYUNCA NELER HİSSETTİNİZ"
O zaman yıkıldık. O kolay değildi. Çünkü 40 seneyi aşkın bir yolda yürümüşlüğümüz var. Allah’ın emridir. Allah’ın emrine uymak zorundayız. Her canlı ölümü tadacaktır. Ben rahatsızdım, cenazesine katılamadım. Rabbim mekânını cennet eylesin. Öbür âlemde inşallah yeniden buluşuruz. Muhterem Hocamın kaybı Türkiye için büyük bir kayıp oldu.