Bundan yıllar önce…

Çocukluğumda, bu şehirde erken kalkan, namazdan sonra kapısının önünü süpüren,

Komşusundan selamını, ikramını eksik etmeyen,

Çokluğa değil berekete inanan adamların ve kadınların yaşadığı bir şehir vardı.

Bu şehrin adı İnegöl idi.

Sokakta unuttuğun bisikleti, ertesi gün aynı yerden gidip tekrar aldığın,

Komşusuna, müşterisini kolundan tutup götüren,

Sadece zenginlere değil herkese ikram eden insanların yaşadığı bir şehir vardı.

İnegöl’dü adı.

 

O zaman da köftemiz, mobilyamız ve Oylat’ımız meşhurdu.

Yıllar geçti, zaman değişti, o güzel adamlar, O mübarek kadınlar, tek tek iyi atlara binip gittiler.

 Sanki onlarla bu şehirden umut gitti, bereket gitti, ahlak gitti anlayış gitti sevgi gitti hoşgörü gitti daha birçok şey…

Sonra geldik bu günlere.

Biraz da size bu günleri anlatayım

Sabah 9.30'da bile dükkanını açmayan,

Kapısının önü çöp yığını olsa bile elini kıpırdatıp bir çöpü dahi kaldırmayan,

Müşterinin kolundan tutup komşusunu kötüleyen onu mağazasının önünden bile geçirmeye korkan; “Bak ondan mal alırsan o batacak” diyen,

Sadece çok kazanmak için her yolu mübah gören yediğine, içtiğine, kazandığına dikkat etmeyen,

Bire alan 5'e satan,

Beşe satarken de çeki senedi birbirine katan adamlar,

Yalan söyleyen caka satan …kalıbının adamı olmayanlar

Ve daha neler neler var şimdi de bu şehirde.

“ Yahu ne oldu bize?” deyip de düşüneceğimize,

Bu açgözlülük, bu lüks, bu şatafat hastalığından nasıl kurtulacağımızı soracağımıza

“Her gün ulusal gazetelere, televizyonlara, internet sitelerine niye manşet oluyoruz?” düşüneceğimize

 “Bu imajı nasıl düzeltiriz?” derdine düşeceğimize

 Ve bunları konuşup çoğaltacağımıza…

İnegöl’ü, sosyal medyada paylaşacağımız 3, 5 filmle, üç beş Pr çalışması ile kurtarma derdine düştük.

İnanın bunlarla olmaz, bunlarla İnegöl'ün imajı düzelmez.

Peki nasıl düzelteceğiz biz bu imajı?

 Ancak ve ancak şöyle ticaretimizi, ahlakımızı ve bu dünyaya bakış açımızı değiştirdiğimizde değişecek bu imaj.

                         

 Unutmayın dostlar, biz kendimizi değiştiremedikçe Allah da bizi değiştirmez.

ÖZGÜR YILDIRIM

Editör: Fırat Çelik