Bursa İl Müftü Yardımcısı Melek Menteşe köşe yazısı
“Allah’ım, bu ikisine merhamet et! Ben de onlara merhamet ediyorum!”
Bir dizinde Üsâme b. Zeyd, diğer dizinde torunu Hasan varken etmişti bu duayı Allah Rasulü (s.a.s). Gerçekten de O’nun (s.a.s) çocuklarla ilişkisi, merhamete alamet olan örneklerle doluydu. Merhamet kimi zaman dua ederek, kimi zaman öpüp bağrına basarak, bazen bineğine alarak ya da omuzlarında taşıyarak, kimi zaman şakalaşarak, selam vererek ya da hastalandıklarında ziyaret ederek kendini göstermişti.
O’nun (s.a.s) yanında çocuk, ikram edilenlerin ilkiydi. Mevsimin ilk meyvesi sunulduğunda bereket duası yapıp ardından orada bulunan en küçük çocuğa ikram etmesi ne hoş bir örnektir!
Yine O’nun (s.a.s) nazarında çocuk, şefkatle eğitilmesi gerekendi; azarlamadan, kınamadan, şiddete başvurmadan! Rafi’ b. Amr’ın hurma ağaçlarını taşladığını görünce, önce “Çocuğum, hurmaları neden taşlıyorsun?” diye sorup, “Yemek için” cevabını alınca, “Hurmaları taşlama da altına düşenlerden ye.” buyurması ne güzel bir eğitim modelidir. Üstelik bu kadarla da kalmamış, ardından başını okşayıp “Allah’ım, onun karnını doyur” diye de dua etmişti. Bu hatıra bize, çocukla ilgili olumsuz bir durumla karşılaşıldığında önce sebebini anlamak sonra güzellikle yol göstermek, sevgiyi hissettirip dua ile konuyu kapatmak gerektiğini anlatmıyor mu?
Sevginin bir yansıma olduğunu hatırda tutarak bir de çocuklar tarafından bakalım Sevgili Peygamberimiz’e (s.a.s).
Çocuklar için Allah Rasulü (s.a.s), durum ne olursa olsun esirgenmeyen bir ilgi ve sevgi demekti. “Dinin direğidir” buyurduğu namaz esnasında bile! Ashabı, bazen kızı Hz. Zeyneb ile Ebu’l-Âs’ın evliliğinden olan kız torunu Ümâme’yi, bazen diğer bir kızı Hz. Fâtımâ ile Hz. Ali’nin evliliğinden olan torunları Hasan ve Hüseyin’i görmüşlerdi O’nun (s.a.s) omuzunda, sırtında veya kucağında. Secdeye gittiği zaman torununu yere bıraktığını, kalkınca da tekrar aldığını anlatmışlardı.
Medine sokaklarını hayal edelim bir de. Çocuklar var, gözleri yolda… Bir yarış var aralarında, Allah Rasulü’nü (s.a.s) karşılamak için ve O’nu (s.a.s) karşılamak tarifsiz bir heyecan! Çünkü seferden döndüğünde her şeyden önce onları farkediyor. Yanlarından geçip gitmiyor öylece, onlarla konuşuyor, bineğine misafir ediyor. Çocuk gönülleri hoş ediyor…
Şimdi “Ya Rabbi! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı eyle…” (Furkan, 25/74) duasını dilimize düşürüp gözden sakınılası emanetlerimiz olan çocuklarımız için ne kadar “emin” bir el olduğumuzu düşünelim mi? “el-Emin” diye vasıflanan Peygamberin ümmeti olarak, O’nu örnek alıp bu Ramazan “emin”liğimizi tamir edelim mi? O’nu örnek alalım ki bizim çocuklarımız da güzelliğe ayna olsun. Onların da masum kalpleri şefkat ve merhamet nazarlarımızla dolsun.