Davul, Türk kültüründe binlerce yıllık geçmişe sahip önemli bir çalgıdır. Orta Asya'da "kavrüg", "tug" ve "tavıl" gibi isimlerle anılan davul, eski Türk dini olan Şamanizm'in ibadetlerinde merkezi bir rol oynamıştır. Şaman ritüellerinde sıkça kullanılan bu enstrüman, Hunların resmî ve dinî çalgısı olarak da bilinmektedir. Türklerin İslamiyet'i kabulüyle birlikte davul, İslam toplumlarına da yayılmış ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde zaman bildirme ve haberleşme aracı olarak kullanılmıştır. Örneğin, 17. yüzyılda Evliya Çelebi, belirli saatlerde "derbend davulu"nun çalınmasıyla kervansaray, han ve şehir kapılarının kapatıldığını belirtmiştir.
Ramazan Davulcusunun Ortaya Çıkışı
Ramazan davulcusu geleneğinin Osmanlı döneminde başladığı ve yaklaşık 150 yıl öncesine dayandığı düşünülmektedir. Teknolojinin henüz gelişmediği dönemlerde, sahur vaktinin geldiğini insanlara bildirmek için davulcular sokaklarda dolaşarak davul çalmışlardır. Bu uygulama, zamanla bir gelenek halini almış ve Ramazan ayının vazgeçilmez unsurlarından biri olmuştur. Davulcular, sahur vakitlerinde mahalleleri dolaşarak yüksek sesle maniler söyleyip davul çalarak insanları sahura kaldırmışlardır. Bu maniler, genellikle sekiz heceli dörtlüklerden oluşur ve Ramazan ayının coşkusunu yansıtan, halk arasında neşeli ve samimi bir atmosfer oluşturan dizeler içerir. Örneğin:
"İlk teravih, ilk sahur
Rabbin huzurunda dur
Sahur vaktinde dua
Elbette makbul olur"
Osmanlı Döneminde Ramazan Davulcuları
Osmanlı İmparatorluğu'nda Ramazan davulcuları, sahur vakitlerinde mahalleleri dolaşarak davul çalıp maniler okuyarak halkı sahura kaldırmakla görevliydiler. Bu görev genellikle bekçiler tarafından yerine getirilirdi ve bekçilik, Osmanlı döneminde en fazla gelir getiren mesleklerden biri olarak görülürdü. Bu nedenle, Osmanlı dönemindeki memurlar, yarım gün çalışıp geceleri de davul çalarak veya bekçilik yaparak geçimlerini sağlayabiliyordu. Ramazan gecelerinde bekçilerin okudukları maniler, sekiz heceli dörtlüklerden oluşuyordu ve dörtlükler arasında anlam bütünlüğü korunuyordu. Örneğin:
"Hakk’tan bize geldi ihsan
Müşkil işler oldu âsan
Bu gecemiz ibtidâdır
Ey mâh-ı sultan merhaba"
Ramazan Davulcularının Görevleri ve Manileri
Ramazan davulcuları, sahur vakitlerinde mahalleleri dolaşarak davul çalar ve maniler söylerler. Bu maniler, genellikle Ramazan ayının coşkusunu yansıtan, halk arasında neşeli ve samimi bir atmosfer oluşturan dizelerden oluşur. Davulcular, Ramazan ayının sonunda bayram namazının ardından evleri dolaşarak bahşiş toplarlar; bu, halkın davulculara teşekkür etme şeklidir. Maniler, genellikle sekiz heceli dörtlüklerden oluşur ve dörtlükler arasında anlam bütünlüğü korunur. Örneğin:
"İl teravih, ilk sahur
Rabbin huzurunda dur
Sahur vaktinde dua
Elbette makbul olur"
Günümüzde Ramazan Davulculuğu
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte alarm ve diğer uyarıcı sistemlerin yaygınlaşması, Ramazan davulculuğu geleneğinin önemini azaltmıştır. Ancak, Türkiye'nin birçok bölgesinde bu gelenek hâlâ yaşatılmaktadır. Günümüzde davulcular eskisi kadar yoğun olarak her mahallede bulunmasa da bu kültürü korumaya çalışan mahalleler hâlâ bulunmaktadır. Görmeye alışkın olduğumuz Ramazan davulcularının yanı sıra, işini daha farklı ve esprili bir yönde icra edenler de vardır. Örneğin, Samsun'da yaşayan Turgut İnceci, vatandaşları sahura kaldırmak için otomobil bagajında mani okuyarak davul çalmaktadır. Çankırı'nın en büyük mahallesinde yıllardır Ramazan davulculuğu yapan Coşkun Sivri, ilerleyen yaşı nedeniyle yürüyerek mahalleyi dolaşamadığı için çözümü motosiklet sepetinde bulmuştur. Bursa’da yaşayan Mehmet Coşkun ise, gönüllü olarak çıktığı sokaklarda vatandaşları Bülent Ersoy şarkıları ile uyandırmaktadır.
Ramazan Davulculuğuna Yönelik Eleştiriler ve Yasaklar
Günümüzde, bazı kişiler Ramazan davulcularının gece geç saatlerde yüksek sesle davul çalmasının rahatsız edici olduğunu düşünmektedir. Bu nedenle, bazı yerel yönetimler davulculara olan tepkilerin artmasından ötürü belirli kaygılarla bu geleneğe yasak getirmiştir.