Türkiye'de yaklaşık 1 milyon kişi OKB
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), günlük yaşantımızı kökünden değiştirebilen, kişileri esir alan ve tedavi edilmediği takdirde kronikleşen bir ruh sağlığı sorunudur.
Ülkemizde yaklaşık 1 milyon kişinin bu hastalıkla mücadele ettiği tahmin ediliyor.
İstem dışı olarak tekrarlayan düşünceler ve davranışlar
OKB, bireyin istem dışı olarak tekrarlayan düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceleri azaltmak için yaptığı davranışlar (kompulsiyonlar) nedeniyle günlük hayatının işlevselliğinin bozulması ile karakterize bir anksiyete bozukluğudur.
Temizlik, kontrol etme, şüphecilik gibi obsesyonlar ve yıkama, kontrol etme, sayma gibi kompulsif davranışlar, OKB hastalarının yaşamını büyük ölçüde etkileyebiliyor.
İşlevsellik kayıplarına yol açıyor
Klinik Psikolog Ayşe Güneş, "OKB hastaları, obsesyonları ve kompulsiyonları nedeniyle çok ciddi işlevsellik kayıpları yaşayabiliyor. Basit günlük aktiviteler bile büyük zorluk haline gelebiliyor. Bu durum kişinin aile, iş ve sosyal yaşamını olumsuz etkiliyor" diye konuşuyor.
Hastaların sadece %30-40'ının tedavi edildiği tahmin ediliyor
Öte yandan, OKB hastalarının büyük çoğunluğunun tedavi almadığı da biliniyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de OKB hastalarının yalnızca %30-40'ı tedavi görüyor. Bunun en önemli nedenleri arasında, hastaların hastalığı fark edememesi, tedaviye ulaşamaması ve damgalanma korkusu yer alıyor.
OKB olduğunun farkında değilsin
Klinik Psikolog Güneş, "OKB çok yaygın bir hastalık olmasına rağmen, farkındalık hala yeterli düzeyde değil. Hastalar, durumlarını gizlemeye çalışıyor ve tedavi almaktan kaçınıyor. Oysaki OKB, etkili tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabilen bir hastalık" ifadelerini kullanıyor.
Uzmanlar, OKB hastalarının erken dönemde doğru şekilde tanı alması ve uygun tedaviye erişmesinin hayati önem taşıdığını vurguluyor. Bilişsel davranışçı terapi ve ilaç tedavisinin kombine edilmesi, OKB hastalarının yaşam kalitesini belirgin şekilde iyileştiriyor.