Milyonlarca kişi, bireysel boykot listeleriyle İsrail ordusuna destek veren şirketlerden alışveriş yapmayı BIRAKTI. Filistin İçin Küresel Boykot Hareketi: Adaletin Yeni Yolu mu?
Filistinliler için Boykot, Tecrit ve Yaptırım (BDS) hareketinin kurucularından Omar Barghouti, dünyanın dikkatini İsrail'in Filistin'de uyguladığı baskı politikalarına ve bu politikalara karşı gelişen küresel boykot hareketine çekiyor. Bu mücadele, adaletin yeni bir yolu olarak mı görülüyor?
Dünyanın pek çok ülkesinde İsrail ürünlerine karşı boykot hareketinin karşılık bulmaya başladığına vurgu yapan Barghouti, şu ifadeleri kullandı:
"Filistinliler, Bolivya ve Belize'nin yaptığı gibi tüm devletleri İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesmeye, Güney Afrika ve Kolombiya'nın onayladığı gibi kapsamlı askeri ambargo uygulamaya, Batı'nın egemenliğindeki önyargılı Uluslararası Ceza Mahkemesinde devam eden soykırıma karışan İsrailli liderler hakkında derhal tutuklama emri çıkarması için baskı yapmaya çağırıyor."
Barghouti'nin sözleri, İsrail'in Filistin'deki politikalarının ve BDS'nin bu politikalara karşı geliştirdiği stratejilerin önemini vurguluyor. Peki, bu küresel boykot hareketi ne kadar etkili olacak?
BM Genel Sekteri Antonio Guterres'in Gazze'nin sadece bir insani kriz değil aynı zamanda "bir insanlık krizi" olduğunu ve bölgenin "çocuklar için bir mezarlığa" dönüştüğü sözlerini hatırlatan Barghouti, İsrail'in bir aydan fazla sürede 12 binden fazla Filistinliyi ve 5 binden fazla çocuğu öldürdüğünü söyledi.
Barghouti, İsrail'in bölgeye yaptığı hava saldırılarında kullanılan mühimmatın güç değerinin, İkinci Dünya Savaşı'nda Japonya'yı vuran atom bombasına eş değer, hatta daha fazla olabileceğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"İsrail'in son birkaç haftadır Gazze'de işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar arasında ayrım gözetmeyen bombalamaları, etnik temizlik, insani yardımın reddedilmesi ve sivillere karşı yasa dışı, kasıtlı olarak silah ve beyaz fosfor kullanımı yer alıyor. Oxfam ve Filistinli insan hakları örgütlerinin belirttiği gibi zorla yerinden edilme, su, yiyecek, ilaç ve yakıtın kesilmesi ve açlığın bir savaş silahı olarak kullanılması da bu savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar arasında."
Filistin'de Yaşananlar ve BDS'nin Rolü
İsrail'in Gazze'ye Yönelik Saldırıları ve İnsanlık Krizi
Barghouti, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını ve bölgenin karşılaştığı insani krizi detaylandırarak, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in "insanlık krizi" tanımlamasını hatırlatıyor.
BDS'nin Küresel Etkisi ve Stratejileri
BDS hareketinin, İsrail'in baskı politikalarına karşı oluşturduğu barışçıl inisiyatif ve bu konudaki stratejileri anlatılıyor. Barghouti, hareketin insan hakları temelinde yükseldiğini ve ırkçılığa karşı duruşunu vurguluyor.
İsrail Ürünlerine Karşı Artan Küresel Tepki
BDS'nin çağrısının ardından dünya genelinde İsrail ürünlerine karşı artan boykot hareketi ve bu hareketin etkisi ele alınıyor.
"İsrail'in baskı rejimindeki uluslararası suç ortaklığına son vermek sadece Filistinlilerin kurtuluşu için verilen mücadeleye hizmet etmeyecektir. Aynı zamanda ırksal, ekonomik, sosyal, toplumsal cinsiyet ve iklim adaleti için verilen küresel mücadelelere de hizmet edecektir. Ne de olsa İsrail, Batı'da çoğu antisemitist olan aşırı sağcı grupların ve Hindistan'dan Myanmar'a, Birleşik Arap Emirlikleri'nden çeşitli Afrika ülkelerine kadar despot rejimlerin kilit ortağıdır."
"Bu soykırımın bağlamı, İsrail'in Filistin'de yaşayan halka karşı 75 yıldır sürdürdüğü işgalci-sömürgeci ve apartheid rejim uygulamalarıdır. BDS hareketinin amaçladığı gibi tüm şiddeti sona erdirmek için hepimiz İsrail'in baskı sistemine ve onunla her türlü suç ortaklığına son vermeliyiz." - Omar Barghouti
Son Söz: Boykotun Geleceği ve Etkileri
Barghouti, BDS hareketinin sadece Filistinliler için değil, dünya genelinde adalet ve eşitlik mücadelesine katkı sağlayacağını belirtiyor. İsrail'in baskı rejimine son verilmesinin global adalet mücadelesine nasıl katkı sağlayacağı tartışılıyor.
Filistin için küresel boykot hareketinin etkileri, İsrail politikalarına karşı gelişen tutumlar ve bu mücadelenin dünya çapında yankı bulması, önümüzdeki dönemde uluslararası politikalara nasıl yön verecek? Bu soruların cevapları, hem bölgesel hem de küresel düzeyde önemli sonuçlar doğurabilir.