Neredeyse bir yıl önceydi:

22 Mayıs 2022.

Bu köşede şunu yazdım:

-“Gittiğim her yerde Kılıçdaroğlu ‘aday olmalı mı’, ‘aday olmamalı mı’ tartışmaları yapılıyor. Ki seçime bir yıl kala bu tartışmalardan uzak durmak imkânsız hale geldi. Herkes tek soruya odaklanmış durumda: ‘Kılıçdaroğlu kazanır mı?’

Haklılar. Siyaset, sonuç odaklıdır. Temel hedefi, kazanmaktır…

Ben ise soruya tersten yaklaşıyorum. Şöyle: Tarih, 18 Haziran 2023. Sandıkları açıldı. Sonuç belli oldu: Kılıçdaroğlu kazanamadı!

Kutuplaşmanın/ çatışmanın doruğa çıkacağı/çıkarılacağı seçim sonucunda Kılıçdaroğlu galip gelmezse ne olacak?

Kılıçdaroğlu için bu sıradan seçim değil kuşkusuz:

Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterdi, kazanamadı.

Muharrem İnce'yi aday gösterdi, kazanamadı.

Kazanılamayan genel seçimlere veya referandumlara hiç girmeyeyim…

Ve şimdi de kendini ortaya koyuyor…

İşte o soru hep içimi kemiriyor: 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini Kılıçdaroğlu kazanamazsa ne olacak? Salt siyasi hayatı bitmez. Hakaretlere, saldırılara uğrar. Ağır iftiralar ile karşılaşır. Yıllarca sürecek komplo teorilerin merkezinde yer alır. Ağır bedeller öder. Yaşamı allak bullak olur… Bu sonuçların sebebi, ülkenin bugün geldiği/getirildiği siyasi travmadır!

Ağabey gibi sevdiğim, ülkenin yararına olacak bir politikacının bu hale düşmesinden endişe duyuyorum. Bunu kimse görmüyor mu, hissetmiyor mu? Kimleri sadece koltuk kapma peşinde mi?

Bu sadece Kılıçdaroğlu'na bir kardeş tavsiyesidir; umarım nihai kararını verirken bu yazdıklarımı da göz önünde bulundurur…

Şunu da eklemeliyim: Yazdıklarıma bakarak kimse niyet okuması yapmasın. Kalemim, ağzım, düşüncem birdir benim… Her daim olduğu gibi kendime zararı olacağını bilsem de inandıklarımı yazdım.

Yalçın Küçük'ün sözleri rotamdır:

-Doğru peşinde koşmak, bir savaşa razı olmak anlamındadır.”

***

Sonra Kılıçdaroğlu herkese ‘ben aday olacağım’ dayatması yaptı. Altılı Masa’da kavga bile çıktı. Vs.

Herkese şunu sordum, “neden bu kadar kazanacağından emin?” Kimseden doyurucu yanıt alamadım. Çevresindeki bir avuç ikbal peşindekilere mi kandı?

Sonrası süreçte Kılıçdaroğlu ve çevresi akıldan o kadar uzaklaştı ki, “Beşli Çete’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellemek istediği” yazdırıldı! Akılsızlar zamanın en büyük hırsızlarıdır.

Oysa tersi doğruydu; iktidar rakip olarak, kolay lokma Kılıçdaroğlu’nu istiyordu...

Sonuçta:

Sadece Kılıçdaroğlu yenilmedi.

CHP genel merkezi yenildi.

Parti tabanına bile sormadan “illa ben aday olacağım” dayatması yenildi.

Yüzde bir bile oyu olmayan masadaki partilere "bol kepçeden" milletvekilliği dağıtarak adaylığını destekleten politik kurnazlık yenildi.

Toplama çıkarma yaparak seçim kazanacağını düşünen “siyaset mühendisliği” yenildi.

Solda kangrene dönüşen kimlikçi neoliberal siyaset yenildi.

Programı dışlayıp politikayı, hamasete-popülizme indirgeyenler yenildi.

Halka güven vermeyenler yenildi.

“Suikast yapacaklar” diye çelik yelek giyerek halkı gerenler yenildi.

“Ha bugün ha yarın iktidar hakkımda kaset çıkaracak” diyerek seçimi salt adli konuya dönüştürenler yenildi.

Tarafçı dönek liboşlar yenildi.

FETÖ’cüler, PKK’lılar yenildi.

Manipülatif gazetecilik yenildi.

Hakikati değil algıyı gerçekmiş gibi sunan sosyal medya yenildi.

Kılıçdaroğlu’nu -hem de birinci turda yüzde 55 - gösteren anketçiler yenildi.

“Sana Söz!” gibi ne dediği anlaşılmayan absürt reklamlar-reklamcılar yenildi.

Ülkenin milli savunma sanayini küçümseyenler yenildi.

Halkı hakir görenler yenildi.

Biden yenildi, CIA yenildi, küresel medya yenildi.

Gayri milliler yenildi…

Uzatmayayım, daha yazacaklarım var...

Soner Yalçın

Odatv.com