Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt, torpil ve kopya yoluyla işe girmenin kazancının haram olup olmadığı konusunda tartışmalara neden olan açıklamalarda bulunmuştu.
Bozkurt, haksız torpil ve kopya ile işe girmenin haram olduğunu, kul hakkı olduğunu, günah olduğunu vurguladıktan sonra, bu şekilde işe giren kişinin emeğine bakılacağını ve emeği karşılığı aldığı maaşın işe giriş şeklinden ayrı değerledirileceğini, bu sebeple elde edilen kazancın 'helal' olduğu görüşünü paylaşmıştı.
Bu görüş bir çok tartışmayı da beraberinde getirdi.
Kopya çekerek elde edilen kazanç helal mi?
İdris Bozkurt, Diyanet TV’de "Diyanet’e Soralım" adlı programda çok tartışılacak açıklamalarda bulunur.
İddiaya göre; Bir izleyicinin "Üniversitede bazı sınavlarda kopya çektim, kazandığım maaş helal mi?" sorusuna yanıt veren Bozkurt,
"Kopya çekmek hak gaspıdır ve hırsızlıktır. Ancak, bu şekilde elde edilen iş sonucunda yapılan mesai ve elde edilen kazanç haram değildir." dedi. Bozkurt, kopya çekmenin ahlaki olmadığını belirtirken, emek karşılığında elde edilen maaşın helal olduğunu savundu.
Bozkurt, torpil yaparak işe girme konusunda da benzer bir değerlendirme yaptı. Liyakate dayalı olmayan bir işe girişin etik olmadığını belirten Bozkurt,
"Hakkı olmayan bir işe girilse dahi, o işte yapılan çalışmanın karşılığı olarak alınan maaş helaldir."şeklinde konuştu. Ancak, hak etmediği bir göreve gelen kişinin işin gerekliliklerini yerine getirememesi durumunda, durumun değişebileceğini iddia etti.
Gencin sorusunu ve cevabı aynen paylaşalım:
SORU: "Üniversitede bazı sınavlarda kopya çektim ve mezun oldum. Acaba mesleğimi yaptığımda kazandığım maaşa bir sıkıntı, halel gelir mi?"
CEVAP: “Kopya çekmek, hak etmediğimiz bir şeyi elde etmeye çalışmaktır, bir bakıma hak gaspıdır ve hırsızlıktır. Bunu tasvip etmek, takdir etmek mümkün mü? Vicdanlı hiç kimse bunu kabul edemez. Dolayısıyla kopya çekmeyi teşvik etmek, bunun üzerinde maddi manevi hatta belli bir makamı, mevkiyi, konumu elde etmek, o hırsızlığın basamaklarını aşarak elde edilmiş bir sonuçtur.
Yapılan iş haksız bir kazanımdır. Fakat bunun üzerine bir iş bulunmuş ve iş neticesinde de bir mesai sarf ederek elde edilmiş kazanç, haram olarak değerlendirilemez. O ayrı bir şey. Karıştırmamak lazım. Yapılan iş yanlıştır fakat yaptığımız işin karşılığında emek vererek aldığımız maaş helaldir."
Evet iddia bu. Tartışmaların arttığı konu da tam bu merkezde başlıyor. Gasp, hırsızlık, kopya, haksız torpil ile bir işi, bir makamı almanın haram ve büyük günah olduğu konusunda şüphe yok. Farklı düşünen de yok.
Kişi, gerekli şartları taşımadığı, hak etmediği veya daha layık olan, hak eden birileri bulunmasına rağmen, bazı kimseleri aracı kılarak, ya da bir yolunu bularak hak etmediği bir yere gelmesi, bir işe girmesi, bir makama ulaşması dinen caiz değildir. Büyük günahtır. Kul hakkıdır. Kamu hakkıdır. Bu bir zulümdür. Bunda şüphe yok. Farklı birşey idddia eden de yok.
Peki bu kişinin haksız bir şekilde girdiği işte, emek ve mesai karşılığında aldığı maaş helal olur mu? İşte asıl mesele bu. Asıl problem burda.
Probleme dair yorumlar
Fıkıh uzmanları tarafından; Kişinin hak ettiği halde hakkını alamadığı durumlar için torpil yapmanın caiz olduğu söyleniyor. Bu fetvanın altını çizelim; kişinin hak ettiği ama hakkını alamadığı durumlarda torpil, araya adam koymak caiz, denmiş. Ancak, bu durumda, kişinin sadece kendi hakkını koruma amacı taşıması gerektiği vurgulanmış.
Ayrıca referans ile torpili de birbirine karıştırmamak lazım.
Şu nokta da çok önemli: bu hakka da kişi kendi karar veremez. Yetkililer ve yerine getirilen şartlar bu hakkı ona tanımış olmalı. Aslında bu duruma torpil demek doğru olmaz. Bu hakkını savunmaktır. Buna da itiraz edileceğini düşünmüyoruz.
Asıl problem şu: Başkasının hakkına girerek, kamu hakkına girerek, soruları çalarak, kopya çekerek, torpil vesaire ile bir işe bir makama gelinirse, bu işte yapılan emek ve mesai sonucunda alınan maaş helal olur mu?
Özel iş ile kamu işini de ayrı değerlendirmek gerekmiyor mu?
EL-CEVAP: Her ne kadar İdris Bozkurt hocamız gibi düşünen ve fetva veren hocalarımız olsa da biz her iki durumun da helal olmadığı görüşündeyiz.
Nedir bu iki durum?
1- Başkasının hakkını gaspederek, kamu hakkına girerek, torpil, kopya veya başka yollarla hak etmediği yere gelenler büyük günah işlemişlerdir. Hangi gerekçe ve sebeple olursa olsun, yaptıkları kesinlikle haramdır.
2-Başkasının hakkını gaspederek, kamu hakkına girerek, torpil, kopya veya başka yollarla hak etmediği yere gelenlerin, o işte çalışmaları ve emekleri sonucu aldıkları maaşa helal denilemez.
Avamın anlayacağı şekilde bir kıyas yapalım: Kişinin abdesti yok. Abdest almadan camiye gitti. İmama uydu. Camaatle namaz kıldı. Bu kişinin namazı olur mu? O kadar emek verdi, mesai harcadı, gerekeni yaptı. Namazın sevabını, maaşını alabilir mi? Namazın en önemli şartı olan abdesti yerine getirmediği için kıldığı namaz da boşa gitmiştir. Hatta bunu bilerek yaparsa, abdestsiz namaz olur inancıyla kılarsa, imanını bile tazelemesi gerekir.
Bunun gibi bir işin ve makamın ücreti, hak çiğnemeden, hak gasp etmeden ve gereken şartlar yerine getirilince kişiye helal olur. O kişinin haksızlık ve gasp sonrasında o işte emek etmesi, maaşı ona helal kılmaz. Buna helal diyebilmek için Kuran-ı Kerim'den ve Peygamber Efendimiz'in sünnetinden delil getirmek mümkün değildir.
Bir kıyas daha yapalım. Bir hırsız bir araba çaldı. Sonra bu araba ile taksicilik yaptı. Gece gündüz çalıştı. Emek verdi. Şimdi bu hırsızın çaldığı araba aracılığı ile elde ettiği kazancına helal diyebilir miyiz?
Kumar sonucu elde edilen para ile bir iş kurulsa. Bu işten elde edilen kazancın helal olduğu söylenebilir mi? Kumar parası sadaka ve zekat olarak verilse, bu işten sevap elde edilebilir mi? Tabiki hayır!
Buna helal demek, bir çok hırsızlığa, haksızlığa, gaspa da kapı açmaz mı?
Sonuç olarak; Kul hakkına, kamu hakkına girilerek, hırsızlık ve gasp yolu ile elde edilen makam ve işten dolayı işlenen günahın affı için en önemli şart o hakkın sahibine iade edilmesi gerekir.
Bunun için yapılacak en güzel şey o işten el çekmektir. Bu şekilde memur olan istifa etmeli, bu şekilde göreve gelen görevi bırakmalı, o işten elini çekmeli. Sonra da tevbe etmelidir.