İşin ilginç yanı, vitaminlerin keşfi laboratuvarlardan değil, tavuk kümeslerinden çıktı. 1800’lü yılların sonlarında Hollandalı doktor Christiaan Eijkman, tavukları beyaz pirinçle beslediğinde hastalandıklarını ama kepekli pirinç yediklerinde sağlıklı kaldıklarını fark etti. Bu da besinlerin içeriğinde fark yaratan bazı özel maddeler olduğunu düşündürdü.
Aynı dönemde Japon denizcilerde benzer semptomlar gözlemlenince, beslenme ile hastalıklar arasındaki ilişki daha da netleşti.
Vitamin Kelimesi Nereden Geldi?
1900’lü yılların başında Polonyalı kimyager Casimir Funk, bu özel maddelerin sağlıklı yaşam için vazgeçilmez olduğunu savundu. Funk, “hayat için gerekli” anlamındaki “vital” kelimesiyle, azot içeren maddeleri ifade eden “amine” kelimesini birleştirerek “vitamine” sözcüğünü türetti. Sonraki yıllarda bu kelimeden “e” harfi atıldı ve bugün bildiğimiz “vitamin” terimi ortaya çıktı.
Harflerle İsimlendirme Nasıl Başladı?
İlk vitamin keşfi, 1913 yılında Amerikalı bilim insanı Elmer McCollum’un süt yağında büyümeyi sağlayan bir maddeyi fark etmesiyle oldu. Bu maddeye “yağda çözünen faktör A” adı verildi. Ardından bulunan suyla çözünebilen başka bir maddeye de “faktör B” denildi. Zamanla bu maddelerin vitamin olduğu anlaşılınca, isimlendirmeleri basitleştirildi ve doğrudan “A vitamini”, “B vitamini” gibi harflerle anılmaya başlandı.
Alfabetik Sıralama Her Zaman Tutmadı Mı?
1920’li yıllarda İngiliz biyokimyacı Jack Drummond, vitaminlerin isimlerinin karışıklık yaratmaması için harf sistemini önerdi. Ancak bu sistem zaman içinde tutarsızlaştı. Örneğin, “B vitamini” ilk başta tek bir madde sanılıyordu. Sonradan bu grubun aslında sekiz ayrı maddeden oluştuğu anlaşıldı: B1 (tiamin), B2 (riboflavin), B3 (niasin) ve devamı geldi.
Böylece her biri numaralandırıldı ama alfabetik sıra da biraz karıştı. Bazı harfler atlandı, bazıları daha sonra eklendi.
K Vitamini Neden K Harfiyle Anılıyor?
Vitaminlerin harf sıralaması K harfine kadar geldiğinde işler daha da ilginçleşti. 1929’da Danimarkalı bilim insanı Carl Peter Henrik Dam, kanın pıhtılaşmasını sağlayan bir maddenin keşfini yaptı. Bu vitaminin adı alfabetik sıraya göre “F” ya da “G” olabilirdi ama öyle olmadı. Çünkü Dam, bu maddenin pıhtılaşma üzerindeki etkisine odaklanmıştı ve Almanca'da "koagülasyon" kelimesinin baş harfi olan “K”yi kullanarak ona "K vitamini" adını verdi.
Yani burada işin içine hem bilimsel fonksiyon hem de dilsel etki girmiş oldu.
Neden D, E, F Vitaminleri de Var Ama Her Harf Yok?
Alfabetik sıralama başta mantıklı gibi dursa da zamanla birçok vitaminin ya aslında başka bir vitaminin parçası olduğu anlaşıldı ya da geçerliliği yitirildi. Örneğin F, H ya da J vitaminleri olarak adlandırılan bazı maddeler ya başka bileşiklerle birleştirildi ya da artık vitamin sayılmıyor.
Bazı vitamin isimleri de hiç kullanılmadı çünkü araştırmalar sonucu o maddelerin vitamin olmadığı ya da başka maddelerle aynı görevi gördüğü ortaya çıktı.