YENİCE BELDESİ
Yenice Kasabası, İnegöl’ün batısında ve Uludağ’ın kuzeydoğu eteklerinde yer alır. Arazisinin bir kısmı, ovadadır. Bir bölümü de Uludağ’ın engebeli eteklerinde yer alır. Tarihî süreç içinde nüfus yapısı, çok değişmekle birlikte çok eski bir yerleşim alanıdır. Kasabanın tam orta yerinden Kavak-Deresi geçmekte ve yerleşim alanını ikiye ayırmaktadır.
Bitki örtüsü ve su kaynakları itibarıyla çok zengindir. Topoğrafik yapı, cezbedicidir. Yenice Kasabası, ana kucağına yerleşen çocuk misali, Uludağ’ın göğsüne yaslanmıştır. Belediyece belirlenen simgesi de Çilek ve Uludağ siluetidir.Mevcut yapısı itibariyle kasaba nüfusu, Balkan kökenli göçmenlerden oluşmaktadır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra bu yörede yaşayan Rumlar ile Batı Trakya’da yaşayan Türkler arasında mübadele edilmiş ve belde nüfusu –çoğunlukla-göçmenlerden oluşmuştur.
Geçimleri, tarım ve ziraata dayalıdır. Çilek ağırlıklı olmak üzere meyve ve sebzecilik son derece gelişmiştir. Geniş ölçüde kavakçılık da yapılmaktadır. Son yıllarda belediye yetkililerinin yaptığı cesur atılımlar sayesinde kasabanın fizikî yapısı, tamamen değişmiştir.
Önce beldenin merkezine geniş bir alan üzerine belediye hizmet binası inşa edilmiştir. Belediye hizmet binasında bir de halk kütüphanesi, tesis edilmiştir. İnegöl’lü avukatlardan Merhum Mehmed Alemdaroğlu’nun zengin kitaplığı, bu kütüphaneye aktarılmıştır.
Yenice Kasabası, üç mahalleden oluşmuştur. Bunlar, sırasıyla: Orta Mahalle, Dere Mahallesi ve Güney Mahallesi’dir. Bunlardan Orta Mahalle’de Merkez Camii, Güney Mahallesi’nde ise Yeşil Cami bulunmaktadır. Merkez Camii, yıkılmış, yerine yörede bir başka örneği bulunmayan modern tasarımlı ve alt katı pasaj olan büyük yeni bir cami inşa edilmiştir.
Belediye Başkanlığı’nın rasyonel çalışmaları sayesinde kasabayı, İnegöl şehir merkezine bağlıyan yol, genişletilmiş ve kasaba-içi yollar dâhil asfaltlanmıştır. Kasaba dâhiline bir daimi pazar yeri ve terminal tesis olunmuş, halka açık parklar düzenlenmiştir. Gülpınarı mevkiinden alınan kaynak suyu, terkos sistemi ile bütün kasabaya dağıtılmış ve her ev bu hizmetten fiilen yararlanma imkânı bulmuştur.
Ayrıca, sulamada kullanılmak üzere derin artezyen kuyuları da açtırılmıştır. Eski köy yeri ve çeşmeler adı verilen yerleri sulamak üzere gölet yapımı gerçekleştirilerek sulu tarıma geçilmiştir.Konut yapımını sağlamak üzere kooperatifleşme çalışmalarına önem verilmiştir. Bulgaristan’dan gelen göçmenler için yapılan toplu konutlara ilaveten yeni konut alanları için imar planında revizyon çalışmaları başlatılmıştır.
Yenice Beldesi, İnegöl’ün batısında ve şehir merkezine 10 kilometre mesafede bir kasabadır. Uludağ ve Çilek, beldenin sembolüdür. 1990 yılı genel nüfus sayımına göre belde, 800 hanedir. Nüfusu, da 3500’dür. 2000 yılı genel nüfus sayımına göre ise 4869’u kadın ve 5131’i erkek olmak üzere toplam belde nüfusu, 10.000 kişi olmuştur.
Yenice Kasabası ve yakın çevresi, ana kucağına alınmış bebek misali, Uludağ’ın göksüne yaslanmıştır.Coğrafî konumunun bu özelliğinden dolayı; ilk çağlardan bu yana daima, bu yöre, cazibe merkezî olmuştur. Zira bitki örtüsü yönünden çok zengin ve de çeşitlidir; av hayvanları, boldur. Memba su kaynakları, hem çoktur hem de sertlik dereceleri çok düşüktür.
Yakın çevrede yer alan-Edebey-Çiftlik/Kızılsaray, Baba Sultan/ Babaylar, Akıncılar/Kadimi, Kozören/ Aktarma gibi tarihî nitelik taşıyan yerleşim alanları, daima yönetici kadroların dikkatini çekmiştir. Osmanlı’ların kuruluş devrinde bu yöre, beylik-koyunlarının yayılma alanı olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle yörede oluşturulan ilk köye, Çoban Köy adı verilmiştir. Uzun yıllar padişah hassı olarak tasarruf edilmiştir.
Yenice yöresi, İnegöl’ün fethinden itibaren, stratejik durumu dolayısıyla, yöneticilerin dikkatini çekmiş ve beylik koyunlarının yayılma yeri olarak değerlendirilmiştir. Yörede ilk tesis edilen yerleşim alanı da Çoban Karyesi adını almıştır. Hükümdarın tasarrufunda bulunan bu yöre, resmî belgelere padişah-hassı olarak tescil olunmuştur.
Amasya Emirliği’nin nüfuzlu ailelerinden Hacı Şadgeldi soyuna mensup İsa Bey ile Sungur-zâde soyuna mensup Yahşî Bey, Birinci Kosova Savaşı için Yıldırım Beyazıt’in komutasındaki askerî birliğe katılmışlardır.Muharebeden sonra, memleketlerine döndürülmeyen İsa Bey’e; günümüzde İsaören veya İsaviran adı verilen köy, dirlik olarak tahsis edilmiştir ki, bu zat, İshak Paşa’nın dedesidir.
Bundan dolayı, İshak Paşa, tarih kitaplarında İsa Bey-zâde diye anılmaktadır. Yahşî Bey’e de Yenice yöresi, önce, dirlik olarak verilmiştir. Yapılan bu tahsis işleminden sonra padişah-hassı olan ve ilk devirlerde Çoban Karyesi diye isimlendirilen bu yöre, Yahşî Bey’e mülk olarak verilmiş ve köy de Yahşî Bey Karyesi adını almıştır. Bu yöre Yenice-Karyesi adıyla Hamza Bey’in çocuklarına ve bir kaç nesil boyunca torunlarına -müşterek mülk olarak- intikal eylemiştir.
Böylece Yenice yöresi, genelde, mülk statüsünde iken vakıf statüsüne geçmiştir. Üç asır kadar bu statüde idare edilen Yenice Karyesi, devlet yönetiminde meydana gelen zaaflardan dolayı, 1839 yılında ilan edilen Tanzimat-Fermanı’na dayalı olarak statü değişikliğine uğramıştır.Ortaya konan yeni yapılanmaya göre yönetimde önce eyâlet, sonra da vilayet sistemine geçilmiş ve 1865 yılından itibaren de yönetim birimi olarak Nahiye ve Bucak’lar kurulmuştur.
İşte bu yeni yapılanma sürecinde İnegöl Kazası’na bağlı iki nahiye oluşturulmuştur ki bunlardan biri, Yenice Nahiyesi diğeri ise Domaniç Nahiyesi’dir. Şüphesiz bu idari yapılanma sürecinde eski statü, ortadan kaldırılmıştır.
Yörenin, hem nüfus yapısı hem de ekonomik yapısı değiştirilerek ipek ve dokuma sanayiine dayalı yeni bir ortam hazırlanmıştır. Başta Yenice ve çevresi olmak üzere Cerrah ve çevresi de ipek böcekçiliğine ve de dokumacılığa yönlendirilmiştir.
Bu ekonomik değişime paralel olarak nüfus da hızla değişmiştir. Rum asıllı tebaa, Yenice yöresinde Ermeni asıllı tebaa da Cerrah yöresinde toplanmıştır. Bursa’ya yerleşen yabancı iş adamlarınca ve de kendi devletimizce desteklenen bu ekonomik faaliyet, kısa süre sonra meyvesini vermeye başlamış ve İnegöl, gayr-i müslim unsurların ekonomik baskısına maruz kalmıştır. Kefere Yenice’sinden Günümüz Yenice’sine Yenice ve Cerrah’da oluşturulan Rum ve Ermeni kolonisi, kazandığı ekonomik üstünlüğe ilaveten, elde ettikleri idari ayrıcalıklardan da yararlanarak yörede geniş söz sahibi olmuşlardır.
1870 yılından itibaren İnegöl’de oluşturulan belediye çalışmalarına da bu Gayr-i Müslimler, daima, ağırlıklarını koymuşlardır. Kurtuluş Savaşı’nda bu gayr-i müslim unsurlar, maalesef işgalci Yunan kuvvetlerine destek vermişler ve Domaköy katliâmına sebep olmuşlardır. Ancak, Gâzî Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Kurtuluş Savaşı, kazanıldıktan sonra, mübâdele yoluyla Yenice ve Cerrah’taki gayr-i müslimler, Yunanistan’a gönderilmişlerdir.
Boşalan Yenice Köyü’ne, Batı Trakya’dan gelen göçmenler, iskân edilmiş; Cerrah Köyü’ne ise Selânik ve Karacaovalı göçmenler yerleştirilmiştir. Bu nedenle, Günümüzde her iki köyde yer alan çekirdek nüfus, Balkan kökenli göçmenlerden oluşmuştur. İnegöl yöresinde Hamza Bey ile ilgili ikinci bir Yenice Köyü daha vardır ki bunu, Kefere Yenice’sinden ayırmak için bu köye, Ahî Karyesi veya Yenicemüslim Karyesi adı verilmiştir. Günümüzde bu köy,Küçük Yenice adıyla yâd edilmektedir.
RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN
DERLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN AYHAN BAYRAKTAR