Kulüpler Birliği Vakfı Başkan Yardımcısı Erol Bedir 01.05.2018 tarihinde yaptığı bir açıklamada Türkiye’de, 12-13 milyon civarında futbol oynayabilecek erkek potansiyel, 127 profesyonel ve 350 BAL (Bölgesel Amatör Lig) takımı bulunduğunu belirtti.

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ise 07.12.2020 tarihinde TBMM’deki bir soru önergesine “28 Eylül 2020 tarihi itibariyle ülkemizde profesyonel futbolcu sayısı 3.808’dir” cevabını verdi.

Görüldüğü gibi günümüzde futbolu meslek edinmek isterseniz, ülkemizdeki 12-13 milyon civarı futbol oynayabilecek erkek potansiyel arasından 127 profesyonel takımdan birinde yer bulan 3808 kişiden biri olmak istiyorsunuz demektir.

Beşiktaş takımının eski futbolcularından Metin Tekin bir röportajında; “Yüzbinlerce çocuk mahallelerde top oynamaya başlıyor. Bu korkunç bir yarış. Önce sokakta, sonra mahallede eleniyorlar. Daha sonra üst düzeye giderken daha elit antrenörler tarafından eleniyorlar. Bunlardan 30-40 tanesi futbolcu oluyorlar. Belki beş on tanesi güzel para kazanıyor” diye tanımlıyor futbolcu olabilmeyi.

Can Kozanoğlu “Sahanın ortasına atlayıvermek öyle kolay iş değildir elbette. Önce aile durumunu halletmek gerekir. Profesyonel futbolculuğun nimetlerine uyanmış bir aile, özellikle de baba söz konusuysa iş kolay. Ama evdekiler ve yine özellikle baba topçu olacağına adam ol diye düşünüyorsa eyvah!”163 şeklinde dile getirir.

Baba olaya sıcak baksa da yine “Eyvah” lık bir durumdur aslında. Babaya “Bak senin çocuk topa çok düşkün, sonra okumaz haberin olsun,” çocuğa ise “Öğlum ben seni hep top oynarken görüyorum, sen ne zaman ders yapıyorsun” şeklinde telkinler ve baskılar başlar. Telkinlerin en önemli, belki de haklı sebebi tabii ki futbolu meslekedinebilen insan sayısının oransal düşüklüğüdür.

1970’li yılların sonuna kadar İnegöl’de futbolcu olmanın yolu, sokak aralarındaki arsalarda, eve yakın çayırlarda mahalle çocukları ile okulunuzun bahçesinde, arkadaşlarınıza göre kendinizin daha iyi olduğunu gösterip mahalle ya da okul takımına girebilmekti.

 Bu ilk kategoriyi mutlaka kendi yeteneğinizle aşardınız. Okul takımı maçları yılda birkaç haftaya sığan birkaç maçtan ibaretti ama yine de
kendinizi oraya atmanız çok önemliydi. Okul takımları haberleri yerel gazetelerde yer alırdı, dolayısıyla siz de isminiz ya da fotoğrafınızla yerel bir gazetede yer alırdınız.

Mahalle takımları ise biraz daha fazla maç yapma imkânı sunardı. Gerek turnuvalar gerekse takımınızın kendi organize ettiği maçlarla futbolun içinde kalırdınız.Mahalle ve okul takımlarındaki beklenti ilçenin amatör takımlarından birine kapağı atmaktır.

Bu, amatör takımlardaki sporcu ve yöneticilerin sizi fark etmesini gerektirir. Bazen onlar sizi görür bazen de siz ne yapar eder kendinizi gösterirsiniz.  Bunun o takımdaki tanıdık bir futbolcu ve yönetici ağabey vasıtasıyla olduğu da olurdu. Mahalle takımları amatör takımların fidanlığıdır.

Derken amatör bir takımdan “Sana Lisans Çıkaralım” teklifi gelir. Bilirsiniz ki bu teklif öyle herkese gelen bir teklif değildir, bu teklifi duymadan mahalle takımlarında futbol hayatını noktalayan birçok insan tanımışsınızdır. Size teklifi getirenler de sizi önerenler de bunu sizden iyi bilirler ve “Aman bizi mahcup etme” telkinleri de arkasından gelir.

Daha yetenekli insanların yer aldığı bir kategoriye geçmişsinizdir artık, ilk antrenörünüzlede amatör bir takımda tanışırsınız. Rekabet edebilmek için daha fazla emek verir, zaman ayırırsınız. Bu çalışıyorsanız işinize, okuyorsanız derslerinize daha az zaman ayırmanız demektir. Ama tercihinizi yapmışsınızdır.

TURHAN ŞAHİN'İN İNEGÖL'DE FUTBOLUN 100 YILI isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.