Özer Yılmaz yazdı

Ticaretin en önemli ögelerinden birisi de ürünlerin üzerlerinde ki etiketleridir. Etiketlerde ürünün özelliği, niteliği, nerede üretildiği, kimin ürettiği, menşei hangi ülke olduğu, ürünün miktarı ve fiyatı belirtilir. Bazı ürünler vardır ki bunlar genellikle günlük tüketilir, bu ürünlerin üzerinde ise sadece ürünün fiyatı yazılı olur. İnsanlar bir ihtiyacını karşılamak için alışveriş mekânlarına gider.

Satın almak istediği ürünü bulmak için o mağaza senin bu mağaza benim ya da o alışveriş merkezi senin bu alışveriş merkezi benim hesabı gezer, durur. Kişiler ihtiyacı olan ürünü bulduğu zaman ürünü satın alır ve alışveriş sürecini sonlandırır. Bütün bunlar ticari hayatın normal akışı içinde olması gereken şeyler. Bazı şeyler var ki ticari hayatın içinde olmasını teehhül etmek istemezsiniz. Bunlar özellikle insanları aldatmaya yönelik şeyler ki bu gibi durumlara acilen müdahale edilmesi gerekiyor.

Tüketicilerin aldatılmasını önlemeye yönelik çalışmaları öncelikle Türk Standartlar Enstitüsü, belediyeler, Ticaret Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı eş güdüm halinde yapması gerekiyor.

Alınmak istenen ürün ile muadili ürünün genellikle kalitesinden önce fiyatına bakılır sonra kalitesi incelenir. İki yönlü karşılaştırmadan sonra alınması gereken ürüne karar verilir. Bir pazarlama tekniği olarak alışveriş merkezlerinde ürünün gramajları düşürülerek ucuza ürün satılıyormuş intibahı verilmeye çalışılmakta.

Özellikle zincir marketlerde, ürünlerin gramajları düşürülerek tüketiciler adeta aldatılmaktadır. Bu yöntemle ürünlere gizli zam yapıldığı apaçık ortada. Bu bir aldatmaca ama etiketlerin üzerinde gramajlar yazılı olduğu için yasal bir aykırılık söz konusu değil ama durum ahlaki ve etik değil. Standart olmayan acayip acayip gramaj miktarları var. Tüketiciler, alışkanlık dolayısıyla bütün paketlerin içerisinde aynı gramaj ürünün olduğunu düşünerek ürünü satın alıyor.

Ekonomi biliminde bu uygulamaya shrinkflation deniyor. Yani gramaj düşürülerek gizli zam yapmak bir pazarlama taktiği olarak uygulansa da bu gerçek anlamda tüketiciyi aldatmaya yönelik ahlaki ve etik olmayan bir yöntemdir. Bu yöntem ile ciddi anlamda mücadele edilmesi ilgili kuruluşların birinci görevi olması gerekiyor.

Ülkemizde serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı her ne kadar yazılıp çizilse de yukarıda belirtilen yöntemlerin dışında yine birçok ahlaki ve etik olmayan uygulamalar var. Bu uygulamalardan birisi de yine ekonomi biliminde skimpflation diye tanımlanan kalitenin düşürülerek ürünün tüketiciye sunumunun yapılması var.

Bu pazarlık tekniğinde de etiketin üzerinde ürünün niteliği her ne kadar yazılmış olsa da yine hukuksal bir sorun olmazsa bile yine ahlaki ve etik olmayan bir durum ortaya çıkıyor. Tüketiciler yeni ürünün, eski ürünün kalitesinde olduğunu düşünerek satın alma işlemini gerçekleştiriyorlar ve burada da yine aldatılma ile karşı karşıya kalıyorlar.

Bütün bu pazarlama tekniklerinin dışında bir uygulama daha var ki o uygulama ise tamamen aldatmaya dönük bir pazarlama tekniği. Anadolu da bir söz var ‘Gelinini göster kızını ver’ misali. Güzel ürün ön tarafa, kötü ürün arka tarafa diziliyor. Ürün alınmak istendiğin de arkada ki kötü ürünler satıcı tarafından tüketiciye veriliyor.

Başka bir uygulama daha var ki, bu ise tamamen hilekârlığın başka bir uygulaması. Kaliteli ürün ile kalitesi düşük iki ürün yan yana ya da arka arkaya tezgâhın üzerine konuluyor. Kalitesi düşük ürünün üzerine ücret etiketi konuluyor, kaliteli ürünün üzerine ise ücret etiketi konulmuyor.

İki ürünün fiyatı aynıymış gibi bir intibahın oluşması sağlanarak tüketiciye sunumu yapılıyor. Tüketici kaliteli ürünü ucuz fiyata aldığını düşünerek ödemesini yaptığında fazla ücret ödediğini görüyor, itiraz etse de iş işten geçmiş oluyor. 

Bütün bu uygulamalar bize tüketicilerin ne kadar korunaksız olduğunu gösteriyor. Gramaj ve kaliteye standart getirilebilirse tüketiciler etiketlerin cazibesine kapılmadan belki o zaman aldatılmadan kurtarılmış olabilirler.