Temel,Dursun İlyas ve Hıdır fidan dikmeye karar vermişler.Dört kafadar bir gün öncesinden kendi aralarında şu görev taksimini yapmışlar.Dursun toprağı kazacak,Temel çam fidanını dikecek ,İlyas çukura toprağı dolduracak ve Hıdır da fidanı sulayacak.

Ertesi gün fidan dikme yerine üç arkadaş gelmiş fakat Temel gelmemiş.Diğer üçü anlaştıkları gibi çalışmaya başlamışlar.Dursun kazmış ancak Temel gelmediği için fidan ekilememiş yeri boş kalmış.Açılan boş çukuru İlyas doldurmuş ve boş toprağı Hıdır da sulamış.
Bu fıkranın bize verdiği mesaj şudur:Bir işin en önemli yönü yerine getirilmezse diğer insanların yaptıkları işler de boşa gider.

Buna şu örneği de verebiliriz.Bir zincirin gücü o zincirdeki en zayıf halkayla ölçülür.Yani zincirinizin halkalarının hepsi 100 kg çekiyor ama halkalardan biri 20 kg çekiyorsa o zincirin gücü 20 kg dır.Diğerlerinin 100 kg çekebilir olmasının önemi yoktur.

Toplum ve kurumlarda böyledir.Eğer bir kurumda çürük bir personel varsa o kurumun gücü zayıflar.

Bilmem dikkatinizi çekmiş midir? 15 Temmuzdan bu yana binlerce FETÖ'cu subay ve polis görevden atıldı.Düz mantığa göre ordunun ve polis teşkilatının zayıflaması gerekirdi.Tam tersine bakıyorsunuz ki terörle mücadelede iç güvenlik ve asayişi sağlamada daha çok başarı elde ediliyor.Çünkü aradaki hain zayıf halkalar, zincirin gücünü azaltıyordu.

Bu işin uzmanları tabii ki daha iyi biliyor ama bizim de duyduğumuza göre bu hain FETÖ'cü subay ve polisler terörle mücadele etmiyor ,tam tersine devlete zarar veriyorlardı.
Sadece askeriye ve polis teşkilatlarında değil devletin bütün kurumlarındaki hainler atılınca kurumlar daha çok iş üreten ve daha dinamik bir hale geldi.

Onun içindir ki İslam dini bundan 1400 yıl önceden münafıkları en büyük tehlike olarak görmüştür.Çünkü karşıdaki düşmanı tanımak kolaydır.Ona karşı tedbir almak da kolaydır.Ama münafıklar öyle değildir.Senin içinde oldukları için onlardan korunmak zordur.Dahası onları tanımak ve ortaya çıkartmak ise daha da zordur.

Kur'an en büyük tehlike olan münafıkları şöyle tarif eder:
-"Bunlar Allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir."(Bakara,9)

-"İman edenlerle karşılaştıkları zaman, "İnandık" derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, "Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz" derler."(Bakara,14)

-"Münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerindendir (birbirlerinin benzeridir). Kötülüğü emredip iyiliği yasaklarlar, ellerini de sıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular; Allah da onları unuttu. Şüphesiz münafıklar, fasıkların ta kendileridir."(Tevbe,67).

Bir de toplumda nankör dediğimiz kesimler vardır.Bunlar, işler yolundayken "Allah Allah "derler.İşleri bitince "Yallah" deyip kaçarlar.Kaçmakla kalmayıp yemek yedikleri kabı da kirletmeye çalışırlar.
Bu nankörlerin bazılarını gül zannedersin.Ama geçen zaman, bunların gerçekte gül değil diken olduklarını ortaya çıkarır.Gül zan ettikleriniz meğerse yıllarca dikenlerini gizlemiş işleri bitince de dikenlerini solan gülün altından çıkartmışlardır.

Bu nankörlerden bazıları da arıya benzerler.Bal yapma (menfaat) dönemleri bitince bal yerine zehirli iğnelerini devreye sokarlar ve acıtırlar.Çünkü ARI İNCitir.

Allah ,Reise uzun ömürler versin.Bu ülkeye öyle bir hizmet ediyor ki bütün münafıkların ve döneklerin maskelerini düşürdü.Gül zan etiğimiz sahte ve solgun yaprakların altındaki dikenleri ortaya çıkardı.İnciten arıların zehirli olduklarını tanımamıza vesile oldu.

Kısacası kimin ne olduğu ortaya çıktı.
Allah seni bu ümmete büyük bir nimet olarak verdi ey Koca Reis!