Yatsı namazını kılıp camiden çıkınca mahalle camimizin dernek başkanının umreden döndüğünü öğrendik."Haydi ziyaretine gidelim" diye bir fikir ortaya atıldı.Bu fikri uygun görüp ziyaretine gittik.Zemzem ve hurma ikramı ile beraber kutsal topraklar sohbetimiz gece yarısını bulmuştu.

Ziyaretçilerin hepsi orta yaş ve üstü olduğu için hiçbirinin cep telefonuyla oynama gibi bir alışkanlığı yoktu. Ondan dolayı o geceki sıcak "son dakika" gelişmesinden hiçbirimizin haberi olmadı.Ta ki eve gelene kadar.Eve geldiğimde genellikle pijamaları giyer öylece oturma odasına giderek çocuklarla beraber oturur sohbet eder veya televizyon izleriz.

Ancak o gece elbiselerimi değiştirme fırsat bulamadan içerden gelen haber spikerinin sesi beni şok etti:"...darbeci askerler Boğaziçi köprüsünü kapattılar....darbeciler Genelkurmayı basıp oradakileri rehin aldılar......tanklar yollarda...v.b.

Daha sonra cami minarelerinden yükselen sela sesleri.Peşinden sokağa çıkmalar.Hani böylesi hikayeler genellikle "Bi uyandım ki kan ter içinde kalmışım .Meğerse rüyaymış" şeklinde biter.Ama o gece ki olayların rüya olmasını çok isterdik, ama rüya değildi. Bal gibi 15 Temmuz Fetö darbe girişimiydi.

Normal hallerde rüya kabusundan insan uyanır derin nefes alır.Ama o gece ki kabus gerçekti ve mümkün olsa kabustan rüyaya geçmek isterdi insan. Yüce Rabbimiz ülkemizi bu büyük felaketten Cumhurbaşkanımızın feraseti ve halkımızın büyük cesareti sayesinde muhafaza etti.

15 Temmuz darbe girişimi bize şu örneği hatırlatıyor.Orman baltadan şikayetçiymiş.Ağaçları kesip yok ettiği için.Ama ormanda ki ağaçları en çok üzen şey baltanın sapının kendilerinden olması.Balta, ormandan kesilen ve yontulan sap ile kuvvetleniyor ağaçlara daha çok zarar veriyor.

Bu örnek gibi bizi üzen de dini kullanarak bu ülkenin ekmeğini yiyen suyunu içen insanları bu ülkeye hain yetiştirip dış mihrakların emrine verilmesidir.Dış mihraklar Fetullah HO CİA ve guruhunu bu ülkenin başına bela ettiler.Fetullah HO CİA ve guruhu baltanın sapı gibi takıldığı baltaya hizmet ediyor kendi ülkesini yok etmeye çalışıyordu.

Öyleyse bu olaylardan (15 Temmuz darbe girişiminden) ders alarak insanlarımıza dini doğru anlatma ihtiyacı doğmuştur.Bugün ülkemizin başına musallat olan örgütler maalesef dini kullanarak ülkemizin başına bela oldular.

İşte Allah'ın demediği ve demek istemediği bir anlamı kendi keyfine göre yorumlayan dine paralel din denir.Paralel din, ayetin Arapça lafzını değiştiremediği için ayetin anlamını bozmuş ve kendi ideolojisine uydurmaya çalışmıştır.

Bilindiği gibi İslam dininin iki kaynağı vardır:Kur'an ve Sünnet.

Paralel yapının/dinin, sünnete/peygambere yaklaşımı ise tam bir felakettir.İslam alimlerinin hadisler üzerindeki çalışmalarını ve hassasiyetlerini bilmeyenimiz yoktur.Aylarca yaptıkları hadis yolculukları ve hadis almada ortaya koydukları ince kuralları hepimiz biliyoruz.Oysa paralel yapı/dini hadis uyduranları bile geride bırakacak yöntemler icat etmişlerdir.Rüya yoluyla Rasulullah 'ı(sav) kullanmak.

Paralel yapı/dini Resulullah'ı (sav) akla hayale gelmeyecek şekilde rüya yoluyla kullanmışlardır.Geçmişte hadis uyduranlar bile hiç değilse gerçek hayatta uydurmuşlardır.Uydurma raviler ihdas etmiş ve kendi menfaatlerine uygun sözleri hadis diye sunmuşlardır.Ama rüya yoluyla hadis almaya kalkışmamışlardır.

Bugün gerçek Müslümanların üzerinde durması gereken ve mücadelesini vermesi gereken en önemli konulardan birisi de insanlarımızı paralel devlet ve paralel dine karşı uyarmaktır.Aksi takdirde hem devletimiz sıkıntıya girer hem de İslam dini aslından uzaklaşıp üç dinin karışımından oluşan ve gerçek hayattan kopmuş tamamen rüyalar dini haline gelir.

UNUTMAYIN: Paralelciler, onların üst akılları ve onlara körü körüne bağlananlar bu dini ne kadar bozmaya çalışırlarsa çalışsınlar Rabbimiz bizlere şu müjdeleri veriyor:

-" Bunlar Allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir"(Bakara,9)

-"(Bunlar) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde,dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir"(Kehf,104)

Ve

-." Şüphesiz o Zikr'i (Kur'an'ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz."(Hicr,9).