AKÇA VE AKTAŞ’IN ANNE HATIRALARI Anneler Günü dolayısıyla Kaymakam Ali Akça ve Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile annelerin önemi ve anneleriyle yaşadıkları, anılarını ihtiva eden bir röportaj gerçekleştirdik. ANNELERİYLE ANILARINI PAYLAŞTILAR Haberimizde, Kaymakam Ali Akça’nın hayatta olan anne ve babasının gurbetçi olması nedeniyle 3 yıl ayrı kalmasını ve özlemini; Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın da 12 yaşındayken babasını kaybetmesi sonrası annesiyle yaşadıklarını okuyabilirsiniz. ANNE, HAYAT DEMEKTİR Kaymakam Ali Akça, anne kavramının kendisi için hayatı ifade ettiğini kaydetti. Hem inanç hem de kültürümüzde anne ve babaların övüldüğünü aktaran Akça; “Anne ebeveyneler içinde de önceliklidir. Çocukluğumuzda duyduğumuz bir Hadisi Şerif var. Peygamberimize soruyorlar övülmeye ve sevilmeye en layık olan kimdir diye. Peygamberimiz cevabı annendir oluyor. Tekrar soruyorlar. Annendir diyor. Üçüncü defa yine annendir diyor. Dördüncü de babandır diye cevaplıyor. Bu önemli, bu mühim… Ebeveynlerimize, ama özellikle de annelerimize karşı saygımızı bir şekilde ifade etmek gerekir” dedi. PEYGAMBERİMİZ NE HİSSETTİ" Tarihe mal olmuş insanların çocukluklarına gitmek istediğini aktaran Akça; “O insanlar o çocukluk döneminde neler yaşamıştır merak ederim, düşünürüm. Empati yapmayı severim. Empati yapmaya çalıştığım insanlardan biri de Peygamberimiz. Peygamberimiz doğmadan önce babası rahmetli olmuş. 6 yaşında seyahat esnasında annesinin rahmetli olmasına şahit olmuş. Annesinin defnedilmesine şahit olmuş. O yaşta Hz.Muhammed’in ruhunda ne tür fırtınalar kopmuş, neler hissetmiş. Zaman zaman anlamaya çalışırım. O yaşlar önemli. Çocukların kırılma yaşları” diye konuştu. GURBETE GİTMEK ZORUNDA KALDILAR “Annesini kaybetmiş tüm çocuklara güç ve sabır diliyorum” diyen Akça, şöyle devam etti: “Çocuk derken illa küçük yaşlarda değil yaş olarak 70-80 dahi olsa sabır diliyorum. Zira biz her zaman annemizin gözünde çocuğuz. Yaşımız kaç olursa olsun. Benim de o yaşlarda anne ve babamdan ayrılığım söz konusuydu. Ailem gurbetçiydi. Almanya’ya çalışmaya gitmişlerdi. İlkokul 1’e annem yazdırdı ama ondan sonra 1, 2 ve 3’te annem-babam yanımda değildi. Onlar sadece tatilde gelirlerdi. 10-15 gün bizle beraber olurlardı. Gelişleri büyük bir mutluluk, gidişleri acıydı. Derin izler bıraktı o yaşlardaki ayrılık. Bize amcamlar, rahmetli anneannemler, babaannemler baktı. Üzerimize titrerlerdi. Ama ne kadar üzerine titrerse titresin hiç kimse annenin yerini tutamaz. İlkokul 4’te 1975 yılıydı kesin dönüş yaptılar. Düşündüler Almanya’ya yanımıza alalım. Baktılar kafalarına yatmadı. Çocuklarımızı Türkiye’de bizim kültürüyle yetişsinler dediler” BİR DİLİM EKMEKLE GELEN MUTLULUK “İlkokul 4, o zaman sokakta oynuyoruz. Çocukların enerjisi bitmez. Çok da acıkırlar. Annem balkondan çağırdı. Ali gelsene dedi. Kapıyı açtım. Bir dilim ekmek. Üzerine yağ sürmüş. Al karnını doyur dedi. Bir yandan ekmeği yiyorum ve düşünüyorum. Dünyanın en güzel unuyla en kaliteli fırınında pişir o ekmeğin tadı olmaz. Bir insanın annesinin olması ne güzel… Sen oynuyorsun, senin aç olmanı düşünüyor. Düşüyorsun, canının acımasını düşünüyor. Ne dizinin kanamasını, ne karnının aç olmasını ister. Onun için anne hayattır derim. Annemin ekmek için beni sokaktan çağırmasını ve o ekmeği sunmasını hiç unutmam.” ÖF BİLE DEMEYİN Akça, açıklamalarını şöyle tamamladı: “Annelik çok mühimdir. Ama çocukların da anne ve babalara karşı duyguları da, vazifeleri de çok önemlidir. Biz Allah’ın direk farzı olarak algılarız. Anneye öf dememeyi… Yaşlılık anına şahit olduğunda onlar senden bir şeyi istediğinde ya da söylediğinde öf bile deme. Anneye babaya öf dememek direk Allah’ın emridir. Namaz, oruç nasıl Allah‘ın emriyse bu da emir olarak öf dememek de bir Allah emridir, bir farzdır” KÖYLERDE ANNELERİMİZİ ZİYARET EDECEĞİZ Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise konuya ilişkin olarak; “Anneliğin babalığın günü bir günde olmaz. Anneler bizim inancımıza göre de çok değerlidir. Sadece bir gün anneler babalar günü olamaz ama biz de bu güne özel bir takım programlar hazırladık. Pazar günü yoğun bir gün. 6 dede pilavı var. Oralarda köylerde en yaşlı annemizi ziyaret edip elini öpüp hediye vereceğim. Bu sene böyle bir planlamamız var” dedi. HEM ANNE HEM BABA OLDU “Herkesin annesi çok değerli olduğu gibi benim annem de çok değerli” diyen Aktaş; “Annem 84 yaşında. Beni 40 yaşında dünyaya getirmiş. Annemin çok büyük sağlık problemi yok ama yaşlılığa bağlı bir takım rahatsızlıkları var. Babamı 12 yaşında kaybettim. O benim için hem anne hem de baba oldu. Babam vefat ettiğinde büyük ablam evlenecekti, düğün üzeri vefat edince 1 yıl ertelendi. Ben ondan sonra hep annemle beraber yaşadım” “Çok anılarımız var. Babam vefat ettikten bir süre sonra 4 yaşında bir çocuk traktör altında kaldı. Vefat etti o çocuk. Beni de şahit yazdılar. Şahit olmamak için hüngür hüngür ağladım. O korkuyla uzun süre annemin yanında yattım” ifadelerini kullandı. YÜZÜMDE PARA GEZDİRİRDİ Aktaş, annesi ile ilgili anılarını paylaşmayı sürdürdü: “Ortaokul, lisedeyken sabah namazı konusunda biraz gevşek davranırdım. Yüzüme su atadı. Kalkmazsam para gezdirirdi. Ben parayı almaya çalışırken; önce namaz sonra para derdi. Belki çocuğu teşvik amaçlı bir davranıştı. Ama şükür bugün namazımıza devam ediyorsak bunda annemin emeği çoktur” ANNE İÇİN YATAY GEÇİŞ “Üniversiteyi kazanınca yurda yerleştim. Artık ayrılacağım. Ben de geleceğim dedi. Ağlıyordu. Nereye geleceksin, yurtta nasıl kalacaksın" Orada bir ev tutalım derdi. Eskişehir şurası sık sık gelirim derdim. Ben annem için Uludağ Üniversitesine yatay geçiş yaptım. Bursa’ya gidip geldim. Eskişehir’den haftada 3 kez geldiğimi bilirim” BİR KEZ BAŞKANLIĞA GELDİ “Annem düştüğü için sırtında eğilme söz konusu. Çok merdiven çıkamıyor. Bir gün dışarıdayken Pınar Hanım aradı. Başkanım iki teyze var sizi bekliyor. İlla görüşmek istiyor. Gelemem dedim, çok önemli, acil gelmelisiniz dedi. Hemen geldim. Bir girdim içeri annem ve bir teyze oturuyor. Sadece o zaman geldi. İlk kez gelişiydi. Merak ediyorum nerede çalışıyor ondan geldim dedi” İY Kİ İMAM HATİP’E GÖNDERDİ “Okumam için çok mücadele etti. Annemin teşviki ile okudum. 4.sınıfta hocam ne olacaksın dedi. Hoca olacağım dedim. Kim dedi diye sordu. Annem dedi dedim. Babamı kahvede yakalamış yenge çocuğun aklını çeliyor, hoca olacağım diyor demiş. Babama şikayet etmiş. İlkokulu bitirdiğimizde 2 arkadaş İmam Hatip’e gittik. Allah razı olsun bizi oraya gönderdi”