Yüzyıllar boyu süren göçler ve yerleşimler, Aşağıballık Köyü'nü nasıl şekillendirdi? Köyün kuruluşundan bugüne kadar olan serüvenini keşfedin.
Tarihin İzlerini Taşıyan Topraklar
Coğrafi Konumunun Önemi
Aşağıballık Köyü, Domaniç dağları ile Ahî Dağı'nın buluşma noktasında, İnegöl'ün güneydoğusunda yer alan stratejik bir plato üzerinde konumlanmıştır. Bu coğrafi konum, köyün tarih boyunca önemli bir geçiş noktası olmasını sağlamıştır.
Balkan Göçmenlerinin İzleri
Köyün sakinleri, 1876-1877 Türk-Rus Savaşı sonrası Anadolu'ya göç eden Balkan muhacirleridir. Bu göçmenler, Bulgaristan'ın Şumnu ve Osman Pazarı bölgelerinden gelerek Aşağıballık'ta yeni bir yaşam kurmuşlardır.
Kurucu Aileler ve Köyün Oluşumu
Köy, Akakuş ve Beyhan aileleri gibi kurucu ailelerin etrafında 1885 yılından sonra şekillenmeye başlamıştır. Köyün yerleşim alanı olarak seçilmesinde, yürük yollarının ve stratejik konumunun büyük etkisi olmuştur.
Yürük Yollarının Kesişim Noktasında
Aşağıballık Köyü, İnegöl'e giden eski yürük yollarının üzerinde yer alır. Bu yollar, Tahtaköprü ve Yeldeğirmen Tepe gibi stratejik noktalardan geçerek İnegöl Ovası'na ve çevre kervansaraylara ulaşmaktadır. Köyün bu konumu, tarihte önemli bir geçiş ve ticaret merkezi olmasına yol açmıştır.
Aşağıballık Köylü olan Recep Akakuş Hocanın kaleminden Aşağıballık
AŞAĞIBALLIK KÖYÜ TARİHİ VE İSMİ
Dünyaya geldiğim köyün adı, “Aşağıballık” tır. Köy, adını yörede yetişen “Ballıca” cinsi meşe ağacından almıştır.
Köy camiinin ön bahçesinde yer alan ve uzun yıllar Çitli Köyü çobanlarının eğrek yeri olarak kullanılmış olan bu ulu ballıca meşesi, 1948 yılına kadar köy camisinin minaresi olarak hizmet görmüştür.
Üç çatallı iri ve güçlü gövdesi üzerinde yükselen bu ballıca meşe ağacına bir ağaç merdevenle çıkılır; takriben 10 metre yükseklikte oluşturulan ahşap bir platformda her gün beş vakit ezan okunurdu.
Aşağıballık Köyü, halk arasında “93 Muharebesi” diye anılan 1976-1977 Türk-Rus Savaşı sonrasında Bulgaristan’ın Şumnu vilâyetine bağlı Osmanpazarı Kazası “Bekçiler Köyü’”nden göç eden bir gurup göçmen, Varna Limanı’ndan deniz yoluyla İstanbul’a gelmiştir.
Başlarında dedemin ağabeysi Hacı Ali Pehlivan’ın bulunduğu bu göçmen gurubu, devletin oluşturduğu iskân komisyonu aracılığı ile İnegöl coğrafyasına yönlendirilmiş ve o yıllarda mezrea niteliği taşıyan ve de yerli köylerden Çitli köyü çobanları tarafından eğrek yeri olarak kullanılan bu günkü yerine iskân edilmişlerdir.
Köy’ün kurucu âilesi
Köy’ün kurucu âilesi, “Hacı Pehlivan ” lakabı ile anılan Ali Ağa ve kardeşi dedem İbrahim Ağa’dır. Köyü oluşturan diğer âileler ise sırasıyla: Hacı Osmanlar – İsmailler - Yalnız Mehmetler- KaradedelerSelimler-Köseler-Sağır oğulları-Kara Mustafalar-Kara VeysellerMuratlar-Nasıflar-Kumarcılar-Kara Mehmet Ali’ler-Küçük Aliler-Ak Osmanlar- Dâyiller-Domançliler ve Bahariyeliler gibi Değişik lakaplar ile anılırdı.
Ancak 1934 yılında soy adı kanunu çıkınca bu lakaplar, yavaş yavaş unutulmuştur. Vukû bulan bir heyelân sebebiyle yeri değiştirilen mühâcir kökenli Yukarıballık Köyü’ünden 7-8 hane, Aşağıballık Köyü’ne gelip yerleştiği için köyün nüfusu, artmıştır.
Bir kaç âile de Domaniç’ ten ve de Bahariye Köyü’nden Aşağıballık Köyü’ne gelip yerleşmiştir. Bununla birlikte aynı yöre insanı oldukları için örf ve âdetleri, yek diğerinden çok farklı olmadığı için sosyal hayatta kaynaşma zor olmamıştır. Ancak ülke çapında diğer köylerde olduğu gibi 1950 yılına kadar Aşağıballık köylüleri de, dışa kapalı bir hayat yaşamışlardır.
Şehir ve kasabaya, ya hukûkî bir dava dolayısı ile gitmişlerdir. Yahut da giyecek, tuz, gaz ve çarık gibi zarûrî ihtiyaçlarını temin etmek üzere; bir kaç haftada bir kerre kasaba ve şehre inmişlerdir. Bir de skerlik dolayısı ile, geçici olarak, köy dışına çıkmışlardır.
Nâdiren bir başka köye kız vermişler veya kız almışlardır. Söz gelimi: Aşağıballık’lılar, Nahiye merkezi olan Tahtaköprü’ye kız vermişler ve oradan kız almışlardır. Bozçarmut ve Türklerkonağı köylerinden kız almışlar ise de bu köylere kız vermemişlerdir.
1950’li yıllara kadar, köye, şifâhî kültür hakim olmuştur; iki-üç kişinin dışında köyde okur-yazar kimse yoktur. Köylüler, resmî işlemlerini mühür ve parmak izi kullanarak halletmişlerdir.
Köyde ilk okul, Amerikan-Marşal yardımı çerçevesinde, ancak, 1955 yılında “BarakaOkul” olarak açılabilmiştir. o yıla kadar, sosyal tesis olarak, köyde sadece cami bulunmaktadır.
Dikkati çeken hususu, köy camii, sosyal tesisli bir yapı olarak inşa edimiştir.
Bir bölümü mescid olan bu yapının kuzey cephesi, kot farkından yararlanılarak üç katlı olarak inşa edilmiş ve bu katlardan bodrum kat, misafirlerin hayvanları için “dam” olarak dizayn edilirken diğer katlar, köy odası, misafirhane ve heyet odası olarak düzenlenmiştir. “Mektep” ismi ile de anılan “köy-odası”, köylülerin sohbet yeri olarak kullanılırdı.
Her akşam, yatsı nazmından sonra geç vakte kadar köylüler, burada kendi aralarında sohbet ederler ve bilgi paylaşımında bulunurlardı. Kadınlar da her akşam tarladan eve dönüklerinde su almak bahanesiyle, çeşme veya kuyu başlarına koşarlar; burada konuşup aralarında bilgi paylaşımında bulunurlardı.
Köydeki yönetim, muhtar ve idare heyetini oluşturan “azâ”lar tarafından üstlenilmiştir. Ayrıca ücret karşılığında köy halkına hizmet veren köy-korucusu, köy-kahyası, köy -çobanı ve de köy-sığrtmacı bulunurdu. Akşam olduktan sonra köyün ana giriş kapısı, köy korucusu tarafından kapatılır ve muhtarın bilgisi dışında köye yabancı bir kimse alınmazdı.
Aşağıballık Köyü’nde yaşanan ekonomik hayata gelince; Aşağıballık köylüsü, gerçekten çok çalışkandı; köy arazisinin yetersizliğini, yakın çevresinde yer alan Çitli, Hamamlı ve Muzal köylülerine ait arazileri ortakçılık yoluyla işleterek bu açığı kapatmaya çalışırlardı.
Başta buğday, mısır, arpa, yulaf ve çavdar olmak üzere; her çeşit tarım ürününü yetiştirirlerdi. Meyva olarak da başta erik olmak üzere; armut, ayva, vişne, kiraz ve üzüm yetiştirilmiştir.
Hayvanlardan da kara sığırı, keçi ve koyun beslenmiştir. 18 kişiden oluşan geniş âilemiz içinde kuzu çobanlığı yapmak da bana düşüyordu. âilemiz içinde mektep-medrese görmüş her hangi bir kişi yoktu. Ancak üç ağabeyim de askere gittiklerinde; asker ocağında Türkçe okuyup-yazmayı öprenmişlerdi.
Merhum pederim, dindâr bir kişiliğe sahip idi. Beş vakit namazını camide cemaatle kılmaya aşırı derecede özen gösterirdi. Sabah namazını kılmak için camiye giderken bekâr olan hane halkını mutlaka kaldırır; evli olanların kapısı önünden geçerken onlara da - uyarı mahiyetinde olmak üzere –seslenirdirdi. Köy hocası, bizim âile fertlerimiz arasındaymış gibi değerlendirilirdi.
Aşağıballık Köyü, İnegöl’ün güneydoğusunda ve Domaniç dağları ile Ahî Dağı’nın yekdiğerine yaklaştığı mahalde yükselen bir plato üzerinde yer almıştır. İnegöl’ün güneydoğusunda ve Domaniç-İnegöl bağlantı yolunun bir kilometre doğusunda bulunur.
İnegöl şehir merkezine uzaklığı 15 kilometredir. Söz konusu platonun bir tarafından Mezit Deresi akarken diğer tarafından da Çepel ve Oylat derelerinin oluşturduğu Çamlık Deresi akar.
Ancak, hem Aşağıballık hem de Yukarıballık köylerinin konuşlandığı bu plato, topoğrafik yapısı nedeniyle sakinlerini her iki akarsudan da mahrum bırakmıştır.
Köyün konuşlandığı arazi, ormandan açılarak elde edilmiştir. Erozyona açık bir nitelik arzetmektedir. Derin vâdiler ile yekdiğerinden ayrılmıştır. Bitki örtüsü, baltalık adı verilen meşeliklerdir. Su kaynakları bakımından çok fakirdir.
Sadece bazı yörelerde pınar tabir edilen yüzeysel su kaynakları vardır. Bu nedenle halkın geçim kaynağı, kuru tarım ve ziraattır.Az miktarda hayvancılık da yapılır. Yakın çevresinde Yukarıballık, Gündüzlü/Mızal, Hamamlı ve Çitli köyleri yer alır.
KÖY HALKI, BALKAN KÖKENLİ
Köy halkı, Balkan kökenli muhacirlerden oluşmuştur. Genellikle Bulgaristan’ın Şumnu ve Osman Pazarı yöresinden gelmişlerdir.
Halk arasında 93 Muharebesi olarak bilinen 1876-1877 Türk- Rus Savaşı’ndan sonra Anadolu’ya topluca yapılan göç sırasında İnegöl yöresine gelinmiş ve devletçe bugünkü yöreye iskân edilmişlerdir.
Bilindiği üzere 93 Muharebesi diye bilinen bu savaş sonrasında bir milyonu aşkın ırktaşımız ve dindaşımız, bulundukları yörelerden göç etmek mecburiyetinde kalmışlardır.
İşte bu yıllarda ve bu atmosfer içinde Bulgaristan’ın Şumlu İli’ne bağlı Osman Pazarı İlçesi muhacirlerinden bir gurup göçmen, devletçe Aşağıballık yöresine yerleştirilmiş ve bu yolla Aşağıballık Köyü, kurulmuştur. Şüphesiz, göçmenler, geldikleri yörenin coğrafî şartlarına benzer yerleri tercih eylemişlerdir.
YÜRÜK YOLLARININ ÜZERİNDE KURULMUŞTUR
Aşağıballık Köyü, doğduğum ve de çocukluk dönemimi yaşadığım bir köydür. 12 yaşına kadar hayatım bu köyde geçmiştir. Mensubu bulunduğum Akakuş ve Beyhan aileleri, köyün kurucu aileleri durumundadır.
Köy, 1885 yılı sonrasında kurulmuştur. Hatırlanacağı üzere bütün göçmen köylerinin iskân edildiği alanlar, ya eski bir mezraadır veya eski bir çiftliktir. Nadiren yaylalar da yerleşim alanı olarak iskâna açılmıştır. Ancak; yerleşim alanlarının hepsi, stratejik noktaları teşkil etmektedir.
Söz gelimi, Aşağıballık Köyü, Domaniç ve Mızal Derbent’lerini aşarak İnegöl’e gelen yürük yollarının üzerinde kurulmuştur.
Nirengi noktası olarak Tahtaköprü-Yeldeğirmen Tepesi’ni ele alırsak buradan itibaren; Hacıkara Acıgöller, Dikilitaş, Hacıkoru, Taşdere ve Kocaköprü güzergâhını izleyen bir yörük yolu, İnegöl Ovası’na iner ve Orta Köy Kervansarayı’na ulaşır.
Bir diğer yörük yolu da Yeldeğirmen Tepe, Gölcük Tepe, Akkaya ve Çitli Maden Suyu güzergâhını izleyerek Kınık Köyü üzerinden Kurşunlu Kervansarayı’na bağlanır.
Kervansarayların bulunduğu bu noktalardan itibaren İnegöl veya Bilecik yolu Domaniç’lilere açılmış olur. Yeldeğirmen Tepe’den itibaren kısmen birbirine paralel kuzeybatıya doğru yönelen bu iki yoldan birincisi, Taşdere mevkiinden itibaren ikiye ayrılır:
Bunlardan bir kol, Kocaköprü/Hamamlı Köprüsü üzerinden Orta Köy’e giderken, diğer bir kol da Aşağıballık Köy Mezarlığı’nın sol tarafından geçen sırt yolu izleyerek Hamamlı Çam Korusu’na ve Çandır Köprüsü’ne ulaşır.
İşte bütün bu yürük yolları, İnegölDeydinler-Alibey Köy-Çandır Köprüsü-Çitli Maden Suyu ve Kınık Köyü istikametinde uzayan “su kesim cizgisi”ni izleyerek Kurşunlu’ya ulaşan ana yola bağlanır.
RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN
DERLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN AYHAN TALHA BAYRAKTAR