Senaristlerin ve korsanlık tarihi danışmanı Stuart Beattie'nin, Kaptan Hector Barbossa karakterini yazarken Avrupa'da Barbarossa (Kızıl Sultan) lakabıyla meşhur Oruç Reis ev kardeşi Barbaros Hayreddin Paşa'yı göz önünde tuttuklarını tahmin etmiş olmalısınız. Peki Jack Sparrow'a John Ward, nam-ı diğer Yusuf Reis adlı Türk korsanının ilham verdiğini biliyor muydunuz?

Derin Tarih dergisi için özel dosya hazırlayan M. Hasan Bulut'un yazısından bir bölüm:

Jack Sparrow'un başlığından sarkan ay-yıldız işlemeli aksesuarın yapımcılar tarafından kaptanın Osmanlı vatandaşı bir Türk ve Müslüman oluşuna atfen kullanıldığı tahmin ediliyor. Gerçekte Türk korsanlarının bu tür bir aksesuar kullandığına dair bilgimiz yok; ancak ay-yıldız detayı filmin hemen tüm afişlerinde yer aldı. Serinin birçok sahnesinde Türklere gönderme yapıldığı da dikkatten kaçmıyor. Örneğin üçüncü filmde Türkçe konuşan korsanlar çıkmıştı karşımıza. Zaten senaryosu başta John Ward'ın, nam-ı diğer Yusuf Reis'in hayatını anlatıyordu. Ancak filmin sıradan bir korsan hikayesine dönüşeceği anlaşılınca olay örgüsü fantastik bir maceraya çevrildi.

Yusuf Reis kimdir?

İngiltere'nin sahil şehri Faversham'da bir müstakbel korsan, John Ward geliyor dünyaya. Gençliğini balıkçılık yaparak geçiren Ward, 1558'de İspanyolların İngiltere'yi işggale kalkışması üzerine Kraliçenin izniyle korsanlığa başlar. İlginç de bir lakabı vardır: Kaptan Jack Birdy, yani Kuş Jack. Bu isimle yıllarca korsanlık yapar, 1602'de Katolik rehinelerle dolu Danimarkalı bir gemiyi yağmaladığı için Karayiplerde hapse atılır. 1603'te tahta çıkan I. James İspanya ile barış ilan edilince ordudan ayrılan John, adamlarıyla beraber limandan çaldığı küçük bir gemiyle büyük bir Fransız gemisini ele geçirir. Ona da tıpkı kendisininki gibi ironik bir isim takar: Little John, yani Küçük John.

Jack Sparrow değil, Jack Chick olamalıydı

Adamları tarafından kaptan seçilen John, baskı altında olduğu memleketini terk ederek Küçük John'la Katolik gemilerini yağmalamak üzere Akdeniz'e açılır. Burada Osman Dayı adında, kendisi gibi aslen İngiliz olan başka bir korsanla tanışır. Bir süre sonra da mürettabatıyla beraber Müslüman olur ve adını Yusuf olarak değiştirir.

Ardından başındaki şapkayı çıkarır ve tam olarak filmdeki gibi olmasa da Müslüman alameti olan sarık sarar.

Evvelden bağımlısı olduğu şarabı bırakan Yusuf Reis ile William Lithgow arasında şöyle bir diyalog geçmiştir:

-Görüyorsun dostum. Küçük bir koşun aşkıyla büyüdüm.

-Hadi canım! Adı ne? Onu haberdar etmeli miyim sizce?

-Hayır, seni sandal faresi! Minnacık, küçücük bir kuş bu.

-Küçük bir kuş? Kaptan Jack, bir serçeden mi bahsediyoruz yoksa?

Tam burada serçenin İngilizcesinin "sparrow" olduğunu hatırlatmamız gerek. Büyük ihtimalle senaristler konuşmanın devamını okumamışlar; zira Yusuf Reis, Lithgow'a küçükken serçeleri değil, civcivleri çok sevdiğinden bahsetmektedir. Aksi takdirde filmindeki adı Jack Sparrow değil, Jack Chick olmalıydı.

Editör: Fırat Çelik