Namaz ne demek?
Türkçemizde kullandığımız namaz kelimesi farsçadır. Arapça’da namazın karşılığı salât kelimesi ile ifade edilir. Namaz Kuran-ı Kerim’de salat kelimesi ile emredilir.
Salat kelimesi sözlükte “dua etmek, ibadet etmek, bağışlanma dilemek, yalvarmak” mânalarına gelir.
Dini Terim olarak salât; tekbirle başlayıp selâmla son bulan, dua, Kuran kıraati, kıyam, rükû ve secdeden oluşan bedenî ibadeti ifade eder.
Hz. Peygamber (s.a.v) Kuran’da geçen salat kelimesini günümüzde kıldığımız namaz şekliyle uygulamış ve İslamiyetin başlangıcından bu güne kadar namaz hiç değişmeden kılına gelmiştir.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) salat kavramıyla ilgili uygulamasını dikkate almadan kelimenin anlamlarından sadece birisini uygulamak, örneğin “salat dua etmektir” demek çok büyük bir dini yanlıştır.
Namaz kılmak Allah’ın emridir
Şu bilgileri her Müslüman bilir: “Namaz, İslam’ın temel ibadetlerinden biridir. Namaz İslam’ın 5 şartından biridir. Namaz kılmak Allah’ın emridir. Namaz kılmak her Müslümana Farzdır. Namaz 5 vakittir.”
Yeni nesil özellikle sosyal medyada şu konuyu tartışıyor: “ Kuran’da namaz nasıl anlatılır? Kuran’da namaz kaç vakit?
Öncelikle Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu konudaki kararını paylaşalım: “Belirli şartları taşıyan Müslümanlara günde beş vakit namazın farziyeti Kitap, sünnet ve icma ile sabittir.”
Kuran namazı emreder. Namazın nasıl kılınacağı, namaz vakitleri de Kur’an-ı Kerim’de mücmel olarak işaret edilmiştir. Yani kuran’da namaz vakti ve kılınışı farklı ayetlerde, ayrı ayrı yer alır. Bu işaretler Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sözlü ve fiili sünnetiyle birleştirilmiş ve netleştirilmiştir. Müslümanlar, namaz farzını yerine getirirken Hz. Peygamber’in (s.a.s.) gösterdiği şekilde hareket ederler.”
Kur'an-ı Kerim’i en iyi anlayan ve yaşayan kimdir?
Bu noktada hayati soru şudur: Kuran-ı Kerim ilk kime indi? Kuran-ı Kerim’i en iyi okuyan ve anlayann kimdir? Kuran-ı Kerim’i en güzel şekilde kim yaşamıştır.
Şüphesiz her Müslüman bu soruya şu cevabı verecektir: Kuran-ı Kerim’i en iyi anlayan ve yaşayan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’tir. (s.a.v)
Dolayısı ile senin benim, onun bunun, Kuran-ı Kerim’i nasıl anladığı ve yaşadığı dini ölçü ve hüküm olamaz. Kuran’dan sonra ölçü ve hüküm Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) söz ve uygulamalarıdır. İslam hukukunda buna sünnet denir.
Dünyanın her yerinde, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) namazı ilk kıldığı şekilde, namaz 5 vakit olarak kılınmaktadır. Namaz ayetlerini Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) anladığı ve uyguladığı şekilden farklı anlayıp uygulayanların dini kaynaklar ve ölçüler açısından hiçbir geçerli tarafları yoktur.
Kur’an-ı Kerim, belirli şartları taşıyan Müslümanlara günde beş vakit namazı farz kılmıştır. Bu vakitlerin ve namazın eda ediliş şeklinin açıklaması ise Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından yapılmıştır. Peygamberimiz, namazı bizzat kılarak ve kıldırarak Müslümanlara öğretmiş ve bu uygulama asırlardır süregelmektedir.
Bilindiği üzere Kur’an-ı Kerim’deki mücmel emir ve hükümleri açıklama yetkisi, onu insanlara tebliğle görevli olan Hz. Peygamber’e (s.a.s.) aittir. O, namazı bizzat kılarak ve kıldırarak nasıl kılınacağını öğrettiği gibi bunların vakitlerini de göstermiştir. Gerek kılınış şekli, gerek vakitleri ile ilgili bu uygulama ameli tevatür olarak günümüze kadar devam etmiştir.
Cebrail, Hz. Peygamber’e gelerek namazı bir defa ilk vakitlerinde, bir defa da son vakitlerinde kıldırarak namazın vakitlerini göstermiş, Hz. Peygamber (s.a.s.) de bunları ashabına bildirmiştir.
Din işleri Yüksek Kurulu kararı
Bu konuda Din işleri Yüksek Kurulu kararının tamamını paylaşalım: “Beş vakit namazın eda edileceği vakitlere ve ne şekilde eda edileceğine Kur’an-ı Kerim’in bir kısım ayetlerinde mücmel olarak işaret olunmuş, bu işaretler Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sözlü ve fiili sünnetiyle açıklık kazanmıştır.
Bilindiği üzere Kur’an-ı Kerim’deki mücmel emir ve hükümleri açıklama yetkisi, onu insanlara tebliğle görevli olan Hz. Peygamber (s.a.s.)’e aittir. O, namazı bizzat kılarak ve kıldırarak nasıl kılınacağını öğrettiği gibi bunların vakitlerini de göstermiştir. Gerek kılınış şekli, gerek vakitleri ile ilgili bu uygulama ameli tevatür olarak günümüze kadar devam etmiştir.
Cebrail, Hz. Peygamber’e gelerek namazı bir defa ilk vakitlerinde, bir defa da son vakitlerinde kıldırarak namazın vakitlerini göstermiş, Hz. Peygamber (s.a.s.) de bunları ashabına bildirmiştir. Asr-ı saadetten günümüze kadar da, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in gösterdiği gibi beş vakit olarak kılınmıştır. Diğer taraftan, namazla ilgili Kur’an ayetleri ve hadisler bir bütün olarak ele alındığında, namazın beş vakit olduğu açıkça anlaşılır (Bkz. Bakara 2/238; İsra 17/78; Rum 30/17-18; Buhari, Mevakit, 1, Tirmizi, Salat, 1).” Din İşleri Yüksek Kurulu 07.08.2019
Kur'an-ı Kerim'de Namazla ilgili Ayetler
Kur’an-ı Kerim’de beş vakit namaza mücmel olarak işaret eden ayetler bulunmaktadır.
Tâhâ suresinin 130. ayetinde: "Güneş'in doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et. Gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün etrafında (iki ucunda) da tesbih et ki, rızaya ulaşasın." buyrulmuştur. Bu ayet, namaz vakitlerine işaret etmektedir.
Bakara suresinin 238. ayetinde ise "Namazlara ve ayrıca orta namaza devam edin" buyrulmaktadır. Bu ayette geçen "salavat" kelimesi çoğul olarak en az üç namazı ifade ederken, "orta namaz" ifadesi ile birlikte toplamda beş vakit namaza işaret etmektedir.
Hud suresinin 114. ayetinde: "Gündüzün iki ucunda ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl..." buyrulmaktadır. Bu ayet de beş vakit namaza işaret eden bir başka delildir.
"Gönülden boyun eğerek, Allah'ın huzuruna durun." (Bakara, 2/238)
"Hani Evi (Kâ'beyi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kıldık. «İbrahim'in makamını namaz yeri edinin», İbrahim ve İsmail'e de, «Evi'mi tavaf edenler, itikafa çekilenler, ve rükû ve secde edenler için temizleyin» diye ahid verdik."(Bakara, 2/125)
Kur’ân’da beş vakit namaza Bakara suresinin 238, Tâhâ suresinin 130, Rûm suresinin 7-18, Nûr suresinin 58, Kâf suresinin 39-40. âyetlerinde işaret edilmektedir.
"Akşama girerken ve sabaha ererken Allah’ı teşbih edin (namaz kılın). Göklerde ve yerde hamd ü senâ ancak O’na mahsustur, ikindi ve öğle vakitlerinde (O’nu teşbih edin, namaz kılın)." (Rûm, 17-18)
"Güneşin zevalinden gecenin karanlığına kadar namaz kıl ve sabahın Kur’an’ını (sabah namazını da kıl). Çünkü sabah namazı (melekler tarafından) müşahede edilir." (Isra, 78)
Şu âyetler de beş vakit namaza işaret etmektedir:
"Güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabb’ini teşbih et (namaz kıl). Gecenin bir kısmında (namaz kıl) ve secdelerin arkasında O’nu teşbih et". (Kâf, 39-40)
Nisa, 4/103; İsra, 17/78; Rum, 30/17-18; Nur, 24/36; Kaf, 50/39-40; İnsan, 76/25-26 ayet-i kerimelerinde de beş vakit namaza veya vakitlerine mücmel olarak işaret edilmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v) namazı nasıl kıldı?
Hz. Peygamber, namazın vakitlerini ve nasıl kılınacağını bizzat öğretmiştir. O, “Beni namaz kılarken nasıl gördüyseniz, siz de öyle kılın” ve “Haccınızın ibadet şeklini benden alın” hadisleri ile Müslümanlara yol göstermiştir. Bu öğretiler, nesilden nesile aktarılmış ve günümüze kadar devam etmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de, kıraat, rüku, secde gibi rükünlerden bahsedilmekle birlikte namazın hangi vakitte kaç rekat olduğu, nasıl kılınacağına dair ayrıntılı bir açıklama yoktur. Bu açıklama Hz. Peygamber’in (s.a.s.) tebliğ, tebyin/beyan ve teşri görevleri ile uygulamalı olarak yapılmıştır.
İslam’ın başlangıcından bu yana, namazın beş vakit olarak kılındığı ve bu uygulamanın hiçbir tereddüt göstermeden devam ettiği, hem Kur’an-ı Kerim hem de sünnetle sabittir. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Mekke devrinden itibaren farz kılınan ve günde beş defa yerine getirilen namazın eda şeklinde tereddüt göstermenin izahı mümkün değildir.
İlk namazı Hz. Cebrail (a.s) kıldı
Namazların nasıl kılınacağını öğreten Peygamber (s.a.s.) olduğu gibi namazların ilk ve son vakitlerini bildiren de Peygamber (s.a.s.)dir. Ona da Cibril (a.s.) öğretmiştir. Namaz vakitlerini beyan eden birçok sahih hadis vardır.
İbn Abbas (ö.68/687), Peygamber (s.a.s.); "Cibril (a.s.), Kâbe’nin yanında bana iki kez imam oldu. Birincisinde öğle namazını zevalden sonra, güneşin gölgesi nalın tasması kadar iken kıldırdı. Sonra ikindiyi her şeyin gölgesi bir misli olunca kıldırdı. Sonra akşamı güneş battığı ve oruçlu orucunu açtığı zamanda kıldırdı. Sonra yatsıyı şafak batınca kıldırdı. Sonra sabahı fecrin doğduğu ve oruç tutana yemek haram olduğu vakitte kıldırdı. İkinci defasında öğleyi her şeyin gölgesi bir misli olunca ve bir gün önceki ikindi vaktinde kıldırdı. Sonra ikindiyi her şeyin gölgesi iki misli olunca kıldırdı. Sonra akşamı bir önceki vakitte (güneş batınca) kıldırdı. Sonra yatsıyı gecenin üçte biri geçtiği vakitte kıldırdı. Sonra sabahı ortalık ağarınca kıldırdı. Sonra Cibril, bana yöneldi ve, "Ya Muhammed! işte bu vakitler senden önceki peygamberlerin namaz vakitleridir ve (namazların) vakti bu iki vakit arasıdır" dedi, demiştir. (Tirmizî, Salat, 1. (I, 279). Ebû Dâvûd, Salat, 2. (I, 274). Müslim, Mesâcîd, 166. (I, 425). İbn Mâce, Salat, 1. (I, 220). Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 6. (IV, 81). Nesâî, Mevâkît,
Abdullah İbn Abbas (ö.58/687), "Beş vakit namaz, Kur’ân’da vardır" demiş, kendisine "nerede" diye sorulduğunda şu cevabı vermiştir: "Fesübhânellâhi hîne tümsûne", akşam ve yatsı namazları; "ve hîne tüsbihûne", sabah namazı; "aşiyyen", ikindi namazı; "hîne tüzhırûne" öğle namazıdır".
Namaz 5 vakittir
Sonuç olarak, beş vakit namazın farziyeti ve vakitleri Kur’an-ı Kerim’de mücmel olarak işaret edilmiş, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sünnetiyle açıklanmış ve bu uygulama asırlardır hiç değişmeden günümüze kadar süregelmektedir. Müslümanlar,ilk günden beri namazı bu şekilde kılmaya devam etmektedir.
"Kur'an' da beş vakit namazın bulunmadığı" iddiasının ilmi hiçbir değeri yoktur.
Prof. Hayrettin Karaman, bu konuda şunları söylemiştir: ‘‘Evet, Kuran'da somut bir biçimde 5 kelimesi geçmiyor, sadece hangi vakitlerde kılınacağı belirtiliyor. Ancak önümüzde Hz. Peygamber gibi bir örnek var. Peygamberimiz hayatı boyunca namazı 5 vakit kılmıştır.
Namazı 3 vakit kılmak konusu
Yolculuk ile zaruret ve ihtiyaç halinde olanlar, Peygamberimizin (s.a.v) bu konudaki hadislerine dayanarak öğle ile ikindi namazlarını öğle veya ikindi vaktinde, akşam ile yatsı namazlarını akşam veya yatsı vaktinde birleştirerek kılabilirler. Ama bunun bir ruhsat olduğunu, asıl olanın günde beş vakit namazı beş ayrı vakitte kılmanın farz olduğunu unutmayalım!