Hapşırma, gündelik hayatımızın bir parçası olmasına rağmen, pek çoğumuzun üzerinde düşünmediği karmaşık bir süreci barındırıyor. Bu haberimizde, hapşırmanın nedenlerini, vücudumuzdaki etkilerini ve kültürel önemini detaylı bir şekilde inceliyoruz.
Hapşırmanın Bilimsel Yüzü
Neden Hapşırırız?
Hapşırma, burun kanallarındaki sinirlerin çeşitli nedenlerle - alerji, toz, duman gibi - uyarılması sonucunda gerçekleşir. Bu uyarılma, vücudumuzun havayı filtre etme ve ısıtma sürecinin bir parçasıdır.
Hapşırma; ani, irade dışı, sesli bir şekilde ağızdan ve burundan nefes vermektir.
Hapşırma; burun kanallarındaki sinirlerin uyarılması sonucu oluşan psikolojik bir reaksiyondur.
Hapşırma esnasında, baş ve boyun kaslarımız ani bir şekilde harekete geçer, ses tellerimiz kapanır ve birikmiş hava basıncı ile birlikte yabancı maddeler dışarı atılır.
Hapşırmanın Fizyolojik Süreci
Hava, burnumuzun dar kanallarından türbülans oluşturarak geçerken hem ısısı ayarlanır, hem de içindeki toz burada filtre edilir.
Burnumuzdaki sinirlerin uyarılmasının nedenleri çok farklıdır. En çok alerjik etkilenme yaşarız. Toz, duman, parfümler, aniden ışığa bakma gibi başka birçok nedenleri daha vardır.
Bu süreç, öncelikle burun sinirlerinden beyine giden bir ikaz ile başlar. Beyin, bu ikaza karşılık olarak boynumuzdaki ve başımızdaki kasları harekete geçirir.
Sinir uçlarının ikaz göndermesi sonucu, burnumuzdan önce bir salgı gelir
Hava, ses tellerimizin olduğu bölgede basınç oluşturur ve aniden dışarı salınır. Bu basit görünen eylem aslında, vücudumuzun kendini koruma mekanizmasının bir parçasıdır.
Burnumuzda oluşan salgının ardından beyine giden ikaz neticesinde baş ve boynumuzdaki kaslar uyarılarak ani nefes boşanması olayı yaşanır. Ses tellerinin olduğu bölüm önce kapanır ve buradaki havanın basıncı iyice yükselir. Sonra aniden açılarak hava yüksek bir sesle dışarı verilir.
Burnumuzdaki toz gibi yabancı maddeler ve soğuk algınlığı yaratan mikroplar da hapşırmamıza bu şekilde yol açar.
"Hapşırma ile yayılan mikropların, elle yayılanlardan çok daha az olduğunu tıp bilimi saptamıştır."
Uyku Sırasında Hapşırma
İlginç bir şekilde, uyku sırasında, özellikle de rüya safhasında, sinir sisteminin bazı elemanları kapalı olduğu için hapşırma meydana gelmez.
Ancak, uyarı çok kuvvetliyse, bu durumda kişi anında uyanır ve hapşırabilir. Bu, beyin tarafından tehlike olarak algılanmaz ve kişi hemen tekrar uykuya dalar.
Hapşırma refleksinin sırları tam bilinmese de kesin olarak bilinen bir şey var; Hapşırırken gözlerinizi açık tutamazsınız. Bir acı ve ağrı duyduğumuzda gözlerimizi kapatıyoruz. Hapşırmada da bu yaşanıyor.
Kibarlık, çekinme, rahatsız etmeme duygusu vb hangi sebeple olursa olsun hapşırığı tutmaya çalışmayın. Sağlık açısından hapşırığı engellemeye çalışmak iyi değil.
Kültürel ve Genetik Bağlar
Güneş Işığı ve Hapşırma
Güneş ışığına maruz kaldığında hapşırma, genetik bir özellik olarak kabul edilir. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 18'i bu hassasiyete sahipken, hapşırma sayısının da genlerle nakledildiği düşünülmektedir.
Hapşırma sayısının da genlerle nakledildiğini ileri süren bilim insanları var. Bazı ailelerde üç kere hapşırılırken, bazılarında sekizincide hapşırma duruyormuş.
Hapşırdıktan Sonra Söylenenler
Hapşırdıktan sonra "çok yaşa" deme geleneği, altıncı yüzyılda vücutlarındaki şeytanı attıkları için hapşıranlara tebrik anlamında söylenen bir sözden gelmektedir. Bu adet, büyük veba salgını sırasında Papa tarafından kanunlaştırılmıştır.
Çok yaşa demenin kökeni; Hıristiyanların 'God bless you' yani "Tanrı seni takdis etsin" veya "Tanrının hayır duası üzerinde olsun"cümlesine dayanmaktadır. Yine ateşe tapan mecusilerin de bu durumda; "Çok yaşa, bin yaşa" dedikleri kayıtlara geçmiştir.
İslam dininde de hapşırana dua edilir
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) hapşıran kişiye; Elhamdülillah, Allah'a hamdolsun demesini tavsiye etmiştir.
Hapşıran kişiye muhatap olan da " Yerhamükellah" der. Anlamı şudur: Allah sana merhamet etsin.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) hapşıran kişiye dua aldıktan sonra son olarak şunu söylemesini tavsiye etmiştir: Yehdiyna ve yehdikumullah! Anlamı: Allah bize ve sana hidayet etsin!
Üçten fazla hapşıran kişiye, bu durumu hastalık belirtisi olarak gören Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) tedavi olmasını tavsiye etmiştir.
Hapşırma, basit bir refleksin ötesinde, vücudumuzun yaratılıştan gelen karmaşık bir koruma mekanizması ve kültürel mirasımızın bir parçasıdır.
Hazırlayan: Ayhan Talha Bayraktar