Eski belediye önünde bir açıklama yapan Başkan Şen, Türkiye’de çocuk nüfusunun her geçen yıl azaldığını belirterek, “Türkiye’nin en büyük sermayesi insan, en önemli gücü genç ve dinamik nüfusudur. Ancak, hükümet çalışan anneler için yeterli çözüm üretmekte yetersiz kalıyor. Bu durum çocuklarımıza ve ailelere ağır bir yük getiriyor,” dedi.
Çocuk İşçiliği ve İstismarla Mücadele Vurgusu
Başkan Şen, yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, çocuk işçiliği ve istismarın önlenmesi için sıkı denetimler ve ağır yaptırımların uygulanması gerektiğini ifade etti. “Kidfluencer” sektörü gibi yeni çocuk işçiliği biçimlerinin yaygınlaştığını belirten Şen, sosyal medyada çocukların korunması için yasal düzenlemelerin hızla yapılması gerektiğini söyledi.
Çocukların Hakları İçin Acil Düzenlemeler Gerekli
Başkan Şen, çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini artıracak, yoksulluk döngüsünü kıracak aile destek programlarının geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, istismar, erken yaşta evlilikler ve kayıp çocuk vakalarına karşı caydırıcı hukuki düzenlemelerin önemine dikkat çekti. “Bir çocuk bir dünya değil, bin dünyadır,” diyen Şen, çocukların güvenli bir geleceğe sahip olması için toplumsal bilinçlenmenin gerekliliğine vurgu yaptı.
Filistinli Çocuklara Selam Gönderildi
Konuşmasının sonunda Filistin’de zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren çocuklara selam gönderen Şen, özgür ve barış dolu bir dünya temennisinde bulundu. Açıklama, İnegöl halkı ve basın mensuplarının katılımıyla tamamlandı.
İşte Saadet Partisi İnegöl Kadın Kolları Başkanı Havva Şen'in basın açıklamasının tamamı:
Değerli basın mensupları, kıymetli İnegöllü vatandaşlarımız,
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle karşınızda bulunmaktayız.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanmış 2023 yılı verilerine göre Türkiye nüfusu 85 milyon, iken bunun 22 milyonunu çocuklar oluşturuyor. Evlilik ve doğum oranlarının düşmesiyle de çocukların nüfusa oranı maalesef yıllar geçtikçe azalıyor. Hâlbuki bir ülkenin en büyük sermayesi insan, en önemli gücü genç ve dinamik nüfusudur.
Bir taraftan anneleri iş gücüne katmayla ilgili birçok planı devreye sokan hükümet, diğer taraftan çalışan annelerin çocukları için çözüm sunmakta yetersiz kalmaktadır. Bu yetersizliğin yükü de yine aile içinde annenin üzerine yıkılmaktadır.
Çocuklarımızın başka bir sorunu da okullardır. Okulların fiziki altyapısı yetersiz ve eğitim sistemi maalesef bir türlü oturmamıştır. Fiziki güçlendirmeyle binaları ayakta tutmaya çalışan yöneticiler maalesef eğitim sistemini çöküşten kurtaramamıştır.
Ekonomik darboğazı daha yakından hissettiğimiz bugünlerde yoksulluk toplumun her kesimini etkilemeye başlamıştır. Ancak ekonomik sıkıntılar en çok çocukları daha derin bir şekilde etkilemektedir. Küresel bir sorun olan yoksulluğun; çocukların sağlığı, eğitimi, sokakta yaşamaları, çalıştırılmaları, suça yönelmeleri, ihmal ve istismar edilmeleri, dışlanmaları gibi pek çok olumsuz sonuç doğurduğu tartışmasız bir gerçektir.
Son yıllarda çocuk sömürüsüne yeni bir çocuk işçiliği de eklendi. Maalesef bazı anne babalar, çocuklarını yetişkin gibi giydirip konuşturuyor ve çocukları üzerinden ürün reklamları yapıyorlar. “Kidfluencer” adı verilen bu sektörde dönen para ise yaklaşık 8 milyar dolar civarındadır. Maalesef bu yöntemle sosyal medya üzerinden kullanılan çocuklarda istismar edilme riski de beraberinde gelmektedir. Bu tehditlerin önüne geçmek için dijital dünyada çocukların haklarını koruyacak yasal düzenlemeler hızlı bir şekilde hayata geçirilmelidir.
Şiddetin hâkim olduğu, güvenliğin sağlanamadığı ve yoksulluğun derinleştiği toplumumuzda maalesef ki en ağır bedeli çocuklarımız ödüyor. Özellikle de kız çocuklarımız...
Türkiye'de çocuk olmak... Narin olmak demek… Şirin olmak demek..,
Daha içimizin ateşinin sönmediği İzmir’de anneleri hurda toplayıp eve yiyecek getirebilsin diye beklerken, beş küçük yavrumuz yanarak hayatını kaybetti. Dursun Kaan Taşçı, Miraç Çiçek ve ne yazık ki daha niceleri. Birde bunlara çeteler diyarına dönüşen ülkemde yenidoğan çetesi eklendi…
Tüm bu çeteleşme ve çocuk cinayetleriyle birlikte yaşanan istismar vakalarında çocukların %24,7 si fiziksel, %49,4’ü cinsel şiddete maruz kalıyor. Buradan çocuk cinayetleri ve cinsel istismarla sınırlı kalmak üzeri idamın getirilmesi gerektiğini tekrar ediyoruz.
Değerli vatandaşlar. Kıymetli anneler! Maalesef tuz bitti, maalesef kara göründü…
Daha kaç evladımızı kurban vereceğiz. Buradan haykırıyoruz. Buradan çok uzakta olmayan o saraya ne zaman sesimiz ulaşacak?
Saadet Partisi olarak sizlerin huzurunda tekrar belirtiyoruz:
Çocuk işçiliği, yoksulluk, istismar, erken yaşta evlilikler ve kayıp çocuk vakaları gibi temel sorunların çözümü için çocuk haklarını esas alan bütüncül bir yaklaşım benimsenmelidir.
Çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini artıracak, yoksulluk döngüsünü kıracak aile destek programları geliştirilmelidir.
Mağduriyet bölgelerinde eğitim altyapısı güçlendirilmelidir.
Kayıt dışı Çocuk işçiliğiyle mücadelede sıkı denetimler ve ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.
İstismar ve erken yaşta evliliklere karşı caydırıcı hukuki düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
Kayıp çocuklarımız hakkında öncelikli olarak bilgiler toplumla paylaşılmalı ve dünya sektörüne dönüşen çocuk kaçakçılığına karşı acil tedbirler alınmalıdır.
Çocukların sağlıklı, güvenli ve eşit fırsatlara sahip bir ortamda büyümesini sağlayarak, Türkiye’nin geleceğine yapılacak en önemli yatırım gerçekleştirilecektir.
Çocuklarımıza sahip çıkmalıyız çünkü ailenin geleceği olduğu gibi, milletin ve devletin geleceğidir.
Bir çocuk bir dünya değil bin dünyadır.
Bu duygularla konuşmama son verirken dünya haklarının sahip çıkmaya çalıştığı lakin dünya liderlerinin beş maymunu oynadığı Filistin’de ki çocuklara selam olsun diyoruz.
Özgür Filistin şarkılarının Türkiye’de ki çocuklarla özgürce söyledikleri günleri yaşamaları dua ve temennileriyle
Katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyor, iyi günler diliyoruz.
Allah’a emanet olun.