Katar'daki Hamad bin Khalifa Üniversitesinde Ortadoğu Çalışmaları alanında öğretim üyesi ve dijital medya ve dezenformasyon uzmanı Marc Owen Jones, son dönemdeki İsrail-Filistin olaylarında sosyal medyanın rolüne ilişkin değerlendirmede bulundu.
Jones, yayın organlarının "teyit edilmemiş bilgileri" sosyal medyada paylaşmalarının "yanlış bilgilerin yayılmasını" artırdığını ifade etti.
İsrail ve Filistin taraflarının bilgi paylaşımlarına değinen Jones,
İsrail tarafı için asıl amaç, Hamas'ın saldırılarına ilişkin bilgi paylaşmak ve kendi askeri hareketlerini haklı göstermek; Filistinliler ise bunu sivillerin çektiği acıları ve ölümleri vurgulamak için kullanıyor.
diye konuştu.
"İsrail, yanlış bilgi yaymaktan utanmıyor"
İsrail'in Gazze'deki saldırılarına ilişkin yapılan yanlış paylaşımlara değinen Jones, İsrail'in "yanlış bilgi yaymaktan utanmadığını" belirtti.
Sosyal medya politikalarına ilişkin Meta ve Google gibi şirketlerin önlemlerine de dikkati çeken Jones,
Meta, iki tarafın da şiddet içeren gönderilerini kaldırmaya çalıştı. Ancak bazı kişiler, Meta'yı orantısız bir şekilde Filistinlilerin sesini bastırmakla suçluyor. Hatta, durumun böyle olduğuna ilişkin tarihi ve mevcut kanıtlar var.
dedi.
"Google, propaganda için İsrail'den para alıyor"
Jones, yanlış bilgi sunan kaynakların paylaşımlarının kontrol edilmeden yayılmasının "insanların görüşlerinin yalan haberlerle şekillendiği" anlamına geldiğini belirterek "Google, hüküm ve koşullarına aykırı olmasına rağmen İsrail Dışişleri Bakanlığından propaganda yaymak için para bile alıyor." ifadesini kullandı.
Jones, ayrıca Meta ve Google gibi firmaların İsrail destekçisi olduğuna ilişkin "kanıtların" olduğunu öne sürdü.
"Hindistan'da yayılan çoğu söylem, Müslümanların Hamas'ı desteklediğiyle ilgili"
Hint gazeteci Bharat Nayak da sosyal medya platformu X'te ülkesinde İsrail'i destekleyen mesajlardaki artışa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Nayak, "Hindistan'da yayılan çoğu söylem, buradaki Müslümanların Hamas'ı desteklediği ve Hamas'ın İsrail'e yaptıklarını, onların (Müslümanların), Hindulara yapabileceğiyle ilgili." ifadesini kullandı.
Nayak, sosyal medyaya yayılan bu söylemlerin "Hindular arasında Müslüman korkusuna neden olmayı" amaçladığını kaydetti.
Sosyal medyanın görüşlerin şekillenmesine etkisi
ABD'deki Markkula Uygulamalı Etik Merkezinde İnternet Etiği Programı yöneticisi Irina Raicu, sosyal medyanın "korkuları artıran ve aşırılığa karşı çabalara zarar veren öfke makinesi" olarak görülmesine ilişkin açıklamada bulundu.
Raicu,
Sosyal medya politikaları, doğruluğuna ya da yapıcılığına bakılmaksızın daha çok etkileşim alanları öne çıkararak kullanıcıların gördüğü ve görüşlerini oluşturan gönderileri şekillendiren algoritmalarda görülüyor.
dedi.
Kişilerin, sosyal medya şirketlerinin içerik yönetimi politikalarına "güvenmediğini" ifade eden Raicu, "Sıklıkla, savaş gibi çekişmeli konularda karşıt taraflardan sansürleme iddiaları var ve taraflar, seslerinin bastırıldığına inanıyor." diye konuştu.
"İsrail'e sevgi ve Müslüman karşıtlığı eş anlamlı hale geldi"
Güney Afrikalı gazeteci ve yazar Azad Essa ise Hindistan'daki ana akım medyanın İsrail'in Gazze'ye saldırılarına ilişkin söyleminin, "büyük oranda İsrail'in bakış açısına dayandırıldığını" belirtti.
Sosyal medyada "binlerce Hindu milliyetçinin Filistinlileri insan yerine koymadığını" kaydeden Essa, bu kişilerin, durumu, Hindistan'daki Müslüman topluluğunu "terörizmle bağdaştırmaya fırsat" olarak gördüğünü dile getirdi.
Essa,
Hindistan'da, Keşmir'de veya Pakistan'daki Müslümanlara karşı (Hindu milliyetçiler) kendilerini aynı savaşta mücadele ediyor olarak görüyorlar. Bu nedenle, İsrail'e sevgi ve Müslüman karşıtlığı eş anlamlı hale geldi.
değerlendirmesinde bulundu.