Telefonlarda ve birçok elektronik cihazda kullanılan lityum-iyon piller, sandığımızdan daha hassas bir yapıya sahip. Bu pillerin içinde nikel, manganez ve kobalt gibi elementlerin karışımı bulunuyor. Özellikle son yıllarda maliyeti düşürmek için kobalt azaltılıp nikel oranı artırılıyor. Ama işte tam da burada sorun başlıyor.
Bilim insanları, pil tamamen bittiğinde bataryada “quasi-conversion reaction” adını verdikleri bir kimyasal olayın meydana geldiğini keşfetti. Bu süreçte pilin içindeki oksijen lityumla birleşiyor ve istenmeyen gazlar ortaya çıkıyor. Bu gazlar, pilin iç yapısına zarar veriyor ve ömrünü ciddi şekilde kısaltıyor.
Pilin Ömrü Kullanım Alışkanlığına Göre Değişiyor
Yapılan araştırmalara göre, yüksek nikel oranına sahip bir batarya tamamen bitirildiğinde sadece 250 şarj döngüsünden sonra kapasitesinin %3-4 kadarını koruyabiliyor. Bu da pilin neredeyse işe yaramaz hâle gelmesi demek. Aynı batarya %0’a inmeden, örneğin %20-30 seviyelerinde şarja takıldığında ise kapasitesinin %75’inden fazlası korunabiliyor.
Yani olay tamamen bizim elimizde. Pilin uzun ömürlü olmasını istiyorsak, bataryayı ne kadar kullandığımız ve nasıl şarj ettiğimiz büyük fark yaratıyor.
Şarj Alışkanlıkları Nasıl Olmalı?
Uzmanlar, telefonunuzu şarj etmeyi %30’lara indiğinde yapmanızı öneriyor. Tamamen bitmeden önce şarj etmek bataryayı koruyor. Aynı şekilde her seferinde %100'e kadar doldurmak da önerilmiyor. Genellikle %70-80'lerde bırakmak pil sağlığı için en uygun seviye kabul ediliyor.
Kısacası, bataryanızın ömrünü uzatmak istiyorsanız "bitince takarım" alışkanlığından vazgeçmeniz gerekiyor.
Şarj Alışkanlıkları Çevreyi De Etkiliyor
Birçoğumuz farkında olmasa da, bu alışkanlıklar sadece cihazı değil doğayı da etkiliyor. Piller daha hızlı bozulduğunda daha sık değiştiriliyor ve bu da hem üretim hem de atık anlamında çevreye ciddi zararlar veriyor. Batarya üretimi sırasında kullanılan hammaddelerin çıkarılması, taşınması ve işlenmesi sırasında ortaya çıkan karbon ayak izi oldukça yüksek. Bu da küresel ısınmayı tetikleyen faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Sık Telefon Değiştirme İhtiyacı Da Azalabilir
Eğer şarj alışkanlıklarımızı düzeltirsek sadece pil ömrünü uzatmakla kalmayız, aynı zamanda yeni bir cihaz alma ihtiyacını da geciktirmiş oluruz. Yani hem cebimiz hem çevremiz hem de cihazımız kazanır.
Telefonunuzu sıfıra kadar kullanmak, kısa vadede fark edilmeyen ama uzun vadede hem cihaza hem doğaya ciddi zararlar verebilecek bir alışkanlık. %30’un altına düşmeden şarj etmeye özen göstermek, pilin performansını koruyup cihazınızın ömrünü uzatabilir.