CEHENNEM MELEKLERİ

“Üzerinde ondokuz vardır.” (Müddessir 30)

 19 sayısı Kuran-ı Kerim’in en gizemli sayısıdır. Ayet-i kerime’de bu “ondokuz”un ne olduğunu açıklayan bir kelime geçmiyor. Ancak devamındaki ayetlere baktığımızda bu 19’un, cehennem melekleri yani zebaniler olduğu sonucuna varabiliyoruz.

Cehennem meleklerinin başı Hz.Malik’tir. Allah dilerse cehennemi meleksiz de yönetir. Ancak O, hikmeti gereği cehennem için de melekler görevlendirmiştir.

Şüphesiz cehennemde azap çeşidi de bir tane değildir. Ayet-i kerimeden Sekar ismi verilen cehennemde, 19 görevli meleğin olduğunu anlıyoruz.

Tefsirlerimiz 19 sayısı ile ilgili şu yorumu yapmaktadır: Bu 19, cehennemi idare eden 19 melektir. Onlar ondokuz sınıf ya da ondokuz saf da olabilirler.

 Cehennem bekçileri ondokuz kişidir. Malik onlardan biridir, beraberinde onsekiz melek vardır.

Bu yönetici meleklerin emrinde, sayısız melek de olabilir. Nitekim Allah (c.c.): “Rabbinin ordularını ondan başka kimse bilmez” buyurmaktadır.

Tahrîm sûresinde, cehennemin başındaki bu melekler şöyle takdim edilir: “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.”

Rasulullah Efendimiz (sav) buyurdular ki: “O gün cehennem yetmiş bin dizgini olduğu halde getirilir. Her bir dizgin ile birlikte yetmişbin melek vardır ve onu çekerler.”

Resululullah Efendimiz (s.a.v.) Miraç gecesi şahit olduklarını anlatırken, yedi kat gökte bulunan “Beytül Ma’mura” giren melekler hakkında şöyle buyurmuştur: “Her gün orada yetmiş bin melek namaz kılar. Oradan bir çıkan bir daha oraya dönmez. Oraya son girişleri olur.” Bu hadis-i Şerif, meleklerin sayısı hakkında fikir yürütmek için yeterlidir.

numerology-concept-composition

SEKAR CEHENNEMİ

 Rasûlullah Efendimiz (sav) Sekar cehennemi hakkında şöyle buyurmuştur: “Hz.Musa Rabbine sordu; Ey Rabbim, ahirette en fakir kulun hangisidir? Allah (c.c.): Sekar’a giren kimsedir, buyurdu.

İbn Abbas; “Sekar, cehennemin altıncı tabakasıdır” demiştir.

Resulullah Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur ki: “Cehenneme kâfirler kırk gün boyu atılır da yine dibine ulaşamazlar. Cehennemdeki bir dağın tepesine çıkmak yetmiş sonbaharda mümkün olur. Sonra ebediyyen oraya atılıp dururlar.”

Cehennemin büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz?

numbers-gray-background-3d-render

MÜDDESSİR SURESİ

 Müddessir suresinde konumuzla ilgili ayet-i kerimeler mealen şu şekildedir: O Kâfir dedi ki: “Bu Kur’an, etkileyici bir sihirden başka bir şey değildir.”

Ve dedi ki: “Bu Kuran, bir insan sözünden başka bir şey değildir.” Ben onu Sakar cehennemine atacağım. Sakar’ın ne olduğunu bilir misin? O hiçbir şey bırakmaz yakar bitirir ve tekrar azap eder. İnsanın derisini yakar kavurur. “Onun üzerinde ondokuz vardır. Biz cehennem için meleklerden başkasını görevlendirmedik. Onların sayısını da ancak inkâr edenler için bir imtihan aracı yaptık.

İstedik ki; böylece kendilerine kitap verilenler bilgi sahibi olsun, İnanan kimselerin de inancı artsın, Kendilerine kitap verilenler ve inananlar şüpheye düşmesinler Ve kalplerinde hastalık bulunanlar ve inkâr edenler desinler ki;”Allah bu örneği vermekle ne demek istemiştir acaba?” İşte böyle, Allah dilediğini sapıklık içerisinde bırakır, dilediğine de doğru yolu gösterir. Sahibin Allah’ın ordularını, O’ndan başkası bilemez. Bu insanlara ancak bir hatırlatmadır, bir öğüttür.”

“Günahkârlara: Sizi şu Sekar cehennemine sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, Yoksulu doyurmuyorduk, Bâtıla dalanlarla birlikte dalıyorduk, Ceza gününü de yalan

sayıyorduk, Sonunda bize ölüm geldi çattı.”

math-number-pencil-answer-sheet-education-study-mathematic-learning-teach-concept

VELİD BİN MUĞİRE’NİN KÜFRÜ

 Rivayete göre, cehenneme atılacağı bildirilen bu kişi Velîd b. Muğîre’dir. Onunla ilgili haber şöyledir:

 “Velid b. Muğire, Resulullah Efendimiz’in (s.a.v) yanına geldi. Rasûlullah (s.a.v) O’na Kur’ân okudu. Velid b. Muğire okunan Kuran’dan etkilendi. Kalbi yumuşar gibi oldu. Hatta Mekke’de Velid b. Muğire’nin Müslüman olduğuna dair söylentiler yayıldı.

Bu durumdan haberdar olan Ebu Cehil, ona gelip şöyle dedi: “Amca, kavmin senin için mal toplamak istiyor. Çünkü sen Muhammed’e gitmiş ve ondan bir şeyler istemişsin.”

Velîd, bu lafa kızar; “Kureyşliler benim mal bakımından en zengin kişi olduğumu bilirler” der.

Ebu Cehil; “Öyleyse O’nun hakkında öyle bir söz söyle ki kavmin senin Muhammed’i inkâr ettiğini görsün ve kendisinden hoşlanmadığını bilsin” diye teklifte bulundu.

Velîd; “O’nun hakkında ne diyeyim? Andolsun ki, içinizde benden daha iyi söz ve şiir bileniniz yoktur. Andolsun ki; O’nun söylediği söz, bunlardan hiçbir ine benzemiyor. Vallahi O, öyle bir söz söylüyor ki; apayrı bir lezzeti var, altındaki her sözü yıkıyor ve hepsinin üstüne çıkıyor, hiçbir söz O’nun üstüne çıkamıyor.” Dedi.

Ebu Cehil ısrar etti: Andolsun ki; sen O’nun hakkında bir şey söylemedikçe kavmin senden memnun olmaz.” Dedi. Velîd’in iyice canı sıkılmıştı: “Beni bırak da o konuda düşüneyim.” Dedi. Bir müddet düşündükten sonra kararını verdi.  Resulullah’ın (s.a.v) haber verdikleri hakkında; “Bu, olsa olsa bir büyüdür” dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ, Müddessir suresi 11-30. ayet-i kerimeleri indirdi.”

kuran_da_gecen_peygamberlerin_isimleri_27_adet_peygamber_ve_19_mucizesi_19_sistemi_ve_peygamberler

19 İMTİHANI

 Ayet-i kerimede geçen 19 ifadesi, bir imtihandır. Müminler, Allah’ın ayetlerine şüphe duymadan teslim olurlar. Kafirler ve münafıklar ise şüpheye düşüp alay ederler. Mekke’de Müşrikler bu ayetin bildirdikleri ile alay etmişlerdi. Onlar, inen bu ayetlerle, Allah Rasulü’nden (s.a.v) cehennemin bekçilerinin on dokuz tane olacağını duymuşlar ve bununla alay etmeye başlamışlardı: “Bütün kâfirler cehenneme atılacakmış, bunca insana azap vermek için de sadece on dokuz görevli bulunacakmış. 19 görevli bunca cehennemlikle nasıl baş edecek? Olacak şey değil” gibi laflar söylüyorlardı.

Bu ayetleri işiten Ebu Cehil de şöyle alay etmiş: “Ey Kureyş, analarınız ağlasın, Muhammed’i işitiyorum, size cehennem bekçilerinin ondokuz adet olduğunu haber veriyor. Sizler ise büyük savaşçılarsınız. Sizin her on askeriniz, cehennemin bir görevlisini yakalayıp yere seremez mi?”

finger-touching-numeric-keypad

RESULULLAH’A KAFA TUTAN PEHLİVAN

 Müşriklerden, pehlivanlığı ile meşhur Ebu’l-eşedd b. Üseyd b. Kelede el-Cümehi de şu sözlerle meydan okumuştu: “Ben sizin için bu ondokuzun, onyedisinin hakkından geliveririm, siz de benim için ikisinin hakkından geliverin.”

Yine bu inkârcının: “Ey Kureyş topluluğu, ondokuz sizi korkutmasın. Ben sizin önünüzde yürür ve onlardan on tanesini sağ omuzuma, dokuzunu da sol omuzuma alırım. Böylece cennete gireriz.” Dediği de söyleniyor.

Ebu’l-eşedd b. Üseyd b. Kelede el-Cümehi küfründe o derece şiddetli idi ki; Rasûlullah Efendimiz’i (s.a.v) kendisiyle güreşmeye çağırmış ve; “Eğer beni yenersen sana inanırım” demişti. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) da onu defalarca yenmiş. Yine de inkar ve düşmanlığa devam etmişti.

Müşriklerin bu alay ve meydan okumokumaları üzerine: Müddessir suresinden şu ayet-i kerime iner: “Biz cehennem için meleklerden başkasını görevlendirmedik. Onların sayısını da ancak inkâr edenler için bir imtihan aracı yaptık.”


Ebu Zer Gifari’nin (r.a) rivayetine göre Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ben, sizin görmediklerinizi görür, duymadıklarınızı duyarım. Gökyüzü inledikçe inledi, inlemeye de hakkı var. Orada dört parmak kadar yer yok ki üzerinde secde eden bir melek bulunmasın. Eğer benim bildiğimi bilseydiniz; az güler çok ağlardınız, yataklarda kadınlardan zevk almazdınız. Tepelere çıkar Azîz ve Celîl olan Allah’a yalvarırdınız.”

Bu Hadis-i Şerifi rivayet ettikten sonra Ebu Zerr (r.a) der ki: “Allah’a andolsun ki; ben de, kendisine dayanılan bir ağaç olmak isterdim.”

abstract-illustration-blurred-colored-numbers
19 MUCİZESİNİ DAVA EDİNENLER

19 sayısının sır ve hikmetini açıklamaya çalışan birçok kitap yazılmıştır. Hatta Kuran’daki her sure ve ayet, Amerika’da biyokimya uzmanı olarak çalışan Reşâd Halîfe ve taraftarlarınca, 19 sayısı ile izah edilmeye
çalışılmıştır. Bunlar Kuran-ı Kerim’in, 19 sayısına ve katlarına dayandığını iddia ettiler. Bunun için bilgisayar teknolojisini bile zorladılar.


Öyleki bunlardan bir grup, Kur’anın harflerini sayıp, ondokuza uymayanları Kur’an’dan çıkarmaya çalıştılar. Örneğin; Tevbe suresinin son iki ayeti hiçbir şekilde onların 19 hesaplarına uymaz. Bu sebeple bu iki ayetin Kuran-ı Kerim ayeti değil Hz.Muhammed’in sözü olduğunu iddia ederler.
Bu şekilde, “19 mûcizesi” ismini verdikleri bir davanın peşine takılıp sapıtanlar az değil.


Bunların tespitlerine göre; “Dünya, ay ve güneş, her 19 yılda bir aynı konumlara gelmektedir. 19 yılda bir gerçekleşen bu olay, “Meton Devresi” olarak bilinir.

Evrendeki bu düzen, Kuran-ı Kerim ayetlerinde de vardır. Besmele, Arapça orijinal yazılışı ile on dokuz harftir. Besmelede geçen ‘Allah’ kelimesi Kuran’da 2698 defa geçiyor, 19’un 142 katı.

Kur’an-ı Kerim’de 114 sure vardır. Bu da 19’un 6 katı eder.

Kur’an-ı Kerim’in ilk nazil olan suresi, Alâk suresi, mushafta 19. Suredir. 19 ayeti vardır ve ilk vahyedilen ayetler, yani ilk beş ayet 19 kelimedir.

Kadir suresinin harf sayısı tam 114. Yani 19’un 6 katı.

Üç İhlâs bir Fatiha okuyarak hatim  yerine niyaz ettiğimiz formül de yine 19 ayettir.  İhlâs suresi 4 ayet. 4x3 = 12. Fatiha suresi 7 ayet. 12+7 = 19.”
 

Bütün dert ve davaları şu tür tespitlerdir: “Ahiret kelimesi Kuran’da 115 kez geçiyor, dünya kelimesi de 115 kez geçiyor. Yani dünya ve ahiret kelimelerinin tekrar sayıları aynı…

Şeytan kelimesi 88 kere geçiyor. Bakıyorsunuz ‘melek’ kelimesi de 88 kere geçiyor. Kuran’da böyle diyalektik bir mantık var. Karşıtlar eşit geçiyor. Ay kelimesi 12 kere geçiyor. Gün kelimesi 365 kere geçiyor. Allah buralarda matematiksel bir mesaj veriyor bize.”


Elbette Kuran-ı Kerim sıradan bir kitap değildir. O ilahi bir kelamdır. Bu sebeple kelime ve ayetlerinde birçok ölçü ve hikmet vardır. Ancak bu ölçü ve hikmetin tamamını 19 sayısı ile izah etmeye çalışmak yanlıştır.

SORU (2)

BAHAÎLERİN KUTSAL SAYISI 19

Halbuki, 19 sayısı Müslümanların değil, Bahaîlerin kutsal sayısıdır. Onlar yılları bile her biri 19 günlük, 19 aya bölerler. 19’u meydana getiren 1 ve 9 sayıları, ondalık sistemin en küçük ve en büyük değerleridir.

Bu sebeple birçok sayı ve ölçüyü 19’a uydurmak mümkündür. Binlerce ayetten oluşan Kuran-ı Kerim üzerinde de 19’u ölçü alıp hesaplar yapmak, çıkarımlarda bulunmak matematiksel olarak mümkündür. Ancak Kuran-ı Kerim’in bu tür hesaplara ihtiyacı yoktur.

19 sayısı ile ilgili, Kuran ve Sünnete dayanmayan tüm nakiller ve tespitler; zan, yorum ve tahminden ibarettir. Her ne kadar bizim bu çalışmamız “Kuran sayıları” ismini taşıyorsa da biliyoruz ki; Kuran-ı Kerim bir matematik ve fizik kitabı değildir. Kuran-ı Kerim’in hikmet ve mucizesine, sayılarla sınır ve çerçeve çizilemez.

Biz inanıyoruz ki; hayatta tesadüfe dayanan hiçbir şey olmadığı gibi Kuran-ı Kerim’de de tesadüfe dayanan hiçbir sayı ve ölçü yoktur. Elimizde bulunan Kitap, pek çok yö- nüyle mucize olduğunu gösteriyor. Dünyalık tüm ilimler Kuran karşısında aciz kalır. Ancak Allah (c.c.) kullarını Kuran-ı Kerim’in şifrelerini çözmekle sorumlu tutmamıştır. Bizim görevimiz; Kuran-ı Kerim’i okumak, anlamak, yaşamak ve yaşatmaktır.

Bu sebeple bu konuda söylenecek en güzel söz şudur: “Ayette geçen 19’un gerçek yorumunu ve mânâsını Allah bilir. Biz Kuran-ı Kerim’in emirlerine uyar, yasaklarından kaçınırız.”

SORU (14)

CEHENNEM BEKÇİLERİ

19 sayısı ile ilgili Cabir bin Abdullah’tan (r.a) gelen bir rivayeti paylaşalım: “Yahudilerden bir topluluk, Rasûlullah’ın (s.a.v) ashabından bir adama cehennemin bekçilerini sordu. Adam; Allah ve Rasûlü en iyisini bilendir, dedi. Ve gelip durumu Hz. Peygambere bildirdi.

O anda, Allah Teâlâ Rasûlüne (s.a.v): «Onun üzerinde ondokuz vardır.» âyetini indirdi. Rasûlullah (s.a.) bu âyeti ashabına haber vererek dedi ki: “Onları çağırın da ben kendilerine yanıma gelirlerse cennetin toprağını sorayım. O, bembeyaz ince undandır.”

Yahudiler geldiler ve Resulullah Efendimiz’e (s.a.v) cehennemin bekçilerini sordular. Rasûlullah (s.a.) cevabını verdikten sonra: “Siz bana cennetin toprağını bildirin” dedi. Cevabı Yahudi âlimlerinden biri olan Abdullah İbn Selâm verdi; O, beyaz un gibidir” dedi.

 
HÜLASA:
Rabbim bizleri cehennem azabından korusun. Kuran’da geçen ve her namazda okuduğumuz, en güzel dualardan biriyle tamamlayalım bu bölümü: “Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi ateşin azabından koru.” Amin!

Editör: AYHAN BAYRAKTAR